HSYK Yeni Bir AYM Olabilir mi?

16 Ekim 2014 Perşembe

Parlamenter sistemin üç önemli ayağından biri olan yargının yeniden şekilleneceği bir döneme giriyoruz.
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) en önemli ayağını oluşturan adli ve idari yargıdan 10 temsilcinin 12 Ekim günü seçilmesiyle değişik yorumlar gündeme geldi.
Yargının Bakanlar Kurulu diyebileceğimiz bu kurul içinde kimsenin “ben kazandım” diyemeyeceği bir denge oluştu. Yargıyı siyasi eğilimlerden uzak tutmak gerekiyor ama bu eşik aşıldığı için görünen tabloyu şöyle özetleyebiliriz:
Hükümet-cemaat tahterevallisinin ortasında sosyal demokrat ve ülkücü eğilimli üyeler var. Onların takınacağı tutum karar verme sayısını sağlayacak. AKP’nin tam ve yarı resmi yayın organlarının iddia ettiği gibi ortada hükümetin kafasındaki her şeyi yapmasını sağlayacak denge yok. Başbakan’ın ve Adalet Bakanı’nın önümüzdeki 1.5-2 ay içinde cemaatçi kadrolara yönelik derin bir temizlik isteyeceği biliniyor. Bu yapılırsa HSYK’nin kadro ve benzeri istemleri çözülür. Yapılamazsa hükümet yeni arayışlara girebilir.

***

HSYK’deki bu yeni durum akla Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) getiriyor. AYM, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) Türkiye’den yapılan başvuruları azaltmak için yeni bir iç hukuk yolu olarak devreye girmişti. AYM nasıl bir rol oynayacaktı? İç hukuk yolunun uzamasına neden olan yeni viraj mı, yoksa hukuku ve özgürlükleri öne alan bir çıkış mı?
AYM verdiği kararlarla ikinci çizgide durdu.
Şu aşamada kesin yorum yapmak erken ama HSYK gerçekten yargının içinde yargının hukuksal gücüne dayanan bir birlik kurabilir. AYM deneyimi bu konudaki beklentilerin boş olmadığını gösteriyor. Bunun yanında şunu da vurgulamadan geçmemeliyiz. Hükümetin HSYK seçimlerinin hemen ardından Meclis’e getirdiği, adına “yargı paketi” dediği, özünde yargının tümüyle paketlendiği bir çalışma var. Ucu her yere uzanabilecek, AKP’yi korumaktan başka bir hedefi olmayan bu paketle özel yetkili polisler geliyor. George Orwell bu paketin yanında stajyer kalır.
HSYK, cemaat ağırlıklı oluşsaydı hükümetin Meclis’e getireceği paket çok daha başka olacaktı. Hükümetin, hukuku tümüyle kendine ait bir iç organ haline getirme çabasının tipik bir ürünüyle karşı karşıyayız.
Her şeye karşın HSYK’deki dengeler “iktidar gücüne rağmen hukukun içinde bir yargı mümkün” umudunu diri tutuyor.

***

HSYK seçimlerinin çarpıcı bir sonucu da şuydu:
Ergenekon soruşturmasının mağdurlarından biri olan, bu dava kapsamında soruşturma geçiren Metin Yandırmaz’ın en yüksek (5836), Ergenekon yargılamalarının hâkimlerinden Hüsnü Çalmuk’un ise en düşük (35) oyu alması idi.
Çalmuk, 5 yıl süren davanın naip hâkimi idi. Delillerin hukuka uygunluğu, istenen belgelerin delil durumu, gizli tanıkların dinlenme koşullarının sağlanması gibi sorumlulukları üstlendi. Sürekli yargılama kapsamında kürsüdeki 3 hâkimden biri olarak da görev yaptı. 2012 yılı yaz aylarında da mahkeme başkanlığını üstlendi.
Mahkeme heyeti ile sanıklar sürekli yüz yüze olduğu için laf atmalar da olurdu. Çalmuk bunlara karşılık vermede ustalığı ve esprisi olan bir kişiydi.
Bir gün bir sanık yargılamaya isyan etti, haykırdı:
- Bizi idam edin, bitsin bu iş.
Çalmuk karşılık verdi:
- Olabilirdi ama kalktı maalesef!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Güven end-eksi! 2 Mayıs 2024
Emek en cüce değerdir! 1 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları