Bilindiği gibi TÜSİAD’ın 4+4+4 sistemine karşı çıkışı nedeniyle önce Başbakan ve ardından Bakan Suat Kılıç neler söyledi neler. Suat Kılıç, “TÜSİAD’ın her cümlesinin altında ama vardır. Bir şeye itiraz eder, statükoya karşı çıkıyor zannedersiniz, ondan sonra oraya bir ama ifadesi koyar, sonra sivil, seçilmiş hükümete aklınca sivil muhtıra vermeye kalkar. 28 Şubat döneminde TÜSİAD’ın yüksek istişare kurulunun başındaki kişi ‘Meclis kapatılsın’ diye demeç verdi. ‘Meclis kapatılsın’ demek millet iradesinin yasaklanması demektir. Elinde silah olanın yaptığı ile TÜSİAD’ın o zamanki ifadesinin arasında fark yoktur” dedi ve TÜSİAD’ın adeta sivil İttihat Terakki haline geldiğini vurguladı.\n

Bu durumda TÜSİAD’ın nasıl bir kuruluş olduğunu İttihat Terakki’ye nasıl benzediğini ortaya koymak lazım.\n

TÜSİAD bir dernektir. Derneğin amacı şudur: “TÜSİAD, insan hakları evrensel ilkelerinin, düşünce, inanç ve girişim özgürlüklerinin, laik hukuk devletinin, katılımcı demokrasi anlayışının, liberal ekonominin, rekabetçi piyasa ekonomisinin kurum ve kurallarının ve sürdürülebilir çevre dengesinin benimsendiği bir toplumsal düzenin oluşmasına ve gelişmesine katkı sağlamayı amaçlar. TÜSİAD, Atatürk’ün öngördüğü hedef ve ilkeler doğrultusunda, Türkiye’nin çağdaş uygarlık düzeyini yakalama ve aşma anlayışı içinde, kadın-erkek eşitliğini siyaset, ekonomi ve eğitim açısından gözeten iş insanlarının toplumun öncü ve girişimci bir grubu olduğu inancıyla, yukarıda sunulan ana gayenin gerçekleştirilmesini sağlamak amacıyla çalışmalar gerçekleştirir.”\n

Görüldüğü gibi liberal ekonomiye inanır, Atatürk’ün kuruluş felsefesine bağlıdır, laik hukuk anlayışını benimser, düşünce, inanç ve girişim özgürlüğünü savunur. Bunu savunan işadamlarının gönüllü birlikteliğini temsil eder.\n

Peki, TÜSİAD üyeleri Türk ekonomisine nasıl bir katkıda bulunuyorlar; bir de ona bakalım: Kamu dışı yaratılan katma değerin yüzde 50’sini, sanayi üretimin yüzde 50’sini, enerji hariç sanayi üretiminin yüzde 80’ini, kayıtlı istihdamının yüzde 50’sini, ödenen kurumlar vergisinin yüzde 80’ini TÜSİAD üyeleri olan iş sahiplerinin işletmeleri sağlamaktadır. Yani Türk ekonomisine çok önemli katkıda bulunmaktadır.\n

Vergisini ödeyen, üreten, toplam katma değerin yarısını oluşturan bu topluluğa bu kadar öfke neden?\n

Bu bizce, küresel ekonominin oyuncuları olan bu gönüllü kuruluşun amacını unutarak işine geldiğinde sözde ekonomik istikrarı, balon gibi büyüyen ekonomiyi, likiditenin yarattığı ferahlığı avuçlarının içi patlarcasına alkışlarken ve bu hormonlu büyüyen ekonomi pastasından pay alırken, siyasal iktidarı yere göğe koyamazken, siyasal iktidarın başka bir yönetim anlayışına laf söylemesindeki çelişkidir. Baştan beri siyasal iktidarın elit sermaye sınıfından servet transferi yaparak kendine bağlı bir sermaye sınıfını yaratacağı belli idi. Bunu yaparken de kendi yönetim felsefesinden, gitmek istediği istasyondan vazgeçmeyeceği de ortada idi. Ama TÜSİAD bunu göremedi. Sandı ki siyasal iktidarın ekonomi anlayışı ile aşırı uyumlu olmaları, kendilerini koruyacak ve Türk ekonomisine katkıda bulunmaları, onlara söz söyleme hakkı sağlayacaktı. Hayır, böyle bir haklarının olmayacağı iktidarın treninden belli idi.\n

Tren hareket etti ve birçok istasyonu geçti. Bildiğiniz gibi bir atasözümüz vardır: “Geçti Bor’un pazarı (sür eşeğini Niğde’ye).” İşte TÜSİAD uyudu uyudu Bor’daki pazar dağıldı. Şimdi uyandı. Ama iş işten geçti. Tren son durağa yaklaştı.\n

Öte yandan şunu belirtelim ki, İttihat Terakki bir Osmanlı yenileşme çabasıdır. Ulusal öğeler ve saltanat üzerine kurulu bir Meşrutiyet partisidir. Bütün çabaları günü kurtarmakla sınırlı kalmıştır. Jön Türk devrimi öteden beri ülkede baskıcılıktan ürken küskünlerin yasaya bağlı bir saltanatla ülkeyi yönetmek isteklerinden doğmuştur. İttihat Terakki, daha sonra Türk devriminin başardığını başaramazdı. Çokuluslu imparatorlukta ne denli ilerici olursanız olun, tutucu olmamak mümkün değildi. (Bakınız. Celal Nuri. Türk Devrimi, kitabı sayfa 86-87-88)\n

Bu durumda her ikisinin de dernek olmasından başka TÜSİAD ile İttihat Terakki arasında nasıl bir benzerlik veya karşılaştırılabilir durumları var, anlamak mümkün değil. Bizce bu karşılaştırma yumurta ile pinpon topunun birbirine benzetilmesi gibi.\n

Tren gider hoş gider… Arkasından TÜSİAD, galiba boşa gider…