Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

27 Eylül’de Burdur İçin Su Orucu...

25 Eylül 2014 Perşembe

Araştırmalara göre, bugünkü Mezopotamya ve Mısır bölgesindeki uygarlığın tarih içinde yükselip çökmesindeki birinci etken, iklimin 3-4 derece ısınması ve bunun devamında bu su sorununun baş göstermesi...
Türklerin tarihinde de sürekli batıya doğru göçün altında yatan başlıca etken, kuraklığın yaşadıkları toprakları bereketsizleştirmesi...
Su, tarihten bugüne insanın sadece günlük yaşamını sürdürmesini değil, uygarlıklar kurmasını da sağladı. Fırat ve Dicle, Mezopotamya uygarlığının can damarıydı.
Nil, Mısır uygarlığını yarattı.
Sarı Irmak, Çin uygarlığının beşiğidir.
İndus demek Hint uygarlığı demektir.
Tuna, ortasından geçtiği 7 ülkenin ortak uygarlık paydasıdır.
Gelecekte ülkeler arasında yaşanacak, ucu savaşa kadar uzanabilecek sorunların başında suyun geleceği ortak kabul gören bir gerçek. Bugün dünyada 214 sınır aşan ırmak var. Bunlardan 69’u Amerika’da, 57’si Afrika’da, 48’i Avrupa’da, 40’ı Asya’da.
Güncel yaşanan sorunların yanında Suriye ve Irak’la en “kalıcı” derdimiz Fırat ve Dicle’nin paylaşımı...

***

Tatlı su kaynağı bakımından doğanın en güzel sunumunu ırmakların yanı sıra göller oluşturuyor.
Türkiye ne yazık ki dünyanın su zengini ülkeleri arasında yer almadığı gibi mevcut kaynaklarını da ya kurutuyor, ya kirletiyor. Ülkemiz için her iki sorun katlanarak artıyor.
Bu konudaki güncel ve acil örnek, Burdur Gölü. Son 30 yılda üçte bir oranında küçülen Burdur Gölü adeta insanlardan adım adım uzaklaştı. Onulmaz hastalığa yakalanmış bir insan gibi giderek zayıflayıp kabuğuna çekildi, ölümü bekliyor. Bu hızla tükenirse en çok 20 yıl sonra yok olacak. Bilinen yatağı 7.5 milyar metreküp su kapasitesindeyken bugünkü su miktarı 3.5 milyar metreküp kadar. Her yıl 300 milyon metreküp su yok oluyor.
Burdur Gölü’nü bu hale getiren başlıca etken gölü besleyen su kaynaklarının kurutulması ve bilinçsiz sulama. Bilinçli tarım, örneğin damlama sulama sistemi ölümü durdurabilecek. Giderek kuruyan sadece göl değil, bu ortamda yaşam bulan pek çok kuş ve balık türü.
Bilinen tarihiyle 7 bin yıllık yerleşim yeri olan Burdur ve çevresi gölden çöle dönme tehlikesiyle karşı karşıya...

***

Burdur Gölü’nün çölleşmesine dikkat çekmek için uzun bir süredir bölgeye duyarlı olan gruplar 27 Eylül’de “su orucu” tutma kararı aldılar. Özellikle sosyal medyadaki paylaşım olanaklarının genişlemesiyle birlikte böylesi ortak kampanyalar bazen beklenenin de ötesinde sonuç verebiliyor. Bu oruca katılmak isteyenler Burdur Gölü kıyısına gelirse elbette güzel olur ama gelemezse bulunduğu yerden de katılıp paylaşabilir, duyarlılığın artmasına katkıda bulunabilir. Oruçla biriken su sembolik olarak ertesi gün göle dökülecek.
Burdur’un yakın geçmişe oranla bu dönemdeki bir şansı da Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz’in gölün ve kentin geleceğine karşı gösterdiği duyarlılık. Dileğimiz tek tek çabalardan grup grup çabalara dönüşen Burdur Gölü’nü kurtarma girişimlerinin gürül gürül hale gelmesi. Devamında da Türkiye’nin tehlike altındaki tüm doğal zenginlikleriyle ilgili daha bilinçli bir sürecin başlaması.
Aksi halde insanın kendi kendini yok etmesi için cepheden cepheye savaşlar vermesine gerek yok. Doğa zaten bu işi halledecek.
Efsaneye göre Burdur adı göçerlerin bölgeyi beğenip “burda dur” demesiyle yerleşmiş.
Biz de bugüne pay çıkaralım; doğa kıyımına “Burdur’da dur” diyelim...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Özgen Acarkeoloji! 7 Kasım 2024
Hedef CHP! 6 Kasım 2024
Değişimin 1. yılı! 5 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları