Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Amerikan Rüyasının Çöküşü: Diallo ve Floyd Cinayetleri - Prof. Dr. Suat GEZGİN
Yıl 1999. Yer Amerika Birleşik Devletleri. Daha iyi bir gelecek
umuduyla, tüm sevdiklerini geride bırakarak Afrika Gine’den Birleşik
Devletler’e gelen Afrikalı göçmen
Amadou Diallo, dört
polis memuru tarafından 41 kurşunla öldürüldü.
Öldürüldüğü 4 Şubat akşamı Diallo, işinden Bronx’taki
evine dönmüş, evinin
bulunduğu binanın önünde
duruyordu. Sivil bir araçla
devriye gezen dört polis
memuru evine girmek üzere olan Diallo’yu gördü ve onu yalnızca siyahi olduğu için 41 kurşunla katletti. Tam 41 kurşun!
Polis memurlarının gözünde bir siyahi potansiyel suçluydu, Diallo’nun cebinden
çıkarmaya çalıştığı cüzdan da
bir silah olabilirdi. Öldürüldüğünde
Diallo henüz 22 yaşındaydı. Üzerinde
ne bir silah ne bir bıçak; hiçbir
suç unsuru yoktu, yalnızca evine girmeye çalışan sıradan bir kişiydi.
Annesine, Gine’den ayrılırken “Amerika’ya
gidiyorum çünkü bilgisayar diploması almak istiyorum ve merak etme anne, seni
gururlandıracağım” diyen Diallo, o akşam polisler tarafından vahşice
katledildi.
İLK GÜNDEN ÖTEKİLEŞTİRME
Polis vahşetinin yaşandığı günün ertesi, farklı bir sabaha
uyanmıştı Birleşik Devletler. Gazeteler, polis tarafından vahşice öldürülen bir göçmenden
bahsediyordu. New York Post muhabiri Frankie Edozien’in 41 kurşun belgeselinde
aktardığı gibi “Medya ölenin kim olduğuyla
ilgilenmiyordu. Ona şöyle diyorlardı: ‘sokak satıcısı’, fakir bir mahallede
oturan siyahi’. Daha ilk günden tamamen ötekileştirilmişti.”
Diallo’nun tek
suçu(!) Afrikalı siyahi bir
göçmen olmak mıydı? Polis için
öyleydi, medya için öyleydi fakat halk gerçeğin
farkındaydı ve aksini düşünüyordu: Diallo’nun ölümü Amerika Birleşik Devletleri’nde haftalarca sürecek ve binden
fazla kişinin tutuklanmasıyla sonuçlanacak
ırkçılık ve polis şiddeti karşıtı eylemlere yol açtı.
Birleşik Devletler, Diallo’nun geleceği ve umuduyken mezarı
olmuştu ve bu, ülkedeki ilk polis şiddeti olayı değildi, maalesef sonuncusu da
olmadı.
Yıl 2020. Yer yine Amerika Birleşik Devletleri. Hikâye çok benzer. 46 yaşındaki Afro -
Amerikan George Floyd, 25 Mayıs akşamı kelepçeli ve etkisiz halde olmasına rağmen Minneapolis polis memuru Derek
Chauvin tarafından öldürüldü.
Polis memuru tam 8 dakika 46 saniye boyunca Floyd’un boynuna bastırdı. Üstelik yaptığından hiç şüphe
duymadan, büyük bir soğukkanlılıkla!
Ve Floyd haykırıyordu: “Lütfen lütfen,
nefes alamıyorum!”
25 Mayıs akşamı,
Minneapolis’teki marketten bir paket sigara alan Floyd, dükkân çalışanı tarafından kendisine 20
dolarlık sahte bir banknot verdiği iddiasıyla polise ihbar edildi ve ihbar eden
kişi şunları da ekledi: Müşteri kendini kontrol edemiyordu, sarhoş olabilir.
Kısa bir süre sonra olay yerine gelen polisler köşeye park edilmiş bir arabada
Floyd’u arkadaşlarıyla otururken buldu ve onu araçtan indirip etkisiz hale getirdikten sonra
acımasızca öldürdü.
Ve şimdi tıpkı Diallo’nun
cinayetinde olduğu gibi bugün
Floyd için de Amerika
Birleşik Devletleri’nde halk sokaklara döküldü; ırkçılığı ve polis şiddetini protesto ediyor.
Peki, Amadou Diallo cinayetinde ne olmuştu, biliyor musunuz? Dört polis memuru aylar süren
davanın ardından SUÇSUZ bulunmuştu! Bu dev bir hayal kırıklığı ve “Amerikan Rüyası”nın çöküşüydü!
KANLI TARİH
Tarihi Kızılderililere, siyahilere, göçmenlere, farklı cinsel yönelimi olan bireylere karşı
ayrımcılıklarla ve baskılarla dolu olan Amerika Birleşik Devletleri’nde
ırkçılık kadim bir mesele. Amerika kıtasının keşfinden bu yana, bu topraklarda
ırkçılık her daim kazandı; ırkçılar ödüllendirildi, hak ettikleri cezaları almadı; ırkçılık gerilimi,
gerilim şiddeti tetikledi.
Howard Zinn, Amerika Birleşik Devletleri Halklarının
Tarihi kitabında Kolomb’un gemi günlüğünden Arawak halkı için yazdığı bir cümleyi şöyle aktarıyor: “Bize papağanlar, pamuk kozaları,
mızraklar ve daha birçok şey getirip bunları cam
boncuklar ve çıngıraklarla değiş tokuş ettiler. Sahip oldukları her şeyi değişmeye hazırlar.
Gelişmiş ve sağlıklı vücutları, yakışıklı yüzleri var. Silahsızlar ve silahları
tanımıyorlar. Onlara bir kılıç gösterdiğimde
keskin kenarlarından acemice tutup kendilerini kestiler. Demir kullanmıyorlar.
Mızraklarını kamıştan yapıyorlar. Bunlardan iyi köleler olabilir. Elli kişiyle bunların
hepsine boyun eğdirebilir, istediklerimizi yaptırabiliriz.”
IRKÇILIK ZEHİRLİDİR
Beyazların üstünlüğüne inanan, köleliği yücelten
düzenle kurulmuş bir devlet, kanlı tarihinden aldığı güçle 21. yüzyılda halen siyahileri hedef
alabiliyor, tek umudu hayalindeki yaşama erişmek olan göçmenlere yönelik baskıya fütursuzca devam
edebiliyor. Bu asla kabul edilemez.
Diallo ve Floyd cinayetleri, 1999’dan 2020’ye
hastalıklı ırkçılık düşüncesinin değişmediğini ve polis şiddetinin son bulmadığını gösterse
de şimdi adaletin yerini bulmasının tam zamanı!
George
Floyd’u öldüren
Derek Chauvin ve olaya karışan diğer polisler en ağır cezayı almalılar. Çünkü
ırkçılık zehirlidir, şiddet zehirlidir ve insan yaşamı her şeyin ama her şeyin
üzerindedir!
PROF. DR. SUAT GEZGİN
Yeditepe Üniversitesi
Avrupa Çalışmaları Enstitüsü
Müdürü
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi!
- 'Önümüzdeki 72 saat önemli, bir baba olarak...'
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- Arbede çıktı, oturuma son verildi
- 'Kurultay haktır, Genel Başkan padişah değildir'
- Erdoğan'dan kayyum için ilk açıklama
- '22 yılın yükünü sırtıma almam'
- Yangın itirafı!