Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bundan sonra tufan!

01 Şubat 2022 Salı

O yaman çelişkiyi daha derin yaşamaya başladık:

Oyları düştükçe meşruiyetin dışına çıkıyorlar, meşruiyetin dışına çıktıkça oyları daha çok düşüyor.

Meşruiyet, ilk hüküm yeri vicdan olan en etkili kabul kurumudur. Eğer atılan bir adım toplumsal meşruiyette karşılık bulmazsa, önünde sonunda geri teper. Bunun somut örneği Sezen Aksu’dur. Beş yıl önceki şarkıdan ürettikleri “suç” ellerine yüzlerine bulaştı. İşin içinden, “Kastımız o değildi” deyip sıyrılmaya çalıştılar. 

Sezen Aksu’nun evinin önünde verilen görevi yapanlar, şimdi olası yeni görevi bekliyordur. 

***

Geçen haftanın başından pazar gününe dek yaşananlara bakınca, bunların üstüne başka ne gelişme olabilir ki, diye düşünürken meğer sırada siyaset pazarının dibi varmış.

Trabzon’da sahneye çıkarılan çocuğa ezberletilen rolün ne olduğunu sözcüklere dökmek bir yanıyla çok kolay. Ancak insan elini vicdanına koyunca sözcükleri o kadar kolay dizemiyor. 

Dünyanın en kuralsız işini yapanlar bile işin içine çocuk girdi mi dururlar. Savaştan mafya düzenine kadar böyledir. 

Trabzon’da babası 10 yıldır hapiste olan 10 yaşındaki çocuk, babasının hapiste olmasına neden olan düzene değil, muhalefet liderine yöneliyor. Daha doğru anlatımla yöneltiliyor. Çocuğun söylemleri felaketin küçük bir bölümü. Asıl felaket, onu gülerek izleyenler, çok büyük bir maharete zemin hazırlamışlar gibi mutlulukla seyredenler. Kılıçdaroğlu için kullanılan sözler dahil hiçbir aşamasında, durdurmak için kılları kıpırdamıyor.

İnsan, “Bu kadar mı...” diye başlayıp ağzına geleni söylemek istiyor!

Sedef Kabaş’ın söylediği atasözünde hakaret var diye apar topar harekete geçenler, milyonların gözü önünde “hain”liğe alkış tutuyorlar. Sedef Kabaş’ın da bir oğlu var. 30 Ocak doğum günüydü. 12 yaşındaki bir çocuk elbette doğum gününde her şeyden önce annesini isteyecek. On kez sormuş, “Annem nerede” diye... Aile büyükleri, “İstanbul dışında işi vardı, dönemedi” demişler. Yavuz için gerçek mi daha acı, annesinin iş için gidip doğum gününde dönememesi mi daha acı?

Bir kişiyi tutukladığınızda onun ailesini de tutuklamış oluyorsunuz. Kabaş’ın avukatı Uğur Poyraz’la konuştuk. Cumhurbaşkanına hakaret davalarında iddianamenin yazılım aşamasına geçiş için Adalet Bakanı’nın izni gerekiyor. Dün öğle saatlerine dek bu izin yazılmamıştı. Bekir Bozdağ elbette bir görev adamı olarak bu izni yazacak ama teorik olarak yazmama olasılığı dikkate alındığında Kabaş’ın tutuklanmasının hiçbir haklılığı kalmıyor!

Kabaş davası, tarihe “atasözü davası” olarak geçecek. Şiir okuduğu için mağdur olanlar, atasözünden hakaret çıkarıp bir anneyi hapse atıyor!

***

“Trabzon vakası” da tarihe bu adla geçecek. Dün pek çok Trabzonlu arayıp bunu iline yakıştıramadığını, kabul etmediğini söyledi. En içlisi eski Trabzon milletvekili Ertoz Vahit Suiçmez idi.

Kılıçdaroğlu, Trabzon vakası karşısında insani bir duruş gösterdi. Elbette ona yakışan buydu. O çocuğu bu iktidardan ve zihniyetinden korumak gerek. Ancak böylesi olayların olmaması için insani duruş yeterli değil. 

İktidar, benden sonra tufan demiyor, bundan sonra tufan diyor!

Tufana karşı tufandan daha büyük bir çıkış gerekli. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları