Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Alışamadım... - Ali TÜRKŞEN
“Alışmak” kelimesinin, bende çağrıştırdığı “yadırgamaz duruma
gelmek” tanımından sebep midir bilmem, pek de sevmem. Ömrümün en anlamlı
“Alışamadım” sözünü 22 Şubat
1990 tarihinde duydum. Seçildikten
sonra alışılagelenin dışındaki davranışlarıyla yadırganan Turgut Özal’ın “Alışırsınız, alışırsınız. Böyle Cumhurbaşkanına alışırsınız” sözüne karşılık Topçu Teğmen Murat Şeref Baba’nın Özal’a çektiği telgrafta yazan birkaç
satır: “Siz ‘alışırlar’
dediniz Sayın Turgut Özal ama
ben sizin Cumhurbaşkanı olmanıza alışamadım.”
Neredeyse saatler içerisinde
Türk Silahlı Kuvvetleri’nden ilişiği kesilen Teğmen Baba gibi askerlerimiz “eski” Türkiye’de kaldığı gibi
Özal’ın o gün için sıra dışı sayılabilecek uygulamaları da bugüne göre pek sempatik kaldı.
Özal’ı rahmetle aratır AKP uygulamalarına
her gün bir yenisi eklenirken bir yandan kötüye alışmamaya, öte
yandan da bir şeylerin iyiye gidebileceğine dair umudumuzu her daim korumaya çalışıyoruz.
İKİ GÜN, İKİ DAVA...
Adaletsizliğe uğramış eski bir mahpus olarak, haksızlığa uğrayan herkesin yanında olmaya
gayret ederek belki de adalete olan inancımı tekrar kazanmaya çalışıyorum. Oysa yaşadığım son iki gün,
adaletin uğrunda yaşamımız pahasına ve ömrümüzün sonuna kadar mücadele etmemiz gereken bir kavram olduğunu
hatırlattı bana. Ardı ardına
görülen iki davadan bahsetmek
istiyorum.
Biri 24 Haziran günü Çağlayan’daki adalet sarayında, öteki ertesi gün Çorlu Kültür Merkezi’nde görülen iki önemli dava. Çağlayan’da suçlanan gazetecilerimiz, Libya’da yaşamını
yitiren MİT şehidimizin cenazesinin haberleştirilmesini haberleştirmekten
yargılanırken Çorlu’da yargılanan aslında adaletin tam da kendisiydi.
Daha önce defalarca basına ve sosyal
medyaya düşmüş cenazenin haberini haber yapan, tweet atan gazetecilerimizin
uğradığı muamelenin FETÖ dönemi
yargısından zerre farkı yokken, aslında bu davada ne serbest kalanların
isimleri önemliydi ne de
tutukluluğu devam edenlerin. Sadece “Metastaz”ın, “Sarmal”ın olduğu yerde suçu ifşa edenin kabahati elbette suçun kendisinden daha büyüktü, hepsi o.
YAĞMURUN SÜPÜRDÜĞÜ ADALET
8 Temmuz 2018’de meydana gelen tren kazasının Çorlu Kültür
Merkezinde yapılan duruşmasındaysa, bugünkü “bağımsız” adalet sistemimizin
yargıladığı tek bir sanık vardı aslında; adaletin düştüğü duruma akıttığımız gözyaşlarımızı silip süpüren kendi
halinde bir yağmur.
Eğer son
on yıldır Türkiye’de
yaşanan hukuk skandallarına aşinaysanız bu iki dava da sizi şaşırtmamalıydı.
Oysa dün FETÖ’nün eline geçen yargı sistemi bugün tamamen “bağımsız” hale gelmişti. Öyleyse neden canlarını
kaybetmiş vatandaşlarımızın aileleri soruyordu hâlâ: “İki senedir ciğerimiz
yandı. Bir tek tutuklu yok. Gerçek
sorumluları karşımıza ne zaman getireceksiniz? Kazanın sorumluları, hayatını
kaybeden evlatlarımızdan daha mı değerli?”
MAFYÖZ SİSTEM
Özal’ın alışamadığımız dönemini mumla aratır günümüz Türkiyesi’nde maalesef bu kazanın
sorumluları gibi her türlü herzeyi yiyen hükümet yandaşları da, bir tren
kazasında hayatını kaybeden evladınızdan da, tek derdi haber yapmak olan
gazeteciden de kıymetlidir.
Mafyöz
sistem, sistemdeki adamı için
“Seversem ben severim, döversem de ben döverim” der. Onun sevdiğini sevemezsin,
hele bir kabahati olan varsa hiç dövemezsin.
Dövmeye yeltenene mafyöz sistem cezasını keser. Sistemin
raconu böyle işler çünkü ve
sistem zincirin tek bir baklasının dahi koparılmasına izin vermez.
Sistem ne
tek bir elemanını teslim eder sana ne de yargı karşısına çıkarır. Yargı elbette
“bağımsız”dır Türkiye’de. Ama bunu böyle bilirsen aklın karışır o zaman.
Bir
tren kazasında tüm sorumluluk her zaman yağdığından pek de fazla yağmayan
yağmurda mıdır diye!
KORKMAYIN, ALIŞMAYIN
Bu adalet sistemine alışamadım ve alışmayacağım da. Her ne kadar
iki davada da gördüm ki bir
ümit belki değişmiştir diye düşündüğüm adalet, dün FETÖ zamanında ne idiyse bugün “bağımsız” yargı zamanında da
aynıymış.
Ancak şunu da kesinlikle biliyorum: Mafyöz sistem güçle yaşar ve karşısına çıkacak
güçten de korkar. Siz istediğiniz yöntemi
uygulasanız da umudunu yitirmeyen, gerçeği haykırmaktan korkmayan toplumlar, mafyöz sistemi eninde sonunda yener.
İşte o gün, bir tren kazasının tek
sorumlusu gösterilmeye çalışılan yağmur, masumu ıslattığı gibi zalimi de ıslatır.
Zulmün yağmuru üzerinize yağdığında dahi, korkmadığınızda ve vazgeçmediğinizde, bir zamanlar yanağınızdan üzüntüyle akan yaşlar, sevinç
gözyaşlarına dönüşüverir bir anda.
Ve o gün, bir kez daha ağladığınızda, sadece
zaferinize, sabrınıza, mücadelenize,
yenilmemiş olmanıza ağlarsınız,
zalimin zulmünün sona erdiğini bilmenin sevinciyle.
ALİ TÜRKŞEN
E. DENİZ KURMAY ALBAY, YAZAR
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
En Çok Okunan Haberler
- Narin Güran davasında ikinci gün sona erdi!
- 'Önümüzdeki 72 saat önemli, bir baba olarak...'
- Milyarlık vurgun iddiası!
- Hâkimin itirafı
- Erdoğan'dan 'sürpriz' 10 Kasım kararı
- 'Kurultay haktır, Genel Başkan padişah değildir'
- Erdoğan'dan kayyum için ilk açıklama
- '22 yılın yükünü sırtıma almam'
- Yangın itirafı!
- Açıklayacağına söz verdiği 'gizli dosyalar' neler?