Olaylar Ve Görüşler

Anayasayı tanımayan yargı - Önder TEKİN

15 Kasım 2023 Çarşamba

Mayıs ayında yapılan milletvekili genel seçimlerinde Türkiye İşçi Partisi’nden Hatay milletvekili seçilen Can Atalay’ın tutukluluğunun devamına yönelik yargının “can yakan” kararlarından sonuncusu, Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nce açıklandı. Anayasa mahkemesinin Can Atalay bireysel başvurusunda “hak ihlâli” bulunduğu ve tahliye kararına İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nce direnme yönünde sergilenen tutum, sürüyor. Kararda, Anayasa Mahkemesi kararına uymama, üyeleri hakkında suç duyurusu yapılması, yasama organına muhtıra niteliğinde dikkat çeken ifadeler ile gösterilen yaklaşım, anayasayı ihlâl, tanımama, ilga boyutunda.

Oysa, bireysel başvuru hakkı siyasi iktidarın 2010 Anayasa değişiklikleri ile Anayasa metnine eklenmişti. Bireysel başvuru hakkı düzenlemesine ilişkin maddenin gerekçesine bakıldığında; bireysel başvuru yolunun kabul edilmesinin, bir yandan bireylerin sahip oldukları temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunmasını sağlayacağı, öte yandan da kamu organlarını, Anayasaya ve kanunlara daha uygun davranma konusunda zorlayacağı belirtilmektedir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin son kararından hareketle yapılacak değerlendirmeye göre, bireysel başvuru yolunun, temel hak ve özgürlüklerin korunmasında yeterli olmadığı, kamu organlarını, Anayasaya ve kanunlara daha uygun davranma konusunda zorlayamadığı görülmektedir. Yargıtay’ın bu kararı ile anayasayı, Anayasa Mahkemesi kararını tanımama, uyulmama yönünde bir süredir değişik yargı yerlerince gösterilen tutumda zirve noktaya ulaşılmıştır.

Konu hukuksuz tutuklamanın devamı ile “can yakma”nın ötesinde, Anayasa Mahkemesi özelinde mahkemeyi kapatma, işlevsizleştirme ya da yeniden yapılandırma iradesinin dışavurumudur.

Hedef hukuk devleti

Biz bu filmi daha önce görmüştük. Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in makam odasında gözaltına alınması ile yargı tarihinin en büyük travması olarak başlayan, devamında HSYK’nin hukuksuz gözaltına alma operasyonunu gerçekleştiren yargı mensuplarını görevden alması ile tırmanan ve Adalet Bakanı Müsteşarı’nın HSYK toplantılarına katılmayarak HSYK’nin görev yapmasını engelleyen tutumu ile derinleşen kriz sonrasında 2010 yılının mayıs ayında HSYK ve Anayasa mahkemesinin yapısını hedefleyen anayasa değişiklikleri yapılmıştı. Bu değişiklikler sonrası, yargının yönetimi, siyasi iktidar ve müttefiki yapının hakimiyetine girdi. Ocak 2011’de Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102. maddesinin yürürlüğe girmesi ile on yıldan uzun süredir tutuklu bulunan Hizbullah sanıklarının tahliye edilmesinin yarattığı tepkiler üzerine bu kez de Yargıtay ve Danıştay üye sayıları artırılmıştı. Görünürde yargı reformu, gerçekte ise yargı düzenine egemen olma çabaları, son gelinen aşama ile ne yazık ki yargının, anayasanın tanınmaması boyutuna ulaştı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ nin anılan kararı ve bu karar sonrasında yapılan açıklamaları okuduğumuzda, hedefin anayasa değişikliği olduğu görülüyor. Anayasamızın 153/son maddesinde, Anayasa Mahkemesi kararlarının Resmî Gazete’de hemen yayımlanacağı ve yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı hükmü doğrultusunda gelişmeleri değerlendirdiğimizde, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay 3. Ceza dairesi kendilerini yargı organı olarak görmedikleri anlaşılıyor.

Anayasanın bağlayıcılığı ve üstünlüğü, hukukun üstünlüğü ilkelerini, hukuk güvenliğini ihlal eden, anayasayı tanımayan, başkaldıran bu tutum; kaynağını anayasadan alan bu mahkemelerin çelişkinin büyüklüğünü göstermektedir.

Şark kurnazı olmaya gerek yoktur. Anayasa Mahkemesi kararını, anayasayı tanımayan bu yaklaşım, hukuk devleti ilkesinin de sonu olacaktır. Uyulmayan anayasanın yenisi yapılsa ne değişecektir? “Eski anayasaya uymamaktan sıkıldık, biraz da yeni anayasaya uymayalım” mı denilmektedir? Hukuk güvenliğini yok etmekten fayda ummak; binilen dalın kesilmesinden başka anlam taşımamaktadır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukukçuları ve yurttaşları, anayasa değişikliği görüntüsü ile anayasasızlaştırma, hukukun güvencesinden yoksun bırakma adımlarına geçit vermeyeceklerdir.

M.Önder TEKİN - Emekli Yargıç



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları