Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Nasıl Bir Barış

23 Mart 2015 Pazartesi

Öncelikle Nevruz’un silah seslerinin gölgesinde kan ve ateşle anıldığı bir iklimde geçmemiş olmasından duyduğumuz sevinci paylaşalım.
Yurdun dört bir yanından gelen Nevruz haberleri tıpkı bahar gibi çok farklı renkleri içeriyordu.
Diyarbakır’da yöneticiler kalabalıktan protokol sırasına ulaşamıyordu. Mikrofondan okunan mektup herkesin farklı gördüğü renkleri saçıyordu.
Ankara’da MHP, tüm Türk dünyasında ve Ön Asya toplumlarında resmi bayram ilan edilecek kadar kabul gören bugünde kurultayını topluyordu.
Ben de İzmir’deki Nevruz kutlamalarının bir bölümüne katıldım. Iğdırlıların Çamdibi’nde Atatürk Parkı’ndaki kutlaması bizleri neredeyse Azerbaycan’a götürdü. Birbirinden güzel Azeri türküleri ve oyunları bizi de halaya taşıdı.

***

Bu kutlamaların arkasındaki çözüm sürecine ilişkin tartışmalar ise uzlaşma kültüründe almamız gereken daha çok yol olduğunu gösteriyordu.
Anayasanın 104. maddesine göre, devlet kurumları arasındaki uyumdan sorumlu olan Cumhurbaşkanı, Nevruz’a demeç ateşiyle katıldı. Erdoğan’a göre Dolmabahçe Sarayı’nda AKP yöneticileriyle HDP’liler arasında yapılan görüşme dolma sözlerden ibaretti. Erdoğan “Balıkesir görüşü” olarak bildirdiği “Kürt sorunu yoktur” değerlendirmesinin arkasını şöyle getirdi:
“İzleme heyeti oluşturulmasına karşıyım, Dolmabahçe buluşmasına karşıyım, Dolmabahçe’de fotoğraf verilmesine karşıyım. Orada açıklanan 10 maddeye karşıyım.”
Erdoğan’ın bu çıkışına Hükümet adına Arınç çapraz ateşle karşılık verince, Cumhurbaşkanı “Konu mankeni değilim” dedi.
Aklımıza ister istemez Gül’ün Cumhurbaşkanlığı süreci geldi! Erdoğan’ın başbakanlıktaki görüşü şöyleydi:
“İcraatın başında biz varsak sorumluluk da bizimdir, Cumhurbaşkanı karışamaz.”

***

Çözüm süreci bağlamında gelinen nokta şu:
-Erdoğan’la AKP arasında ayrı bir çözüm süreci gerekiyor.
-MHP çözüm sürecini ihanet ilan ederek hiç arzu etmediğimiz farklı bir 7 Haziran iklimine hazırlanıyor.
-Öcalan AKP ile vardığı anlaşmaya dayalı olarak örgütüne “Cumhuriyeti aştık, silahları bırakın” çağrısı yapıyor.
Yazının girişinde Nevruz’un silahların gölgesinde kutlanmamasından duyduğumuz sevinci paylaşmıştık. Bitişinde ise bu atmosferden barışın çıkmayacağına ilişkin kaygımızı vurgulamadan geçemeyeceğiz.
Başlıca çıkış yolu, CHP’nin bütün bu dağınıklığın üzerine çıkacak tüm Türkiye’yi kucaklayacak bir “Önce insanız” haykırışını herkese duyurabilmesidir.
Gelinen noktadaki arayış, taraflardan birinin “en doğruyu” dillendirmesi değil, toplumun en geniş kesimlerinde ortak kabul görecek bir söylemi geliştirebilmektir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özgen Acarkeoloji! 7 Kasım 2024
Hedef CHP! 6 Kasım 2024
Değişimin 1. yılı! 5 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları