Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Tecritte Yeni Hayat...
Bernard Shaw diyor ki:
\n“Bir ülkede cezaevleri olduktan sonra içine kimi koyduğunuz önemli değildir.”
\nBu sözü ilk 1990’lı yılların ortasında, çeşitli illerdeki cezaevlerinde art arda
\n\n\nyaşanan olumsuzlukları kaleme alırken yine bu sütunlarda dile getirmiştim. Sonrasında bir-iki kez daha kullanmam gerekti.
\nŞimdi de içeriden yazıyorum.
\nHapisteki herkes gibi benim de başlıca isteğim özgürlük. O yüzden hapishane koşullarını çok da ön planda tutmaktan yana olmadım. Ancak genel koşulların da gerisinde, haksız uygulamalarla karşı karşıya kalınca en azından durumun bilinmesini istedim.
\nCezaevleri Yönetmeliği’nde bütün düzenlemeler ve haklar sıralandıktan sonra bunların nasıl uygulanacağı şöyle özetlenmiş:
\n“Cezaevi koşullarının elverdiği ölçüde.”
\nHer uygulamayı bu gerekçenin içine sığdırabilirsiniz.
\n***
\nSon tartışmalarla birlikte Silivri koşullarını bir kez daha aktarmak durumundayım.
\nKoğuşlar 2 katlı. 1. katta 8 adıma 10 adımlık ortak yaşam alanı, 2 banyosu, 2 tuvaleti, 2 musluğu olan bölüm, 2 oda ve ikinci kata çıkan merdivenin altında 1.5 metre eninde mutfak tezgâhı var.
\nİkinci katta yan yana 5 oda var. Toplam 7 oda.
\nAB standartlarına göre her odaya bir kişi olmak üzere koğuşlar 7 kişilik. Ancak mahpus sayısı fazla olunca odalara 2’şer yatak daha konmuş, 21 kişilik olmuş. Bizim davaların dışındaki herkes ortalama 15-20 kişilik gruplar halinde kalıyor. Sayı artınca yere yatak da serildiğini, 25 kişinin üzerine çıktığını duyuyoruz.
\nBizim davalarda ise sayıyı 3’ün üzerine çıkarmak istemiyorlar. “Yasa böyle” deniyor ama, yukarıda aktardığım çerçeve gerekçe, istenen her şeye karşılık veriyor. Bunun pek çok örneği de var.
\nBir de bu standart koğuşların dışında, koridorların en uç bölümlerinde tek katlı tecrit hücreleri var. Bunlar, önünde 5 karo genişliğinde bir koridor bulunan yan yana 5 hücreden oluşuyor. Her hücrenin kapı düzeni normal koğuş odalarındakinden farklı. Üzerinde sürgüleme düzeneği var, kapı kolu yok.
\nNormal koğuşlardaki bir mahpus disiplin suçu işlerse belli bir süre bu hücrelere konuyor. Geçen ağustosta benim üstümdeki tecrit hücrelerinin tümü boştu. Cezalı bir mahpusu getirdiler. Havalandırma penceresinden avazım çıktığı kadar bağırıp haberleşmeye, hatırını sormaya çalıştım. Adam, “Ne olur, bir sigara ulaştır başka bir şey istemem” dedi. O da bende yoktu. Zaten ulaştırmam da olanaksızdı. Benim kim olduğumu sordu. Söyleyince “Tamam abi hatırladım, şike davaları, sen futbolcuydun değil mi?” dedi. 2 gün sonra disiplin cezasını tamamladı, normal koğuşuna döndü.
\nBizim konulduğumuz tecrit hücrelerinde küçük oynamalar yapmışlar. Yan yana 5 hücreden sonuncusunun kapısını kaldırmışlar, pencerenin olduğu yere de havalandırma kapısı açmışlar. Buradan 5 adıma 14 adımlık havalandırmaya geçilebiliyor. Adalet Bakanlığı’nın “ortak yaşam alanı” dediği yer işte bu 5 no’lu hücrenin olduğu boşluk. Buraya televizyon, buzdolabı, masa, sandalye koyup ortak yaşayacaksınız. Çünkü sayınız 1’in üzerine çıkınca hücreye televizyon koyamıyorsunuz, sadece bir televizyon bulundurma hakkı var.
\n***
\nBir yıldır yüz yüze geldikçe cezaevi yönetimine şu düşüncemi ilettim:
\n“Sadece benim için bir iyileştirme istemim yok. Benim durumumda olanların koşullarını iyileştirmenizi talep ediyorum. Bu, birkaç koğuş birleştirmesiyle çözülecek bir sorun.”
\nSon olarak geçen ocak ayında durumu savcılığa ilettiklerini söylediler.
\n2 Mart Cuma günü 2 no’lu cezaevinde kalan bütün malum davalar tutukluları bizim bulunduğumuz 1 no’lu cezaevine getirildi. O günden beri ben de Coşkun Musluk’la birlikte kalıyorum. Yalnızlıktan çok daha iyi oldu.
\nBir yıl önce nasıl, “bundan sonra böyleyse” deyip tek kişilik yaşam düzeni kurdumsa, Coşkun gelince yukarıda aktardığım koşullarda iki kişilik yeni bir düzen kurduk.
\nCoşkun’un babası belediye işçisi, annesi ev hanımı. Babası, onu ve kardeşini üniversitede okutmak için emeklilikten sonra tekrar çalışmaya başlamış. Coşkun lisedeyken yaz tatillerinde kitapçıda çalışmış. Oktay Akbal’ın, Uğur Mumcu’nun kitaplarıyla tanışmış.
\nODTÜ’nün öğretim üyesi yetiştirme programını birinci sırada kazanmış.
\nTutuklandığında babası Ahmet Musluk’un ilk tepkisi şu olmuş:
\n“Ya devlet çok küçüldü ya benim oğlum çok büyüdü.”
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- Mahruki yine yandı
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı