Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çamlar yaprak açarken

07 Haziran 2015 Pazar

İnsan doğanın dönüşümüne, iklimlerine kendince ad vermiş. Bu adlar doğadaki zenginliği anlatmada çok yetersiz kalıyor. Örneğin sadece ilkbaharın bile bademlerin çiçek açmasından çamların yapraklara tomurcuklanmasına kadar onlarca rengi var.
Son birkaç aydır yoğun koşturmalar arasında, dağ başında bir ağaç kümesine, yol kıyısında yeşilliklerle dolu bir parka bir koşu girip çıkıyor, eskimeyen dostlarla hasret gideriyorum. Koştuğum yönde hiç insan olmadığını görenler belki de bana gülüp akıllarına gelen ilk şeyi söylüyorlardır.
İnsan, nisan başında gür yeşil yapraklar arasından fışkıran kestane çiçekleri görür de şöyle bir selamlamak istemez mi...
İnsan, mayıs başında birden yapraklanan söğüt ağaçlarının dallarına tutunup, “eyy salkım söğüt versene bana biraz öğüt” demez mi?
İnsan, mayıs sonunda iğdelerin o küçücük sarı çiçeklerinden çevreye yayılan kokuyu içine çekip iğdeye doğru koşmaz mı?

***

Bademlerin, eriklerin, ayvaların, kestanelerin çiçeklenmesi, yaprağa durması, ağaçlarda çok güzel değişimler yarattığı için insanı da etkiler. Mevsimlerin değiştiğini onlarda hisseder.
Ama bir de çam ağaçları vardır. Çamlara, dört mevsim yapraklı ağaçlardan, der geçeriz. Peki, çam ağacı dört mevsim yapraklıdır da o yapraklar nasıl bir yandan sararıp dökülür, bir yandan tazelenir?
Yazı aramızda, ben bu konuya biraz kafa yormuş kişilerdenim. Yıllar önce birkaç çam ağacını arkadaş edinmiş, bütün değişimlerini gözlemiştim. Yaprakla örülü dalların en ucunda kahverengi, kalem ucuna benzer bir yapı belirir kış ortasında. Şöyle ucuna bastığınızda parmaklarınızın içi acır. Öylesine sert ve dayanıklıdır. Yaza doğru usul usul büyür bu sert kabuk. İçinde onlarca, belki yüzlerce yaprak yavrusu vardır. Mayısın ortasında iğne yapraklar ince ince o kabuğu deler. Benim, en doğal olan şeyin en büyük mucize olduğuna inancım böylesi anlarda ortaya çıkar. İnanamazsınız, nasıl olur da bir ağacın onlarca dalının ucundaki kabuklardan birbiriyle haberleşmişçesine aynı anda yapraklar fışkırır. Haziran başında kabuklar rüzgârla birlikte uçuşup gider iğne yaprakların her biri minicik cıvıl cıvıl bebekler gibi yaşama katılmanın keyfini sürer.

***

Profesör Hikmet Birand’ın, alıç ağacı ile sohbet kitabında okuduğumu anımsıyorum. Çam ağaçları denizden karaya çıkan ilk bitki türüymüş. Binlerce yılın getirdiği birikimle düyanın dört bir yanına yayılmışlar.
Bugünlerde çam ağaçlarının uçlarında yaşama katılan tek tek yaprakların her birini ayrıca düşünüyorum.
Milyonlarca yaprağın içinde bir yaprağın ne önemi var demeyin. O bir yaprak olmasa dalın ucundaki yaprak kümesinin anlamı olmaz. O yaprak kümesi olmasa dal anlamsız hale gelir. Dal olmasa ağaç nasıl yaşam bulacak? Ağaç olmasa ormana nasıl kavuşacağız?
Aslında toplumlar da öyle değil mi?
Nasıl her orman tek tek ağaçlardan, her ağaç dallardan, dallar yapraklardan oluşuyorsa milyonlarca nüfuslu bir ülke de bireylerden oluşuyor.
Unutmayın, insan haklarıyla insandır, haklarını kullanabildiği kadar insandır.
Her birey, bir reydir!  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özgen Acarkeoloji! 7 Kasım 2024
Hedef CHP! 6 Kasım 2024
Değişimin 1. yılı! 5 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları