Mustafa Sönmez
Mustafa Sönmez mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ticaret ve Siyasette Dehşet Dengesi...

13 Ağustos 2012 Pazartesi
\n

AKP rejimi, ABDnin ittirmesiyle hızla Suriye batağına ülkeyi sürüklerken, sırtındaki ekonomi kamburu ile bu taşeronluğunun bedelini ağır bir biçimde tüm topluma ödetebilir. ABD güdümlü Ortadoğu siyaseti, AKP rejiminin dış ticaret ortaklarının duruşuyla pek uyumlu değil. Dış ticarette ABD ile aynı kampta yer almayan hatta Suriye ve Ortadoğu bahsinde karşı karşıya gelen ülke blokları, ülkeler, Türkiyeyi, Ortadoğudaki ABD taşeronluğu nedeniyle, ticarette daha fazla köşeye sıkıştırabilirler ve giderek daralan ekonomi çemberini daha da kırılgan hale getirecek kartlara sahipler.

\n

Türkiyenin dış politikasına yön veren ABD, Türkiyenin dış ticaretinde her ne kadar önemli bir ağırlığa sahip olmasa da, emperyalist sistemin -inişteki- egemeni olarak AByi etkileme gücü üstünden, ayrıca para akımlarını kontrolü nedeniyle, ipleri elinde tutuyor. 2012nin ilkyarı dış ticaret verileri üstünden genel görünüme bakarsak, ABDnin ihracatımızdaki payı yüzde 4 bile değil, silah başta olmak üzere sattıkları ise Türkiye ithalatında yüzde 6.5 paya sahip.

\n

ABDnin kontrol ettiği Batı dünyasının diğer ayağı AB, Türkiyenin esas ticaret partneri. Avrupa, ABDnin Ortadoğu politikalarına aykırı davranmıyor ve kırmızı çizgilerini zorlamıyor. Krizdeki AB, kamu borç sorunları nedeniyle bunalımda ve dış ticareti daralınca Türkiye ihracatındaki payı yüzde 41e, ithalatındaki payı yüzde 39a gerilemiş olsa da hâlâ ana ticaret ortağı. Özetle, kriz halindeyken bile Türkiye, dış ticaretinin yüzde 40ını AB, yüzde 5ini ABD ile yapıyor ve yüzde 45 bir ağırlığı var bu blokun Türkiye dış ticaretinde.

\n

AB içinde ise Almanya yüzde 9 payla en ağırlıklı yere sahip. Türkiye kapitalizmi, ABnin dış ticaretinde, küresel kriz öncesi yüzde 50-55 bandında olan payının yüzde 40lara gerilemesiyle, özellikle ihracattaki kaybını öteki coğrafyalardan telafiye yöneldi, ancak bu pazarların bölgesel güçleri, Batı dünyasından, özellikle ABDden farklı dünya vizyonu ve politikalarına sahipler. AB dışı pazarlara girmek isteyen Türkiye, bu pazarlara etki eden bölgesel güçlerin, özellikle Ortadoğu ile ilgili duruşlarını dikkate almak, ABD ile olan mesafesine, bu bölgesel güçlerin duruşuna göre ayar vermek zorunda. Ortaya ticaret ile siyaset köprüsünde tam bir dehşet dengesi çıkıyor.

\n

***

\n

Ortadoğu pazarlarının ihracattaki payı yüzde 24, ithalattaki payı yüzde 10. Ama özellikle ihracat için önemli, bu pazarlar. Söz konusu coğrafyada hâkimiyet ise İranın elinde. İran, Şii egemenliğindeki Irak ile birlikte önemli bir ekonomik koz tutuyor Türkiyeye karşı. Bu iki ülkenin ihracattaki payları yüzde 15, ithalattaki payları yüzde 6. Enerjide İrana bağımlılık, Türkiyeyi İran ile ticarette serüvenlere sürüklese de Türkiye bu ortağı boşlayamıyor. Enerji faturasını altın ihracı gibi tehlikeli yollarla ödemeyi seçerken ABDnin sert bakışlarını da hep üstünde hissediyor. Bu jeste rağmen, İran, Malatya Kürecike yerleştirilen radar üssünün kendisini hedef aldığını biliyor, Türkiyeyi özellikle son zamanlarda ABD ile halvetinden, Suriye duruşundan dolayı kıyasıya eleştiriyor. Türkiyenin, diğer önemli ticari partneri Irakın merkezi ile de durumu şeker renk Kürt Bölgesinin petrolüne göz diken Türkiye, Bağdatı çileden çıkarıyor.

\n

***

\n

ABdeki kayıp ihraç pazarlarını telafinin bir diğer kaynağı olan Rusya bölgesinde (BDT) de Türkiye net ithalatçı. Dış ticaret açığının yüzde 22si bu bölgeden kaynaklanıyor. Bölgesel güç Rusya, Türkiyenin ihracatında yüzde 5e yakın pay sahibiyken en önemli enerji tedarikçisi olarak Türkiyenin satın almalarından yüzde 15e yakın pay alıyor. Rusya, ABDnin Ortadoğu politikalarından rahatsız. ABDnin İslam payandalı rejim tesisinden ve bölgenin enerji kaynaklarını kontrolünden rahatsız olan Rusya, İran ile çoğu kez paralel hareket ediyor ve bu tutumu Suriyede de çok açık kendini belli etti. Suriyede deniz üssü bulunan ve Esad rejiminin öteden beri arkasında olduğunu her an hissettiren Rusya, AKP rejiminin ABD ile flörtünde İrandan sonra, en çok çekindiği ülke.

\n

Çin, ticaret ve siyasetin dehşet dengesinde dikkate alınması gereken bir diğer büyük güç. Yükselen dünya devi Çin, Türkiyenin satın almalarında yüzde 15e yakın pay sahibi, ihracattaki payı ise yüzde 2yi bulmuyor. Diğer Asya kaplanları ile birlikte bölgenin Türkiye ithalatındaki payı yüzde 20ye doğru genişliyor. Buna karşılık Türkiyenin bu bölgeye ihracatı, toplam ihracatının yüzde 3.3ünden ibaret. Türkiyenin dış ticaret açığının yüzde 44ü bu bölgeden kaynaklanıyor. Çin, İran ve Rusya göz ucuyla izleyerek ABD politikalarına karşı tavır alıyor ve ABDnin, özellikle kendisini Ortadoğu enerji kaynaklarına erişimden uzak tutmaya çalışan politikasının farkında.

\n

Özetle, Türkiye, yeni bir depresyonun eşiğindeki dünya ekonomisi koşullarında, dış politikadaBatıyı yönlendiren ABD odaklı politikaların taşeronluğuna boyun eğerken, dış ticarette bağımlı olduğu diğer bölge güçlerinin tepkisini çekiyor ve bu sıkışmışlık önemli gelişmelere gebe görünüyor.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları