Değerli Yalnızlığımızın Değerli Yenilgisi!

20 Ekim 2014 Pazartesi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) geçici üyelik oylamasında 193 ülkeden sadece 60’ının desteğini almamız, Türkiye’nin uluslararası alandaki itibarının ne durumda olduğunu gösterdi.
İçimizdeki, etrafımızdaki onlarca sorun nedeniyle çok öne çıkmayan bu durum biraz irdelendiğinde, sadece bir oylama yenilgisinden ibaret olmadığı görülecektir. 16 Ekim Perşembe günü yapılan oylamada hükümetin beklentisi 160 civarında ülkenin “Türkiye” demesiydi. En az 100 ülkenin dışişleri bakanıyla bizzat bizim bakanımız görüşmüş ve destek almıştı. Çok değil 6 yıl önce 2008’de Türkiye aynı koltuk için aday olmuş ve 151 oy almıştı. 2000 yılında 92 ülkede büyükelçisi olan Türkiye, 2014’te bu rakamı 122’ye çıkarmıştı. Böylece dünyada en çok büyükelçiliği bulunan 7. ülke olmuştu. İstanbul, New York’un ardından dünyanın en çok konsolosluk barındıran ikinci şehriydi.
Coğrafyamızın da getirdiği gerçekle başka ülkelere insani yardımda ilk sıralarda geliyorduk.
İşte bu “avantajlarla” geçici üyelik yarışına girdik...

***

Nasıl girdik?
Her şeyden önce böylesi uluslararası kurumların doğasında yer alan genel nezaketin dışında bir görüntü çizerek girdik. BMGK’de dünya 5 bölgeye ayrılıyor. 10 geçici üyelik bu 5 bölgede paylaştırılıyor. Türkiye’nin içinde yer aldığı “Batı Avrupa ve diğerleri” bölgesindeki iki üyelik boşalınca İspanya ve Yeni Zelanda başvuruda bulundu. Ardından Türkiye... 2010’da geçici üyelik yaptığımız için bu kadar kısa bir zaman dilimindeki yeniden başvuruya BM kulislerinde sıcak bakılmadı. Bu Türkiye’ye hissettirildi. Bildiğimiz kadarıyla Dışişleri bürokratları da bunu bakana ilettiler.
Ancak hükümet ısrar etti. Davutoğlu’na başbakanlığının ilk aylarında böyle bir uluslararası başarı gerekiyordu.
BM geleneklerine göre boş bulunan üyelik kadar başvuru olursa, yani önceden yapılan diplomatik hazırlıkla 2 boş yere 2 üye adaysa buna “temiz liste” deniyor. Türkiye, bu kuralı da gözardı edip 3. ülke olarak başvurdu.
Seçilebilmek için en az üçte iki, yani 129 oy almak gerekiyordu.
Sonuç; 1. turda Yeni Zelanda 145 oyla seçildi. İspanya 121, Türkiye 109’la ikinci tura kaldı. Bu turda Türkiye 73, İspanya 126 oy aldı. 3. turda Türkiye 132’ye 60 kaybetti.

***

BM güçlü devletlerin etkisi bir yana, etkili kulislerin de döndüğü bir kurum. Örneğin Latin Amerika bölgesinde Venezüella, ABD’nin ısrarla istemediğini hissettirmesine karşın seçilmeyi başardı.
Türkiye’nin aldığı yenilgide özellikle Suudi Arabistan, Mısır’ın yaptığı aleyhte kulisin etkili olduğunu Newsweek dergisi yazdı.
AKP iktidarının ilk yıllarında neredeyse “fevkalade alakaya mazhar” ülkelerin başında gelen bu devletlerin bugün aleyhimizde faaliyet gösterenlerin başında gelmesi işin bir yanı.
Birkaç yıl önce “medeniyetler ittifakı” için işbirliği yaptığımız İspanya’yla böyle bir yarışa girmek, “medeniyetler nifakı” demesek bile, bir başka nezaketsizlik yanı. Zira İspanyollar, “Gelinen noktada size yakışan çekilmekti” diyerek bunu hissettirdiler.
Bütün bunların ötesinde Türkiye artık uluslararası alanda “meşruiyete” özen göstermeyen, yazmaya elimizin varmadığı tatsız bir konuma sürüklendi.
Oylama ilerledikçe destekçilerimizin sayısının düşmesinin altında bu gerçek yatıyor.
Değerli yalnızlığımızın sonuçlarını bir kez daha görmüş olduk.
Bakalım bu yenilginin değerini hükümet bize nasıl anlatacak!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Güven end-eksi! 2 Mayıs 2024
Emek en cüce değerdir! 1 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları