Olaylar Ve Görüşler

2030 hedefleri ve ayırımcılık

12 Temmuz 2023 Çarşamba

Eylül 2015’te Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 70. oturumunda dünya ölçeğindeki karar vericiler “sürdürülebilir kalkınma hedefleri” olarak, 17 küresel hedefte, yoksulluk, eşitsizlik, adaletsizlik ve iklim kriziyle mücadele etme konusunda anlaştılar. Ancak 2030’a yedi kala dünyanın durumunun, belirlenen hedeflere varma konusunda hiç de parlak görünmediği ortada. Tam tersine, yoksulluk, eşitsizlik, adaletsizlik toplumsal ve kamusal alanda gittikçe artıyor. Belirlenen 17 hedefe varmanın olmazsa olmazı nedir? Asıl mücadele hangi kavramla ilgisi içinde olmalı? Bu kavram “ayırımcılık”tır. Dünya üzerindeki ayırımcılık adı verilen “insan duruşu” ortadan kalkmadan söz konusu hedeflere ulaşmak olanaksızdır.

Davranış/eylem

Ayırımcılık nedir? Farkına varsın ya da varmasın, dünya üzerindeki çok sayıda kişinin, düşünme dünyasına “musallat” olan, davranışlardaeylemlerde-ilişkilerde ortaya çıkan, görünürlük kazanan ayırımcılık, en kısa ve somut anlatımıyla, insanın insana yönelttiği düşmanca tutumlardan sadece biridir.

Hepimiz biliyoruz ki insan da içinde olmak üzere her türlü var olana yönelmemizde, var olanla karşılaşmamızda iki temel belirleme asıl itici gücü oluşturur: Biz insanlar hemen her zaman, benzerlikfarklılık bağlamında yaptığımız belirlemelerle var olanı anlamaya çalışırız. Toplumsaltarihsel-kültürel nitelikli insan dünyasında kimi dönemlerde benzerliklerin öne çıkarıldığını (modernlikte olduğu gibi), kimi dönemlerde de farklılıkların, ayrımların öne çıktığını (postmodernlikte olduğu gibi) biliyoruz. İçinde bulunduğumuz dönemde ise ağırlıklı olarak ayrımlar üzerinde durulduğuna tanık oluyoruz. Öyle ki farklılıklar ya da ayrımlar ya kutsanıyor ya da şeytanlaştırılıyor.

Etiket/yafta

Bunun arkasında var olana, “öz” olarak belirlenen bir tek niteliğe öncelik verme ve her şeye işte bu “öz” bakımından yönelme, anlam verme, değerlendirme var. Sonunda öyle bir noktaya geliniyor ki tek kişinin bireyliği, farklı özellikleri, hatta farklı özellikler toplamı belli bir “etiket” ya da “yafta” altında toplanıyor ve her şeye işte özü gösteren o etiketle, yaftayla bakılıyor. Bu türden bir duruşta var olanı doğrudan görmenin çok uzağına düşülüyor ve düşünme ve söylem, önyargılarla, kalıp düşüncelerle sakatlanıyor. Ayırımcılıkların her biri, cinsiyetçi, dinci, ırkçı ayırımcılıklar ve benzerleri insan dünyasına adaletsizlik, eşitsizlik, yoksulluk gibi insanlık durumları olarak geri dönüyor.

İnsan dünyasında her geçen gün çeşitlenen ve gittikçe daha görünür bir duruma gelen ayırımcılığın panzehiri, insan dünyasında bilginin egemen olmasıdır.

Sonuç

Dünya ölçeğinde özellikle karar vericilerin burada sıralanan bilgilerle başlarının pek de hoş olmadığını somut olarak görüyoruz. Karar vericilerin çoğu, toplumsal dilin ayırımcı potansiyelinden beslenen söylemleriyle, retorik olarak “insan hakları”ndan söz ediyorlar; ancak dünyadaki ayırımcı duruşların ortaya çıkışında, artmasında hatta yaygınlaşarak sürdürülmesinde birinci dereceden sorumlular.

Sonuç olarak, ayırımcılıktan kurtulmanın ilk adımı, bilgi dışı tutumlardan doğan özcü varlık anlayışından kurtulmak; birey-kişi-yurttaşağdaş olarak diğer bireylerikişileri-yurttaşları-ağdaşları bilginin eşliğinde, hukuka dayalı toplumsallık-kamusallık çerçevesinde karşılamak. Ancak o zaman 2023 hedefleri için bir umut ışığı söz konusu olabilir. Bu denli çok sayıda ve çok çeşitli ayrımcılıklar varken 2030 hedeflerine ulaşmak olanaksız gibi görünüyor.

Prof. Dr. Betül ÇOTUKSÖKEN - Maltepe Üniversitesi



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları