Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Demokrasiyi sıçratacaktı... İlk hecede bıraktı!
Erdoğan artık AKP’nin sorunudur.
Türkiye’nin sorunu olmaktan çıkmıştır.
7 Haziran seçimleri sürecinde tarafsızlığını tümüyle yitiren, devlet olanaklarını sadece partisi için kullanan, devletin tüm kurumlarının AKP’ye çalışması için baskı yapan, basını susturmada kamuoyunu yönlendirmede Hitler yöntemlerini bile sollayan bir kişinin tüm Türkiye’nin cumhurbaşkanı olması artık olanaksız.
Bu anlamda, Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı Erdoğan bitmiştir.
AKP’nin cumhurbaşkanı Erdoğan vardır.
Bunu ne kadar sürdürebilir?
Bu sorunun yanıtını vermeden önce bu köşede yeri geldikçe vurguladığımız diktatör tarifini yineleyelim:
Diktatörlük, bir kişinin milyonlarca kişiye hükmetmesi değildir, milyonlarca insanın bir kişinin zulmünü kabul etmesidir.
7 Haziran seçimlerini bu diktatörlük tarifine göre de okumak gerekiyor. Tablo gösteriyor ki, toplumun ciddi bir kesimi Erdoğan’ın başkanlığına karşı olduğu gibi bugünkü yöntemle Cumhurbaşkanlığı’na da karşı.
***
Erdoğan’a karşı olanlar arasına AKP’nin de önemli bir dilimi koyabiliriz.
Buna Davutoğlu da dahil...
Biraz siyasi kulis yapmak gerekirse; Davutoğlu şöyle düşünüyorsa haksız sayılmaz:
“Bana 290-300 milletvekilliği yeter. Bu durumda Erdoğan’a, ortak, halk bu kadar oy verdi, bizi iktidarda tuttu, seni koyverdi. Bu milletvekili sayısıyla başkanlık diye tutturmak olanaksız. Anayasayı değiştiremeyiz. Ben başbakanlık yapayım, sen de mevcut yasalar çerçevesinde orada kal...”
Seçildikten sonra anayasayı, yasaları hiçe sayıp her şey benim diyen Erdoğan’ı bu olasılık çılgına çeviriyor olmalı.
Kaldı ki, seçimden Davutoğlu’nun hayal ettiği tablonun çıkma olasılığı da düşük.
Seçim sürecinin başında açılışı 400’le başlattılar, sonra “330 da olur” dediler. Ardından “azınlık da kurar, hükümeti vermeyiz” demeye başladılar.
Çok partili yaşamla birlikte kurdukları partileri iktidara taşıyan liderler, çoğunlukla kendilerini partilerinden üstün görmüşlerdir. Bu durum başlangıçta parti için “güç” olmuştur, zamanla “yük”e dönüşmüştür.
AKP’yi de bu kader bekliyor.
***
Erdoğan nasıl partisinin gücü iken yükü haline geldi?
Bunun için uzun uzun analizler yapmaya gerek yok, birkaç kesit aktaralım, yeter...
Parti kurulurken “milletvekilleri sadece parmak kaldırıp indiren olmayacak” demişti.
Şimdi parlamentoyu tümüyle gereksiz hale getirecek bir sistem istiyor.
Hükümet olduktan hemen sonra, “hedef AB” demiş, Brüksel’den gelmez olmuştu. En geç 2013’e kadar Türkiye’yi AB’ye sokacaktı.
Türkiye’yi AB’ye değil, birbirine soktu.
Başlangıçta insan hakları temel kriter olacaktı.
Şimdi bunu insan haklamalarına çevirdi. Başlangıçta Yüksek Askeri Şûra kararları dahil devletin her adımının hukuka açık olmasını istiyordu, şimdi hukuku herkese kapattı.
Başlangıçta, devlet halkın hizmetinde olacaktı.
Şimdi halkı, kendi devletine kul etti.
Başlangıçta demokrasiyi sınıf atlatmayı hedeflemişti, Türkiye sıçrayacaktı.
Sıçradı mı?
İlk hecesinde bıraktı.
O yüzden aklı fikri tuvalette!
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!