Erdoğan hafta sonu yine formdaydı. Çanakkale Boğazı’na inşa edilmekte olan köprünün vidalarını sıkarken yıkmadık gönül köprüsü bırakmadı. 

Lütfü Türkkan olayında toplumu, tabanını istediği gibi harekete geçiremeyen, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i de istediği hizaya sokamayan Erdoğan, yine de niyetlerinden vazgeçmemiş görünüyor.

Akşener için kullandığı “ahlak yoksunu” sözünü tersten okuyunca ne anlama geldiği açık. Böyle bir tanım Erdoğan’a yakışsa bile Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanına yakışmıyor. 

Daha önce de Akşener’e olmadık hakaretler etmeye kalktılar, tutmadı. Bunun da tutacağı yok ama ayakta kalmak, gerçek gündemin konuşulmasını engellemek için başka çaresi kalmamış olmalı! 

***

Erdoğan’ın muhalefete söylediği, “Sokağa çıkamayacaklar” sözü, önümüzdeki dönem için öteki partilere düşündüğü iyiliklerin neler olduğunu da gösteriyor. 

Yakın geçmişe kadar “Sivas’tan öteye geçemezler” dediği muhalefet partilerinin Rize’den Hakkâri’ye kadar her yere gitmesi, AKP açısından hayra alamet değil. Bu noktada soralım:

Sokağa çıkmayacaklar ne demek?

Bunun anlamı açık: Öyle provokasyonlar olacak ki Anadolu gezilerine çıkıp çarşı pazar dolaşamaz hale gelecekler! 

Böyle durumlarda ister istemez aklımıza geliyor: 7 Haziran 2015’te tek başına iktidarı kaybedince bu sonuçları beğenmemişlerdi. 1 Kasım’da seçimlerin yenilenme sürecine giderken 500’e yakın yurttaşımızın ölümüne neden olan terör saldırıları yaşanmıştı. O dönem güvenlik güçleri, muhalefetin kimi mitinglerini, “Güvenlik yok. Saldırı olabilir, ihbar aldık” gerekçesiyle iptal ettirmişlerdi. Nedense iktidarın mitinglerinde böyle bir sorun yoktu!

Erdoğan, Çanakkale Köprüsü törenine İYİ Parti ile köprüleri attıktan sonra Saadet Partisi ile de köprüleri atıp gitmişti. Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na yanındaki koltuğu es geçip ötedeki kanepeyi göstermesi, görüşmenin içeriğini de anlatıyordu. Anlaşılan bir görüşme daha olursa yer minderi gösterecek! 

Erdoğan, CHP’yi tam hedefine koyup saldırmayı gelenek edindi. İYİ Parti ile SP’nin CHP ile birlikte hareket etmesi planı bozuyor. Ancak bu hafta özenle iki partiyi de karşısına aldı. İşte tam bu süreçte Bahçeli’nin ardından MHP Genel Başkan Yardımcısı Mevlüt Karakaya’nın da “Biz iktidar ortağı değil, muhalefetiz” demesi, iç çekirdekte de her şeyin düzgün gitmediğini gösteriyor. Bu sözler, AKP’ye “Bizim dışımızda arayışlara girersen gereğini yaparız, ona göre” mesajı olmalı! 

***

Siyasetin bunca gerilimi yaşadığı, tablonun yakın gelecekte de sertleşerek devam edeceğinin görüldüğü bir ortamda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu topa farklı bir yerden girdi. Dedi ki:

“Geçmişte açılan yaraların kapanması için helallik isteme, helalleşme yolculuğuna çıkıyorum. Kırdığımız toplulukların temsilcileriyle buluşmaya başlayacağım.”

Kılıçdaroğlu, bütün kesimlerle gönül köprüleri kurmak üzere bir plan yapmış görünüyor. Bugüne kadar sürdürdüğü politikaya da ters bir durum değil. Ancak bu tür köprüler kurmak için iki ayağın da sağlam zemine basması gerekli. Bir tarafın çok sağlam, çok istekli olması tek başına yetmez.

Kılıçdaroğlu, Anadolu gezilerine çıktığında zaten bütün kesimlerle görüşüyor. Sanırız bugün grup toplantısında konuya açıklık getirecek.