Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Referandum Milli İrade Değil mi?

17 Şubat 2014 Pazartesi

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) tümüyle lağvedilip yeniden bir AKP kurulu olarak inşa edilmesini öngören yasa çatışmalı bir şekilde Meclis’ten geçti.
Şimdi gözler Cumhurbaşkanı’nda. İnternet yasaklarına ilişkin yasayı incelemeye devam eden Cumhurbaşkanı, kucağında bir de HSYK dayatmasını buldu.
20 saate yakın bir çatışmanın sonucunda Meclis’ten gecen HSYK Yasası, baştan sona partisel hesaplarla, güncel ve geleceksel kaygılarla dolu.
Ana hatlarıyla paylaşmak gerekirse altını çizmeden geçemeyeceğimiz vahim noktalar şunlar:
Bu yasa kamuoyuna sunulduğu gibi HSYK’de değişiklik öngörmüyor, HSYK’yi tümüyle lağvedip yeniden kuruyor. İktidar HSYK’nin sadece yönetim organlarını değiştirmekle doymamış olmalı ki, kurumun hizmetçisinden çaycısına, teftiş kurulundan genel sekreterine kadar tepeden tırnağa AKP’leştirilmesini istiyor.
AKP bunu yaparken de iktidarının ilk yıllarındaki hileye başvuruyor; sanki sıfırdan yeni bir kurum açılmaktaymış, daha önce böyle bir kurum yokmuş gibi davranıyor.

***

12 Eylül 2010’da HSYK’nin bugün değiştirilen şekilde inşa edilmesi için yapılan anayasa referandumu yine AKP eliyle hiçe sayılıyor. Başbakan yeri geldikçe-gelmedikçe milli iradeden dem vuruyor. Halkın üzerinde hiçbir gücün olmadığını vurguluyor. Milli iradeye saygısızlık edenleri vatana ihanetle suçlayacak kadar ileri gidiyor.
Bu noktada soralım:
12 Eylül 2010 referandumu milli iradenin tecellisi değil miydi?
Halk, AKP’nin HSYK değişikliğini kamufle etmek için kullandığı, sendikalardan ormanlara farklı alanlardaki maddeleri de içeren anayasa değişikliğine yüzde 58 oyla evet derken, kendi iradesini ortaya koymamış mıydı?
Halkın referanduma katılması, başka hiçbir tartışmaya meydan vermeyecek şekilde kendi iradesini ortaya koymasıydı. Bunu Başbakan da 12 Eylül 2010’un sonrasında ballandıra ballandıra tekrarladı.
Geçen hafta sonunda Meclis’ten geçen AKP HSYK’si bu bağlamda düpedüz milli iradenin hiçe sayılmasıdır.
Başbakan’ın söylemiyle vurgulamak gerekirse, “samimiyet”, son değişikliğin de halka götürülmesini gerektirir.

***

İktidar HSYK’sinin biraz daha ayrıntılarına girmek gerekirse...
Yeni düzenlemeyle yargı tümüyle yürütmenin bir alt kolu haline getiriliyor. Adalet bakanı, hâkim ve savcıların sicillerinde tek karar verici oluyor. Hâkim ve savcılar, kürsü dokunulmazlığını tümüyle kaybediyor. Sıradan bir memur gibi, her an her yere gönderilebilecek, attıkları her adım bakan tarafından kontrol edilen bir kamu görevlisine dönüştürülüyor.
HSYK’nin bugünkü yapısı içinde iktidarın isteği doğrultusunda hareket eden bölümler korundu, etmeyenler hizaya sokuldu. Kuruma yeni seçilecek üyeler için de meslekte 20 yıl kıdemli olma şartı getirildi. Burada amaç, henüz eğilimi saptanamayan genç hâkim ve savcıların seçim dışı tutulması.
Meclis Başkanı Cemil Çiçek, geçen haftalarda anayasanın 138. maddesinin öldüğünü ilan ederek adil yargılamanın tümüyle ortadan kalktığını duyurmuştu.
Bu yasayla da yargının bir kuvvet olarak ortadan kalktığını söyleyebiliriz.
Gelinen noktada artık AKP’nin, devletin hangi kurumlarını ortadan kaldırdığına kafa yormak yerine sandıktan çıkacak yeni bir iktidarın yapısını sağlam örmek gerekiyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özgen Acarkeoloji! 7 Kasım 2024
Hedef CHP! 6 Kasım 2024
Değişimin 1. yılı! 5 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları