Müjdat Gezen

Biz ne zaman böyle olduk?

28 Ekim 2024 Pazartesi

Milyonlarca kişi birbirlerine bu soruyu sorarsa, ortada bir gariplik var demektir. Bebek cinayetleri, kadın cinayetleri, intiharlar, hayvan katliamları, onlarca akıl almaz olaylar dizisi... Biz ne zaman bu kadar çürüdük?... Yanıtı biliyorsunuz. Yirmi iki yıldır kimyamızı bozan bu iktidar, toplumu bu hale getirdi. Ruhsatsız silahlarla dolaşan, uyuşturucu satan, kullanan gencecik insanlar... Biz topyekûn çürütüldük... Ama az kaldı... Bu kadar acımasız, baskıcı bir sistem yok olmaya mahkûmdur. İlk seçimde de yok olacaktır... Az kaldı. 

SIÇRAMANIN ÖNEMİ

Bir an olsun sakinleş. Kibir, büyüklük duygularını yok et. Nefes al. Şükret. Yeni bir güne sağlıklı başlamışsan bunu kutla, teşekkür et. Mutlu gözyaşları dök eğer dökeceksen. Sev, sevil. Çok iyi ol. Kimseye kızma. Olgun ol. Mutlu et, mutlu ol ve o ateşse sen su ol. Bunları size değil kendime söylüyorum. Size nasihat vermek haddime değil. Siz bu yazıyı okurken mutlu oluyorsanız, bu bana yeter. Bir Kızılderili sözü diyor ki: “Birini yargılamadan önce onun mokasenlerini giy.” Daha iyisi: Yargılama. Ben bu yazıyı yazarken sıçramanın güzelliğini keşfettim. O kadar düz ki hayat. 

VENEDİK

Venedik’i ölmeden bir kez daha görmek isterim. Çok sevdiğim ve beş kez gittiğim bir güzel şehirdir burası. Girişini İstanbul Boğazı’na benzetirim. Gondol Eskişehir’de de var. Yılmaz abi belediyenin atölyelerinde yaptırıp ihraç bile ediyor onları. Heykel, Eskişehir’de kralı var. Aynı atölyelerde yapılıyor, kenti süslüyorlar. Venedik başka açıdan beni çekiyor. Bir dilim pizzanın yanında minik bir kadehte beyaz şarap atmak var ya, işte o kanalların dibindeki küçük bir bistroda bu keyfi yaşamak anlatılmazdır. Çok ilginç bir şehirdir Venedik. Yoksa bana ne “O sole mio” dan. Venedik masalsıdır. Minicik adalardaki cam fabrikaları (atölyeleri demek daha doğru olur), o yemyeşil alanlar, köprülerin estetiği, kentin gizemi, sessiz gürültüsü, güvercinleri (elden yem yerler). Görmek istiyorum bir kez daha. İnşallah görürüm. 

***

1991 yılında kendi okulum MSM’yi açmadan önce on yıl İstanbul Belediye Konservatuvarı (ki bu eski okulumdur) sonradan İÜ Devlet Konservatuvarı’nda çok yetenekli öğrencilerim oldu. İsimlerini tek tek anımsamam olanaksız. Zaten hafızam yorgun. Ama beni telefonla arayan Yasemin Yalçın gibi, Demet Akbağ, Erkan Can, Tilbe Saran, Oktay Kaynarca, Volkan Severcan gibi o zamanki öğrencilerim ne denli yetenekli olduklarını zaten kanıtladılar. İsimlerini burada unuttuklarım olursa beni bağışlarlar. Aradan kırk yıl geçmiş. O gençler her anlamda büyüdüler. Ödüller alıyorlar. Eski konservatuvarlarım çok güzeldi. Bu deyimi özellikle kullandım, konservatuvarlarım diye. Çünkü ben oralarda okudum. 

OLİMPİYAT MEŞALESİ

Yıllar önce idi. Telefonum çaldı. Çin’de yapılacak Pekin Olimpiyatları için Türkiye’den geçecek olimpiyat meşalesini taşımamı istediler. Burada tek olumsuz yan aynı gün Eskişehir’de oyunumun olması idi. Koşu Ayasofya’nın önünden başlayacak. Gülhane Parkı’nın önünde meşaleyi teslim alıp Sirkeci’ye kadar koşturacağım. Eşimle birlikte gittik. Eşofmanlarımızı verdiler ve meşalenin yakılması konusunda küçük bir kurs gördük. Koşu başladı. Sıra bana geldi. Eskişehir’e kendi karavanımla gidecektim. Yanımızdaki yolda arabam beni takip etti. Meşaleyi koşturdum. Devrettim. Sonra arabama bindim. Eşim Leyla bir taksi ile eve döndü, ben Eskişehir’e hareket ettim. Vardığımda oyun başlamıştı ama benim rolüm sonda olduğu için problem çıkmadı. Yol boyunca şiir yazdım. O günü not ettim. İnsan hayatında kaç kez olimpiyat meşalesi koşturur ve aynı akşam başka bir kente oyuna çıkar ki? Güzel bir gündü. Oyun ayakta alkışlandı. Mutlu olmanın hazzıyla İstanbul’a döndük. 

PARA HER ŞEYİ YAPAR MI?

Para her şeyi yapar. Şimdiki hükümetin en önemli yaklaşımlarından biri bu. Oysa Benjamin Franklin’in ünlü sözü benim için hayattır: “Para her şeyi yapar diyen, para için her şeyi yapar.” Aklı fikri para olanların önemli bir sorunu var demektir. Para çok işe yarar. Olabilir. Ama yaşamı boyunca para para diye çırpınan biri o kazandığı parayı çoğu kez yaşlılıkta doktora, ilaçlara verir. Peki, günümüzde işler nasıl? Millette para yok. İnsanın inanası gelmiyor. Gerçekten millet açken birilerinin bu kadar para harcaması ve o paranın vergilerimizle elde edilen paralar olması gücümüze gidiyor. Böyle gelmiş, böyle gitmeyecek. Bu millet bunun hesabını en demokratik yoldan soracak seçimlerde. Buna inancım sonsuz. Pek çok kişi “Yine pek bir şey değişmez, bunlar seçimlerde hile yapıp yine başımıza kalırlar” falan gibi laflar edip duruyor ama yağma yok. Bunlar gidici, kendileri de biliyor. 

ATA TÜRK KAHVESİ

Gencecik bir adam yıllar önce bu kahveyi bize içirmişti. Sonra yurtdışına gittiğini duyduk. Şimdi yeniden bu kahve hayat bulmuş. Mutlu oldum. 

İktidar size nasıl davranıyorsa siz de ona öyle davranın. 

Atatürk diyor ki: “Büyük başarılar, değerli anaların yetiştirdikleri seçkin evlatlar sayesinde olmuştur.”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Süalp Tansan 18 Kasım 2024
Baylan günleri 11 Kasım 2024
Açık açık söyle 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları