Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Ticaret ve Siyasette Dehşet Dengesi...
AKP rejimi, ABD’nin ittirmesiyle hızla Suriye batağına ülkeyi sürüklerken, sırtındaki ekonomi kamburu ile bu taşeronluğunun bedelini ağır bir biçimde tüm topluma ödetebilir. ABD güdümlü Ortadoğu siyaseti, AKP rejiminin dış ticaret ortaklarının duruşuyla pek uyumlu değil. Dış ticarette ABD ile aynı kampta yer almayan hatta Suriye ve Ortadoğu bahsinde karşı karşıya gelen ülke blokları, ülkeler, Türkiye’yi, Ortadoğu’daki ABD taşeronluğu nedeniyle, ticarette daha fazla köşeye sıkıştırabilirler ve giderek daralan ekonomi çemberini daha da kırılgan hale getirecek kartlara sahipler.
\nTürkiye’nin dış politikasına yön veren ABD, Türkiye’nin dış ticaretinde her ne kadar önemli bir ağırlığa sahip olmasa da, emperyalist sistemin -inişteki- egemeni olarak AB’yi etkileme gücü üstünden, ayrıca para akımlarını kontrolü nedeniyle, ipleri elinde tutuyor. 2012’nin ilkyarı dış ticaret verileri üstünden genel görünüme bakarsak, ABD’nin ihracatımızdaki payı yüzde 4 bile değil, silah başta olmak üzere sattıkları ise Türkiye ithalatında yüzde 6.5 paya sahip.
\nABD’nin kontrol ettiği “Batı dünyası”nın diğer ayağı AB, Türkiye’nin esas ticaret partneri. Avrupa, ABD’nin Ortadoğu politikalarına aykırı davranmıyor ve kırmızı çizgilerini zorlamıyor. Krizdeki AB, kamu borç sorunları nedeniyle bunalımda ve dış ticareti daralınca Türkiye ihracatındaki payı yüzde 41’e, ithalatındaki payı yüzde 39’a gerilemiş olsa da hâlâ ana ticaret ortağı. Özetle, kriz halindeyken bile Türkiye, dış ticaretinin yüzde 40’ını AB, yüzde 5’ini ABD ile yapıyor ve yüzde 45 bir ağırlığı var bu blokun Türkiye dış ticaretinde.
\nAB içinde ise Almanya yüzde 9 payla en ağırlıklı yere sahip. Türkiye kapitalizmi, AB’nin dış ticaretinde, küresel kriz öncesi yüzde 50-55 bandında olan payının yüzde 40’lara gerilemesiyle, özellikle ihracattaki kaybını öteki coğrafyalardan telafiye yöneldi, ancak bu pazarların “bölgesel güç”leri, Batı dünyasından, özellikle ABD’den farklı dünya vizyonu ve politikalarına sahipler. AB dışı pazarlara girmek isteyen Türkiye, bu pazarlara etki eden bölgesel güçlerin, özellikle Ortadoğu ile ilgili duruşlarını dikkate almak, ABD ile olan mesafesine, bu bölgesel güçlerin duruşuna göre ayar vermek zorunda. Ortaya ticaret ile siyaset köprüsünde tam bir dehşet dengesi çıkıyor.
\n***
\nOrtadoğu pazarlarının ihracattaki payı yüzde 24, ithalattaki payı yüzde 10. Ama özellikle ihracat için önemli, bu pazarlar. Söz konusu coğrafyada hâkimiyet ise İran’ın elinde. İran, Şii egemenliğindeki Irak ile birlikte önemli bir ekonomik koz tutuyor Türkiye’ye karşı. Bu iki ülkenin ihracattaki payları yüzde 15, ithalattaki payları yüzde 6. Enerjide İran’a bağımlılık, Türkiye’yi İran ile ticarette serüvenlere sürüklese de Türkiye bu ortağı boşlayamıyor. Enerji faturasını “altın ihracı” gibi tehlikeli yollarla ödemeyi seçerken ABD’nin sert bakışlarını da hep üstünde hissediyor. Bu ‘jest’e rağmen, İran, Malatya Kürecik’e yerleştirilen radar üssünün kendisini hedef aldığını biliyor, Türkiye’yi özellikle son zamanlarda ABD ile halvetinden, Suriye duruşundan dolayı kıyasıya eleştiriyor. Türkiye’nin, diğer önemli ticari partneri Irak’ın merkezi ile de durumu şeker renk… Kürt Bölgesi’nin petrolüne göz diken Türkiye, Bağdat’ı çileden çıkarıyor.
\n***
\nAB’deki kayıp ihraç pazarlarını telafinin bir diğer kaynağı olan Rusya bölgesinde (BDT) de Türkiye net ithalatçı. Dış ticaret açığının yüzde 22’si bu bölgeden kaynaklanıyor. Bölgesel güç Rusya, Türkiye’nin ihracatında yüzde 5’e yakın pay sahibiyken en önemli enerji tedarikçisi olarak Türkiye’nin satın almalarından yüzde 15’e yakın pay alıyor. Rusya, ABD’nin Ortadoğu politikalarından rahatsız. ABD’nin İslam payandalı rejim tesisinden ve bölgenin enerji kaynaklarını kontrolünden rahatsız olan Rusya, İran ile çoğu kez paralel hareket ediyor ve bu tutumu Suriye’de de çok açık kendini belli etti. Suriye’de deniz üssü bulunan ve Esad rejiminin öteden beri arkasında olduğunu her an hissettiren Rusya, AKP rejiminin ABD ile flörtünde İran’dan sonra, en çok çekindiği ülke.
\nÇin, ticaret ve siyasetin dehşet dengesinde dikkate alınması gereken bir diğer büyük güç. Yükselen dünya devi Çin, Türkiye’nin satın almalarında yüzde 15’e yakın pay sahibi, ihracattaki payı ise yüzde 2’yi bulmuyor. Diğer “Asya kaplanları” ile birlikte bölgenin Türkiye ithalatındaki payı yüzde 20’ye doğru genişliyor. Buna karşılık Türkiye’nin bu bölgeye ihracatı, toplam ihracatının yüzde 3.3’ünden ibaret. Türkiye’nin dış ticaret açığının yüzde 44’ü bu bölgeden kaynaklanıyor. Çin, İran ve Rusya’yı göz ucuyla izleyerek ABD politikalarına karşı tavır alıyor ve ABD’nin, özellikle kendisini Ortadoğu enerji kaynaklarına erişimden uzak tutmaya çalışan politikasının farkında.
\nÖzetle, Türkiye, yeni bir depresyonun eşiğindeki dünya ekonomisi koşullarında, dış politikada “Batı”yı yönlendiren ABD odaklı politikaların taşeronluğuna boyun eğerken, dış ticarette bağımlı olduğu diğer bölge güçlerinin tepkisini çekiyor ve bu sıkışmışlık önemli gelişmelere gebe görünüyor.
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- AKOM, İstanbul için 'saat' verdi: Çok kuvvetli geliyor!
- 5 yılda Türkiye'nin en büyüğü oldu: Nusret'e de satıyor
- Yıkılması gerekiyor!
- Ünlü markanın adı bir kez daha listede!