Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

ADD 25 Yaşında...

08 Haziran 2014 Pazar

Prof. Dr. Muammer Aksoy’un 1989’da hızlı adımlarla Cumhuriyet Ankara Bürosu’na girip, “Atatürkçü Düşünce Derneği’ni (ADD) kurduk” deyişi dün gibi aklımda.
Vatan ve bilim adamı Prof. Aksoy, karlı bir dağın zirvesini andırır gibi bembeyaz saçlarıyla, dimdik duruşuyla o günlerin toplumsal önderlerinden biriydi. Eğitimden petrol sorununa yazdığı onca kitap bir yana, yeni kuşakların bire bir Atatürkçü düşünceyle aydınlanması için ne gerekiyorsa yapmaya hazırdı ve yapıyordu.
Derneğin adında “düşünce” sözcüğünün olmasını özellikle önemsemişti. Görüntüde Atatürkçülere karşı gerçekten Mustafa Kemal’in devrimci düşüncelerini özümsemiş insanları bir araya getirmeyi ve bir dernek etrafında buluşturmayı hedefliyordu.
İlk günler Kızılay’daki meşhur gökdelenin katlarından birinde küçük bir odada geçti. Başka şube de yoktu zaten. Temel amaç şube sayısını çoğaltmak da değildi, Atatürkçü düşünceyi çoğaltmaktı. Buna karşın Prof. Aksoy’un ve beraberinde ona inanmış insanların çalışmalarını gören Anadolu aydınları, kendi illerinde de aynı yapılanmayı arzu ediyordu. Yanılmıyorsam, daha 1 yıl dolmadan 3 ya da 4 şubenin açılışı gerçekleşti.

***

Prof. Aksoy 31 Ocak 1990’da yani derneği kurduktan 1 yıl sonra dernek çalışmalarını bitirip evine giderken kör bir akşam karanlığında saat 19.00 sıralarında katledildi.
Prof. Aksoy’dan, düşüncelerinden, enerjisinden, toplum katındaki gücünden korkmuşlardı.
Ama Atatürkçüleri korkutamamışlardı.
Şube sayısı kısa sürede iki elin parmaklarını geçti.
Atatürkçü düşünce meşalesini yükseltmeye çalışanlara yönelik karanlık saldırıları planlayanlar da boş durmuyordu. Aynı yıl içinde 7 Mart 1990’da Çetin Emeç, 4 Eylül 1990’da Turan Dursun, 6 Ekim 1990’da Doç. Bahriye Üçok katledildi. Bütün bu katliamların ardından en etkili yazıları yazan, onların dünya görüşlerini en net ifadelerle topluma anlatan Uğur Mumcu’ydu.
ADD’nin Prof. Muammer Aksoy’un beraberindeki Kurucular Kurulu’nda da yer alan, “Kalpaksız Kuvvacı” diye anılan Uğur Mumcu da 24 Ocak 1993’te katledildi.
Mumcu’nun bedeninin aramızdan ayrılması ruhunu daha da güçlendirdi. Bu güç ADD’nin de güçlenmesini sağladı. Şube sayısı üç haneli rakamları geçmişti.
90’lı yılların ikinci yarısında ADD’ye omuz verenlerin başında Prof. Ahmet Taner Kışlalı geliyordu. Bir dönem ADD’nin genel başkan yardımcılığını da yapan Kışlalı, “Kemalizm sadece geçmişin bekçiliği değil, aynı zamanda geleceğin kuruculuğudur” düşüncesini bayraklaştırarak derneğin Aydınlanma mücadelesinde çok daha önlerde olmasını sağladı. Prof. Kışlalı döneminde şube sayısı 500’leri, üye sayısı 100 binleri bulmuştu. Kışlalı da 21 Ekim 1999’da katledildi.

***

ADD’nin serüveni yukarıda özetlediğimiz Kışlalı kıyımıyla elbette bitmiyor. 2007 yılında başlayan Ergenekon soruşturmalarının ana hedeflerinden biri haline getirilen ADD’nin pek çok üyesi tutuklandı, ADD şubeleri basıldı.
ADD bütün bu badireleri aşarak 25’inci yılına ulaştı. Nasıl ki Atatürk kendi yaşadığı dönemin bütün liderlerinin şu ya da bu nedenle gündemden düşmesine karşın hâlâ varlığını sürdürüyorsa elbette onun düşünceleri de Türkiye’nin 21. yüzyılına ışık tutmaya devam edecek.
ADD’nin 25’inci yılı kutlu olsun. Atatürkçü düşünceyi benimseyip bayraklaştıranlara, ucunda ölüm de olsa bu yoldan dönmeyenlere selam olsun...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024
Çekin elinizi! 19 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları