Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Tecritte Yeni Hayat...

13 Mart 2012 Salı
\n

Bernard Shaw diyor ki:

\n

Bir ülkede cezaevleri olduktan sonra içine kimi koyduğunuz önemli değildir.

\n

Bu sözü ilk 1990lı yılların ortasında, çeşitli illerdeki cezaevlerinde art arda

\n\n\n

yaşanan olumsuzlukları kaleme alırken yine bu sütunlarda dile getirmiştim. Sonrasında bir-iki kez daha kullanmam gerekti.

\n

Şimdi de içeriden yazıyorum.

\n

Hapisteki herkes gibi benim de başlıca isteğim özgürlük. O yüzden hapishane koşullarını çok da ön planda tutmaktan yana olmadım. Ancak genel koşulların da gerisinde, haksız uygulamalarla karşı karşıya kalınca en azından durumun bilinmesini istedim.

\n

Cezaevleri Yönetmeliğinde bütün düzenlemeler ve haklar sıralandıktan sonra bunların nasıl uygulanacağı şöyle özetlenmiş:

\n

Cezaevi koşullarının elverdiği ölçüde.

\n

Her uygulamayı bu gerekçenin içine sığdırabilirsiniz.

\n

***

\n

Son tartışmalarla birlikte Silivri koşullarını bir kez daha aktarmak durumundayım.

\n

Koğuşlar 2 katlı. 1. katta 8 adıma 10 adımlık ortak yaşam alanı, 2 banyosu, 2 tuvaleti, 2 musluğu olan bölüm, 2 oda ve ikinci kata çıkan merdivenin altında 1.5 metre eninde mutfak tezgâhı var.

\n

İkinci katta yan yana 5 oda var. Toplam 7 oda.

\n

AB standartlarına göre her odaya bir kişi olmak üzere koğuşlar 7 kişilik. Ancak mahpus sayısı fazla olunca odalara 2şer yatak daha konmuş, 21 kişilik olmuş. Bizim davaların dışındaki herkes ortalama 15-20 kişilik gruplar halinde kalıyor. Sayı artınca yere yatak da serildiğini, 25 kişinin üzerine çıktığını duyuyoruz.

\n

Bizim davalarda ise sayıyı 3’ün üzerine çıkarmak istemiyorlar. Yasa böyle deniyor ama, yukarıda aktardığım çerçeve gerekçe, istenen her şeye karşılık veriyor. Bunun pek çok örneği de var.

\n

Bir de bu standart koğuşların dışında, koridorların en uç bölümlerinde tek katlı tecrit hücreleri var. Bunlar, önünde 5 karo genişliğinde bir koridor bulunan yan yana 5 hücreden oluşuyor. Her hücrenin kapı düzeni normal koğuş odalarındakinden farklı. Üzerinde sürgüleme düzeneği var, kapı kolu yok.

\n

Normal koğuşlardaki bir mahpus disiplin suçu işlerse belli bir süre bu hücrelere konuyor. Geçen ağustosta benim üstümdeki tecrit hücrelerinin tümü boştu. Cezalı bir mahpusu getirdiler. Havalandırma penceresinden avazım çıktığı kadar bağırıp haberleşmeye, hatırını sormaya çalıştım. Adam, Ne olur, bir sigara ulaştır başka bir şey istemem dedi. O da bende yoktu. Zaten ulaştırmam da olanaksızdı. Benim kim olduğumu sordu. Söyleyince Tamam abi hatırladım, şike davaları, sen futbolcuydun değil mi? dedi. 2 gün sonra disiplin cezasını tamamladı, normal koğuşuna döndü.

\n

Bizim konulduğumuz tecrit hücrelerinde küçük oynamalar yapmışlar. Yan yana 5 hücreden sonuncusunun kapısını kaldırmışlar, pencerenin olduğu yere de havalandırma kapısı açmışlar. Buradan 5 adıma 14 adımlık havalandırmaya geçilebiliyor. Adalet Bakanlığının ortak yaşam alanı dediği yer işte bu 5 nolu hücrenin olduğu boşluk. Buraya televizyon, buzdolabı, masa, sandalye koyup ortak yaşayacaksınız. Çünkü sayınız 1in üzerine çıkınca hücreye televizyon koyamıyorsunuz, sadece bir televizyon bulundurma hakkı var.

\n

***

\n

Bir yıldır yüz yüze geldikçe cezaevi yönetimine şu düşüncemi ilettim:

\n

Sadece benim için bir iyileştirme istemim yok. Benim durumumda olanların koşullarını iyileştirmenizi talep ediyorum. Bu, birkaç koğuş birleştirmesiyle çözülecek bir sorun.

\n

Son olarak geçen ocak ayında durumu savcılığa ilettiklerini söylediler.

\n

2 Mart Cuma günü 2 nolu cezaevinde kalan bütün malum davalar tutukluları bizim bulunduğumuz 1 nolu cezaevine getirildi. O günden beri ben de Coşkun Muslukla birlikte kalıyorum. Yalnızlıktan çok daha iyi oldu.

\n

Bir yıl önce nasıl, bundan sonra böyleyse deyip tek kişilik yaşam düzeni kurdumsa, Coşkun gelince yukarıda aktardığım koşullarda iki kişilik yeni bir düzen kurduk.

\n

Coşkunun babası belediye işçisi, annesi ev hanımı. Babası, onu ve kardeşini üniversitede okutmak için emeklilikten sonra tekrar çalışmaya başlamış. Coşkun lisedeyken yaz tatillerinde kitapçıda çalışmış. Oktay Akbalın, Uğur Mumcunun kitaplarıyla tanışmış.

\n

ODTÜnün öğretim üyesi yetiştirme programını birinci sırada kazanmış.

\n

Tutuklandığında babası Ahmet Muslukun ilk tepkisi şu olmuş:

\n

Ya devlet çok küçüldü ya benim oğlum çok büyüdü.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları