İletişim Çağında Yayın Yasağı!

01 Aralık 2014 Pazartesi

Uygarlık tarihinde üç büyük devrim yeryüzünün tüm kıtalarını etkiledi. Bunlardan ilki Tarım Devrimi’ydi. O döneme dek avcılık ve toplayıcılıkla yaşamını sürdüren insan Tarım Devrimi’yle birlikte üretime geçti. Ortalama 20 kilometrekarelik bir av sahası insanın yıllık gereksinimini karşılarken, bunun çok daha küçük bir dilimi onlarca kişinin karnını doyurmaya yetti.
Türkler, Tarım Devrimi’ne ekin kurutulması ve yoğurdu keşfetmeyle katkıda bulundu.
Ardından Sanayi Devrimi geldi. Bu kez üretim makineleşti, daha da arttı. Mesafeler kısaldı.
O güne dek aylarca süren ülkeler arası yolculuk buharlı trenlerle birlikte günlere, saatlere indi.
Ve bugün İletişim Devrimi’ni yaşıyoruz. Bu kez bilginin üretimi ve yayılımı arttı. Her 5 yılda bir bütün bilgiler ikiye katlanıyor. Yayılma hızı da bir o kadar artıyor. 20. yüzyılın sonuna dek kullanılan “sınır aşan yayıncılık” kavramı fiilen gerilerde kaldı. Sosyal medya kavramıyla birlikte de iletişim, büyük bir anlam ve içerik değişikliğine uğradı. Bugün dijital teknolojiyi iyi bilen bir kişi küçücük odada milyonlarca kişiye ulaşan bir iletişim ağı kurabilir.

***

İşte böyle bir çağda AKP iktidarı haber yasakları geleneğini başlattı. Başlangıçta ülke güvenliği gibi gerekçelere sığınılarak getirilen bu yasaklar, son olarak Meclis’in içine kadar girdi.
17-25 Aralık sürecinin gerçek anlamda sorgulanması konusunda Meclis’te kurulan komisyonun çalışmaları ilerledikçe hükümette iç gerilim başladı. Bir yandan hiçbir taviz vermeden, hiç gedik açtırmadan adamlarımızı savunmalıyız düşüncesi, bir yandan taşıyamayacağımız kişileri sırtlamamalıyız kaygısı sürüyor. İşte bu noktada yapılan açıklamalara göre faili meçhul bir şekilde gündeme gelen komisyon çalışmalarına ilişkin yayın yasağı bardağı taşıran son damla oldu.
Öncelikle vurgulayalım ki Türkiye’de tirajı en yüksek yayın organı fısıltı gazetesidir. Oraya düştünüz mü haberlerin ardı arkası kesilmez. Zaten eskilerin ürettiği “şüyuu vukuundan beterdir” sözü buradan geliyor.
Yayın yasağının başlamasıyla birlikte komisyon çalışmalarına ilgi ister istemez daha da arttı. Başta Cumhuriyet olmak üzere kimi gazetelerin ve CHP’nin bu yasakları özünde toplumun bilgi edinme hakkı nedeniyle tanımayacaklarını ilan etmesi, beraberinde toplumun da mücadeleye katılımını getirebilir. Örneğin, tek tek insanlar bilgi edinme hakkını kullanmak istediklerini söyleyip Meclis’ten komisyon çalışmaları hakkında açıklık isteyebilir.
Bu mücadeleye toplumun da katılımı Türkiye’de demokrasinin oturması açısından ayrı bir önem taşıyacaktır.

***

Türkiye’de özellikle görsel medyanın yaklaşık yüzde 90’ı hükümetin kontrolünde. Yazılı medyadaki oran da yarıdan fazla. Hükümetin buna rağmen yayın yasağı getirmesi aslında yandaş medya üreterek, bir yere varılamayacağın da göstergesi.
Hükümet fiilen pek çok konuda yazmama yasağı uyguluyor. Kendi işine gelen konuların medyada az yer alması halinde bütün iktidar gücünü kullanıyor. Örneğin Musul’da 101 gün rehin kalan konsolosluk görevlilerimizle ilgili yayın yasağı getirmişti. Sorun çözülünce bu kez hükümet tüm yayın organlarının olayı bir bayram havasında büyütmesini istedi. Bunu yapmayanı, hükümeti kıskanmakla suçladı.
Sonunda yasak, parlamentonun medyaya, gerçek anlamda da halka kapatılmasına kadar vardı.
İletişim çağında böyle bir yasak ancak çağdışı bir zihniyetin ürünü olabilir.
Özgür basının ve ana muhalefetin başlattığı yasağa karşı direnişin toplumca da kabul görmesi, bu karanlığı yırtacaktır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yargıtay’da kanun kim? 16 Mayıs 2024
Üç Cumhuriyet gecesi! 14 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları