Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

İnsan Kaçakçılığı!

14 Ekim 2013 Pazartesi
Günümüzde pek çok şey küresel.
Paranın, malın, bilginin dolaşımı
büyük ölçüde serbest. İnsanın
dolaşımı ise bunlar kadar özgür değil.
Önümüzdeki kuşaklar bu dönemin
yüz karası olarak şu kavramı ayrıca ele alacaklar:
İnsan kaçakçılığı!
Adı bile korkunç.
Asya’nın, Afrika’nın fakir ülkelerinden
her şeylerini dolara, Avro’ya çevirip insan
tacirlerine teslim ediyorlar. Günlerce
hayvanların bile taşınmayacağı olumsuz
koşullarda yolculuk ediyorlar. Yolda her şey
Allah’a emanet...
Geçiş ülkelerinde yakalandıklarında bu
kez memlekete dönüş çilesi onları bekliyor.
Olağan durumlardan biri, onları taşıyan
teknelerin batması, çoğunun yaşamını
yetirmesi. Ölü sayısı 100’ü geçerse haber oluyorlar.
***
Son “büyük” haber 3 Ekim Perşembe
günü İtalya’nın Lampedusa Adası
açıklarından geldi. 500’den fazla kaçak
göçmeni taşıyan teknenin motoru
bozuluyor. Yardım çağırmak için ateş
yakılıyor. Ateş büyüyünce panik de büyüyor.
Tekne alabora oluyor ve batıyor.
130’la başlayan ölü sayısı devam eden
4-5 günde kayıp cesetlerin bulunması ile
birlikte 300’ü aştı.
Bu acı olayın yankılarına baktım; Avrupa
ülkeleri gerekli önlemleri almadığı için
İtalya’yı suçluyordu. İtalya da “Bu sadece
benim suçum değil, sorumluluk ortak” deyip
öteki ülkeleri işbirliğine çağırıyordu.
İtalya faciasının yaşandığı günlerde
Türkiye’de de Trakya’dan Ege’ye kadar
pek çok yerde kaçak göçmen yakalandı.
Ölmedikleri için tabii ki “küçük” haber oldular.
Onlara dünya gezilerimin çoğunda
rastladım. Bazılarıyla birlikte yolculuk
ettim. Aslında varlarını yoklarını birleştirip
topladıkları para, ülkelerinde küçük de olsa
bir iş kurmalarına yeter. Ama ille de daha iyi
bir yaşam özlemi.
Kimileri de tümüyle simsarlara emanet,
ulaşabildikleri Avrupa ülkesinin çok ucuz
kaçak işçisi olmaya her koşulda razılar.
İspanya’nın Algeciras Limanı’ndan
feribotla Cebelitarık Boğazı’nı geçip
Fas’ın Tanca kentine giderken yolcuların
çoğu Fransa ve İspanya’da çalışan Faslı
işçilerden oluşuyordu.
Çoğu Fas’ı kaçak terk etmiş. Sonradan
çalışma izni almış. Onlar çok ama çok
şanslılar. Anlattıklarına göre Cebelitarık’ı
basit teknelerle geçmeye çalışmak tam bir
kumar. Hava sürekli rüzgârlı. Öyle şiddetli ki,
güverteye çıktığınızda demire tutunmadan
ayakta durmanız olanaksız.
Zaman zaman da rüzgâr şiddetini birden
artırıyormuş. İşte böyle zamanlarda o
kapasitesinin 2-3 katı kaçak göçmenle
dolu tekneler insanın bir elini hızla ters
çevirmesi gibi dönüp boğazın akıntısında
kayboluyormuş...
Türkiye’den kaçak göçmen olarak
gidenlerin çoğu Macaristan güzergâhını
kullanıyor. İki kez yola çıkıp yakalanınca
dönen bir gençle Bükreş-İstanbul yolculuğu yapmıştım.
Türkiye’ye dönünce ne yapacaksın
soruma şu karşılığı vermişti:
“Bir kez daha deneyeceğim...”
***
İnsan kaçakçılığının kökeninde küresel
çağın ürünü, eşitsizlik yatıyor.
1970’li yıllarda yeryüzündeki toplam
zenginliğin yüzde 60’ını gelişmiş kuzey
ülkeleri, yüzde 40’ını nüfusu çok daha fazla
olan fakir güney ülkeleri kullanıyordu.
Bu rakam 1990’lı yıllarda 70’e 30 oldu.
2000’li yıllarda 80’e 20.
Bu küresel eşitsizlikten küresel barış çıkar mı?
Elbette çıkmaz.
Bunun sonuçlarından biri insan
kaçakçılığı. Böylesi “ticaretlerin” talebi
olmazsa arzı da olmaz.
Kaçak işçiler çok ucuz işgücü. Sosyal hak
istemiyor, iş güvencesi istemiyor...
Sermayenin küreselleşmesine karşı
insanın küreselleşmemesi insanlığın ayıbıdır.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şam mı yaşam mı? 24 Aralık 2024
Suriyeliler döner mi? 19 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları