Oktay Ekinci
Oktay Ekinci ekinci@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Hıfzı Topuz'dan Armağan: 'Nâzım Hikmet'in Romanı'

19 Haziran 2011 Pazar
\n\n\n

Nâzım Hikmetin 48inci ölüm yıldönümü seçim öncesine rastladı. 3 Haziran 1963te; yani 62 yaşında Moskovada yaşama veda eden büyük şairimizi anma etkinlikleri seçimle meşgul medyamızda yeterince yer alamadı.

\n

Oysa örneğin İzmir Büyükşehir Belediyesince Kültürparktaki heykeli önünde düzenlenen şiirli ve şarkılı anma toplantısı çok anlamlıydı... Aydın Belediyesi de 130uncu kuruluş yılı etkinlikleri içerisinde yer verdiği Nâzım Hikmeti anma törenine Aytepe Amfitiyatrosunu ayırmış; şair Şener Olgun şiirleri eşliğindeki türküleriyle ayakta alkışlanmıştı..

\n

Nâzım için Anamurda Eğitim-Sen Temsilciliğince de anma etkinliği düzenlenirken İstanbulda Esenyurtta Nâzım Hikmet Parkındaki heykeli çevresinde yüzü aşkın insan toplandı.

\n

Antalya Büyükşehir Belediyesinin AKM Aspendos Salonundaki tiyatro gösterisinde de şairin aynı adlı kitabından Metin Coşkunun oyunlaştırdığı Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim sahnelendiUrlada çok sayıda STKnin işbirliğiyle Demokrasi Parkında düzenlenen etkinlikler iki gün sürdü. Eskişehirin Seyitgazi ilçesine bağlı Doğançayırdaki buluşma ise şairin temsili mezarı başındaydı...

\n

Diğer kent ve kasabalarımızda da yapılan etkinliklerin yanı sıra Moskovada Novodeviçi mezarlığındaki anıt mezarında düzenlenen törene ise yazarlarımız, şairlerimiz, işadamlarımızla birlikte katılan Moskova Büyükelçimiz Aydın Sezgin diyordu ki: Onu mahpus edenler, aslında kendilerini mahpus ettiler; onu sürgün edenler, kendilerini sürgün ettiler. O, ülkesine hasretle öldü. Oysa bu kaderi hiç hak etmemişti.

\n

Ataol Behramoğlu ise şunları söylüyordu: Bugün Türkiye henüz tamamlanmamış heykellerin yıkıldığı, henüz yayımlanmamış kitapların toplatılıp cezalandırıldığı bir ülkedir. Eğer bunları burada söylemezsem, her şeyden önce kendimi Nâzım Hikmetin önünde suçlu hissederim.

\n

Hıfzı Topuzun aktardığı bir anı ise şairin düşüncelerinde ne denli kararlı olduğunu kanıtlıyordu: Moskovadayken bir yazısı dönemin Sovyet hükümetinin hoşuna gitmemiştir. Kruşçevin yeğeni telefonla arayarak misafir olduğunu ve bir kazaya kurban gidebileceğini söyler; o da beni öldürebilirsiniz ama adım kalır der.

\n

Efsanevi birliktelik

\n

İşte böylesi anlamlı buluşmaların gerçekleştiği 48inci ölüm yıldönümüne belki de en büyük armağan yine Hıfzı Topuzdan... Remzi Kitabevinden çıkan Nâzım Hikmetin Romanıyla kültür dünyamıza eşsiz katkılarından birini daha yapan Topuz, Hava Kurşun Gibi Ağır adlı yapıtını sunarken diyor ki; Bu kitapta uğradığı haksızlıkları, cezaevlerinde çektiği acıları, mutluluklarını, aşklarını, sıcak ilişkilerini, insan sevgisini, Türk halkına ve vatanına olan tutkusunu, özlemlerini, barışa ve kardeşliğe olan inancını, dostlarına bağlılığını, geleceğe umutla bakışını belirtmeye çalıştım.

\n

Nâzımın kadim dostu ve efsanevi birlikteliklerin tanığı Hıfzı Topuz, yıllardır o herkesi hayran bırakan alçakgönüllülüğü ile çalıştım diyor... ancak söylediklerinin tümünü yine hayran olacağınız bir dil arılığı, bilgi paylaşımı ve içtenlikli anlatım ustalığı içinde okura sunmanın hem sanatsal, hem de bilge örneğini sergiliyor....

\n

Evet, ulusal şairimizi 48inci ölüm yıldönümünde de kuşaktan kuşağa sonsuzluğu için Anadoluda bir çınar ağacının altında dileğini yerine getirememiş olmanın ezikliğiyle andık. Umarım Topuzun, her sayfası o destansı yurt hasretini sergileyen romanı, bu tarihsel ayıbımızın giderilmesine ilham verir. Yeter ki kararı verecekler de okusun ve 265inci sayfada yüreklerini titretecek şu dizelere kulak assınlar:

\n

Bir vapur geçer Varna önünden, / uy Karadenizin gümüş telleri, / bir vapur geçer Boğaza doğru, / Nâzım usulcacık okşar vapuru, / yanar elleri..

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları