Resimdeki tüm figürlerin giysileri eski, bazıları sökülmüş ve yırtıktır. Bazıları ise yarı çıplak giyiniktir. Hiçbirinin yüzünde en küçük bir gülümseme, aydınlık ve mutluluk duygusu yoktur. Çocuklar yırtık ve eski giysileri içinde kaybolmuştur. Onların bakışlarındaki yorgunluk/yoksulluk/bitkinlik ise ailelerinden kalan acı bir mirastır aslında.   

Yetişkinlerin ise yüzlerinde hem hüzün hem de öfke görülmektedir. Çocuklarının ve kendilerinin geleceğinden umutsuz olma durumu ve bunu yaratanların tümüne karşı duydukları öfke açıkça belli olmaktadır. Çocuklar ağır yaşam koşulları altında yaşıtlarına göre erken olgunlaşmışlardır.

PANDORA’NIN KUTUSU AÇILINCA

Resimdekilerin bir arada olması bir beraberlik teması içermektedir. Hepimiz birlik olmalıyız, yazgımızı ancak bu biçimde değiştirebiliriz isteğini yansıtmaktadır. Yetişkinlerde yoksulluğun yarattığı açlık sonucunda, anatomik olarak kemik yapılarında deformasyon görülmektedir.  

Günümüzde gıdalardaki pahalılık nedeniyle insanlarımızın yeterince iyi beslenemediğini, bu yüzden çoğunun saçlarının döküldüğünü, herkesin gelecek kaygısıyla bunaldığını, sadece yaşlıların değil, gençlerin de benzer sorunlar yaşadıklarını biliyoruz. Tüm bunlara yoksulluğun yarattığı psikolojik baskıları da eklemeliyiz. 

Ülkeyi tek başına 20 yıldır yöneten AKP iktidarı ne yazık ki resimdeki bu görüntüyü yaratmıştır. Yoksulların ve yoksulluğun arttığı bir ülke görünümü bu resimdeki gibidir. Öte yandan, rafa kaldırılan demokrasi, laiklik ve sosyal hukuk devleti kavramları yok edilmektedir. Ayrıca cumhuriyet kazanımlarının da birer birer satıldığını unutmayalım. AKP’nin Arap hayranlığı süreç içerisinde öylesine artmıştır ki, özellikle Katar’ın satın almadığı sektör yok gibidir. Bu denli hayranlığın sonucunda ülke onlara peşkeş çekilmektedir. Türkiye düşünce ve açlık krizine tutulmuş bir konumdadır. Gençlerin beyin göçüne yönelmeleri bundandır elbette. Bir siyasi iktidar düşünün ki, 20 yılda kendi gençlerine yatırım yapmak yerine ülkeye milyonlarca Suriyeli ve Afganlı göçmen almaktadır. Ülkenin sosyolojik tabanına bir dinamit koymaktan ne farkı vardır? Pahalılık ve işsizlik bir yana, üzerinden geçmediğimiz köprüler, paralı otobanlar, tüneller ve havalimanları için vergilerimizden sürekli kesintiler yapılmaktadır. Buradan sormak gerekiyor elbette: Bütün büyük inşaat işlerinin genellikle beş firmaya verildiğini biliyoruz. O halde, bu firmaların kârlılık oranları bütçelerine, kişisel mal varlıklarına, çalışanlarının maaşlarına nasıl yansıyor? Bu sorunun yanıtı açıkça verilmelidir. Söz konusu beş inşaat firmasının kazançları ile yaptıkları harcamalar arasında büyük bir fark varsa, aradaki fark nereye gitmektedir? Ülkede bu kadar açlık ve yolsuzluk iddiaları varken AKP’nin bu denli duyarsızlığı elbette şaşırtıcı değildir. Yakında Pandora’nın Kutusu iyice açıldığında kim bilir ortaya ne denli kirli ilişkiler ağı çıkacaktır?

KRİTİK SEÇİM

Resimdeki yoksul figürleri görüyorsunuz. Onların bu hazin dolu görüntüleri ile bugün arasında bir benzerlik yok mudur? AKP’ye yakın olan şirketlerin ve bürokratların hızla varsıllaştığını biliyoruz. Peki, büyük çoğunluk ne durumdadır? Özellikle çiftçiler, emekçiler, üniversite öğrencileri, taşeron işçileri, yayıncılar ve esnaf perişandır.   

Önümüzdeki seçimler Türkiye’nin geleceğini belirleyecektir. Bu süreç devam ettirilirse yukarıdaki fotoğrafın içine hepimiz gireceğiz demektir...

TUFAN ERBARIŞTIRAN

ARAŞTIRMACI