Kurultayın Dili...

07 Eylül 2014 Pazar

CHP’nin 18. Olağanüstü Kurultayı gerçekten olağanüstü sonuçlandı; kavga-gürültü çıkmadı, rakiplerin taraftarları birbirine yüklenmedi, genel başkan seçiminin ardından kazanan ve kaybeden adayın fotoğrafı birlikte el ele çekildi.
Görüntünün dili buydu. Rakamların dili ise parti tabanının genel gidişi dikkatle izleyip, kendi hassasiyetlerini sayıya döktüğünü gösteriyordu.
CHP’de genel başkanın en güçlü olduğu dönemde bile delege katında 200 civarında parti içi muhalefet olur. Bunun üst sınırı 250’dir. Bu rakam aşıldığında örgütün kafasında genel gidişe ilişkin soru işaretleri var demektir.
Genel başkanlık yarışından çıkan tablonun özeti buydu. Bir yıl içinde yapılan iki seçimin CHP açısından gösterdiği pek çok şey var. Gerek 30 Mart yerel seçimlerinde gerekse 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçiminde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu ciddi riskler aldı. Böyle bir riske girmeyip, örgüt tabanının en kolay kabulleneceği kişileri aday göstermek bir bakıma işin en kolayıydı. Kaybetse bile, “adayımızı en iyi şekilde anlattık, çalıştık, sonuç bu oldu” diyebilirdi. Bunun yerine partinin bugüne kadar oy alamadığı kesimlere ulaşmak için “uzlaşma” temelinde arayışlara girdi.

***

Uzlaşma kültürü Türkiye’de kolay kabul gören bir şey değil. Zira uluslararası dilde uzlaşmanın anlamı şudur:
Başlangıçta hiçbir kesimin tam olarak memnun olmaması.
Bu temelin devamında işler iyiye gittiğinde herkes mutlu olur. Kötüye giderse elbette en çok yara alan uzlaşma kültürü olur.
Bunlara ilişkin söylenecek çok şey var. Ancak CHP’nin olağanüstü kurultayı bazında değerlendirme yapmak gerekirse; delege, Kılıçdaroğlu’nun arayışlarına saygı duyduğunu, bu arayışların partiyi bir adım daha ileri götürme kaygısıyla yapıldığından kuşku duymadığını söyledikten sonra, Muharrem İnce’nin söylemlerine de kulak verilmesi gerektiğini vurguladı.
İnce’nin söylemlerinde daha güçlü bir iktidar özlemi ve partinin tabanına daha çok söz-sorumluluk-yetki verilmesi istemi vardı.
Bu iki açının kırılma değil karılma ile yola devam etmesi hem CHP hem Türkiye için en iyi olandır.

***

AKP’nin 27 Ağustos’taki olağanüstü kurultayının ardından CHP’nin olağanüstü kurultayı tamamlandı. Böylece son anda bir değişiklik olmazsa iktidar ve ana muhalefet partisinin 2015 genel seçimlerine koşacağı üst kadrolar netleşti.
AKP 2015’i kendisi açısından son derece yaşamsal görüyor. Eğer anayasayı değiştirecek ya da referanduma götürecek bir çoğunluk elde ederlerse Erdoğan’ın şu anda oldubittiye getirerek yaptıkları bir bütün olarak anayasal hale getirilecek. İktidar kanadında bütün hesaplar buna göre yapılıyor.
Bu oyunu bozabilecek başlıca parti CHP. Bunu bilen iktidar koalisyonu, önümüzdeki ve bundan sonraki tüm seçimleri alacakları, CHP’nin bugünkü durumundan daha ileri gidemeyeceği algısını yerleştirmeye çalışıyor. Buna mücadele dilinde, rakibinin iradesini esir almak denir.
CHP buna izin verecek mi?
Vermemeli. Veremez. Verirse kendi varlığını tartışmalı hale getirir.
O nedenle kurultayın ardından partiye gönül veren herkesin okları içe değil, dışa çevirmesi gerekir.
Gerekli olan bu ama, hayata geçen bu mu olacak?
Kimileri daha şimdiden “2015’teki yenilgi sonrasına” hazırlık yapmaya başlarsa bunun adı AKP’ye hizmetten başka bir şey olmaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Emek en cüce değerdir! 1 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları