Cumhuriyet’e ‘ilan’en saldırı...

17 Kasım 2020 Salı

AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, hukukta ve ekonomide reform yapacaklarını ilan ettiğinde, doğal tepkimiz şu olmuştu:

Bugüne kadar reform-devrim diye diye ne yaptılarsa bundan sonra da onu yaparlar!

Bu açıklamaların yankısı dinmeden hukukta ne kadar ileri gittiğimizi gösteren haberler peş peşe geldi. İşte hukukta reformu müjdeleyen son birkaç günün gelişmeleri:

- Sokak röportajında konuşan yurttaş tutuklandı.

- Savunma Bakanı’na güvenmiyorum diyen Yılmaz Özdil’e hapis cezası verildi.

- Kılıçdaroğlu’na Meclis’te yaptığı konuşmalar nedeniyle fezleke hazırlandı.

- “Ya kanal ya İstanbul” diyen İmamoğlu’na “devlet projelerine karşı çıkmaktan” ve “bölücülükten” soruşturma açıldı.

- İzmir depremi sonrası yaraları sarmak için her şeyi seferber eden Soyer’e deprem konusunda konuşma yasağı getirildi.

- Yaptığı haberin bütün belgelerini ortaya koyduğu halde Cumhuriyet gazetesine doğru olmayan haber yazmaktan 28 gün ilan cezası verildi.

***

Yeniden altını çizelim, yukarıda sıralandıklarımızın tümü hukuk reformu müjdesinden sonra yaşandı.

Bunların yanına Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün Sokrates’e taş çıkaran, varsın dünya yıkılsın yeter ki adalet yerini bulsun demecini de koymak gerek!

Ne oluyor?

Saray devletinde altüst olan düzen yeni bir şekle giriyor.

Adalet Bakanı, damat-bakan ve İçişleri Bakanı arasındaki güç kullanım yarışı zaman zaman kameraların yakalayacağı kadar aşikârdı. Da-mat bu yapıdan çıkınca yeni bir yarış başlamış görünüyor. O çıktı ama kadroları duruyor. Onlar, yeni kurulan yapılardan birine mi dahil olacaklar yoksa kendi güçlerini yukarıya hissettirip başka bir yapı mı kuracaklar? Bu yapı kime paralel kime karşı olacak?

Belediye başkanlarına yönelik kuşatma İçişleri Bakanlığı merkezli!

Soylu, “Saray’ı en iyi koruyan benim, orayı rahatsız edecek en küçük sesi kısarım, gücümü bundan sonra daha etkili biçimde bunun için kullanacağım” mesajı veriyor olmalı.

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ve Basın İlan Kurumu (BİK), muhalefeti susturmanın en etkili gücü olarak kullanılıyor. Buralarda görev alanlar Saray’a tek kanalla bağlı değil. Örneğin Ebubekir Şahin. Hem RTÜK başkanı hem BİK yöneticisi hem de Halkbank yönetim kurulu üyesi. Bizim bildiğimiz üç şapkası var.

RTÜK’ün TELE1 ve Halk TV’ye ağır karartma cezalarının ardından BİK de başta Cumhuriyet olmak üzere gazeteleri ilan kesme cezasıyla terbiye etmeye çalışıyor.

***

Cumhuriyet, öteden beri yaşadığı saldırılardan biriyle daha karşı karşıya.

Yazarlarını şehit vermiş, yazarları-yöneticileri hapse atılmış Cumhuriyet’in önünü şimdi de ilan keserek kesmeye çalışıyorlar. Bunun hafta sonu apar topar yapılması başta sözünü ettiğimiz yeni Saray düzeninde yer kapma yarışının yansıması gibi duruyor.

Bütün bu olasılıkların toplamı şuraya çıkıyor:

Türkiye’de kurallarıyla işleyen bir sistem yok, öne geçen ya dirsekle ya tekmeyle ayakta duruyor.

Cumhuriyet bu sarmalı ortaya çıkaran, gerçekleri yazabilen, korku duvarını aşmış yayın organlarının başında geliyor. Genel Yayın Yönetmenimiz Aykut Küçükkaya’nın dün vurguladığı gibi neleri atlattık, bunu da aşacağız.

Sadece aşmakla kalmayacağız, Türkiye’nin geleceğini aydınlatan en güçlü ışık olmaya devam edeceğiz...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları