Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ya Sopa Ya Kaçak Sarayda Oda!

05 Ocak 2015 Pazartesi

Anadolu’da bir söz vardır: Hırsıza hırsız deme, çuvalı başına geçirir!
Yüzlerce, binlerce yıllık yaşam deneyiminden süzülüp günümüze taşınmış bu tür sözlerin mutlaka yaşanmış karşılıkları da vardır. Tarihin belli dönemlerinde hırsızların her şeyi yapma gücüne ulaştığı, iktidarını sarsılmaz sandığı zamanlar olmuştur. Ama bunların hiçbiri kalıcı olmamıştır. Dahası kendi sonlarını kendileri hazırlamıştır.
Bazen hırsızlığın, yolsuzluğun söylentisi bile gerçeğinden daha etkili olmuş, iktidar sahiplerini alaşağı etmiştir.
Bunun somut örneği yakın geçmişteki merkez sağın iki partisidir. ANAP ve DYP, 1990’lı yıllara yüzde 20’lik oy dilimi ile başa baş girdi. İki parti 10 yıl boyunca adım adım eridi. Bunun bir nedeni de karşılıklı yolsuzluk suçlamasıydı. Parti liderleri bu gölgeyi yok etmek bir yana gölgenin parçası oldular ve sağ seçmeni AKP’ye mahkûm ettiler. AKP de ciddi bir hedef planlaması ile merkez sağı önce kendi yelpazesinin bir parçası yaptı, devamında içinde eritti. AKP içinde eriyen merkez sağ siyasetçilerin kimi o kadar AKP’li oldu ki, kökten AKP’lileri bile geçtiler.

***

AKP bugün merkez sağdaki iki partinin 1990’lı yılların ortasındaki görünümünü yansıtıyor. Daha güçlü görünebilirler, ama siyasette güçlü olmak buzdan kulelerde otumak gibidir. Sıcaklığı ayarlayamazsanız ya da ısı ayarı elinizden çıkarsa sonucunu çok geçmeden görürsünüz.
AKP cumhurbaşkanı olarak her şeye hükmetme gücünü kendinde gören Erdoğan, AKP başbakanı olarak Davutoğlu’nu özel kalem müdürü gibi kullanıyor. Bu unvanı kabul etmeyen Davutoğlu özel kalem müdürlüğü bir yana Başbakanlık koltuğu ile koruma müdürlüğü koltuğu arasında gidip geliyor. Dışişleri Bakanlığı taşıma binalarda geçen Davutoğlu, başbakanlığında da aynı kaderi yaşıyor. Adeta bir kamu kuruluşunda Başbakanlık memuriyeti yapan bürokrat görünümünde. Arada bir öfkelenmek istiyor, ama bunun da kendisine yakışmadığını fark ediyor.

***

Bugün TBMM Soruşturma Komisyonu’ndaki oylama böyle bir siyasal iklimde yapılacak. Son anda bir değişiklik ya da erteleme kararı olmazsa, 4 eski bakanın Yüce Divan’a sevki oylanacak. AKP’nin 9 üye ile tartışmasız sayısal üstünlüğü var. Ancak bu üstünlük oylamayı kolaylaştırmıyor. 17-25 Aralık sürecini tamamen AKP’ye yönelik bir darbe girişimi olarak gören AKP yönetimi, bu dönem ortasına oturan 4 eski bakanın Yüce Divan’a oturmasını istemiyor. Bir bakan bile Yüce Divan’a gönderilirse, tez çökecek.
Bu nedenle Ankara’daki hava eski bakanların AKP oylarıyla aklanacağı yönünde. Ancak iş burada bitmiyor. Komisyon oylaması kesin sonuç değil. Karar Meclis Genel Kurulu’na gelecek. Burada gizli oylama ile son karar verilecek.
AKP grubu içinde, 4 eski bakanın suçlu-suçsuz olması bir yana, gelinen noktada Yüce Divan sürecinin işlemesi, gerçek son kararınorada verilmesi yönünde. Özellikle 3 dönem kuralı gereği bu yıl vekilliği sona erecek 70 kişinin bu yönde oy kullanabileceği konuluşuyor. Ancak Erdoğan onlara karşı da havuç-sopa yöntemini işletiyor. Bir yandan aba altından sopa gösteriyor bir yandan kaçak saraydan oda gösteriyor.
Kendilerine ve yandaşlarına yaptıkları ayrıcalıkları meşru göstermek için Kuran’dan ayetlere sığınacak kadar ileri giden iktidar, bu kafayla Yüce Divan’a bakan göndermez. Kendisi Yüce Divan olur. Sonu da geçmişteki örnekler gibi olur...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özgen Acarkeoloji! 7 Kasım 2024
Hedef CHP! 6 Kasım 2024
Değişimin 1. yılı! 5 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları