Mehmet Şakir Örs

Yerelden merkezi iktidara yürümek

11 Nisan 2025 Cuma

31 Mart 2024 yerel seçimlerinin birinci yıldönümü, siyasal gerginliklerin olağanüstü ölçüde tırmandığı günlere denk geldi. Yıldönümü açısından bir başka olumsuzluk da uzun bayram tatilinin içinde kalmasıydı. Bu nedenle hak ettiği ilgiyi ve duyarlılığı göremedi. Sonuçta biraz da sessiz sedasız geçti.

Oysa bu tarihi seçim ve başarı, özellikle CHP açısından büyük anlam ve önem taşıyordu. Öyle ya CHP, 47 yıllık bir aradan sonra, en çok oyu alarak ülkenin birinci partisi olmuştu. Bu tarihi başarı unutulmamalı ve unutturulmamalı diye düşünüyoruz. Halkın, seçmenin belleğine, silinmemecesine adeta kazınmalıdır.

CHP, ÖZGÜR ÖZEL VE EGE

31 Mart yerel seçiminin Ege ve Ege siyaseti açısından da bambaşka bir anlamı ve önemi var. Bu seçimde CHP, başta büyükşehirler olmak üzere neredeyse bütün Ege’yi CHP kırmızısına büründürdü. İktidar partisinin ülkenin batısındaki varlığı tartışmaya açıldı.

CHP açısından yaşanan bu olumlu gelişmenin, Manisalı - Egeli siyasetçi Özgür Özel’in CHP Genel Başkanlığı’na gelişi ile de örtüşmesi; doğrusu Ege ve Ege siyaseti adına ortaya ilginç sonuçlar çıkardı. Ege’de elde edilen önemli sonuçlar ve kazanımlar, hem CHP’nin ve hem de Özgür Özel’in hanesine yazıldı.

ÇAVUŞOĞLU’NUN KURULTAY BAŞKANLIĞI

Ege’de yıllar sonra CHP’nin kazandığı kentler arasında Denizli de yer alıyordu. CHP’nin geçtiğimiz pazar Ankara’da toplanan 21. olağanüstü kurultayının başkanlığını, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı Bülent Nuri Çavuşoğlu yaptı. Aslında bu durum, Çavuşoğlu’nun şahsında Denizli’nin ve Ege’nin ödüllendirilmesiydi.

Öyle anlaşılıyor ki önümüzdeki süreçte Özgür Özel’in genel başkanlığındaki CHP, Ege Bölgesi’ne ve bu bölgedeki parti örgütlerine, kent yönetimlerine çok daha fazla önem verecek. Doğrusu, başta yıllardır iktidara karşı siyasal duruşunu ve direncini sürdüren İzmir olmak üzere, Ege’nin ve Ege kentlerinin bunu çoktan hak ettiğini düşünüyoruz.

BAŞKANLARIN ÖNÜNDEKİ YILLAR

31 Mart yerel seçiminin yıldönümü, özellikle yeni belediye başkanları için bir durum değerlendirmesi yapma fırsatı veriyor. İktidarın basıları ve engellemeleri nedeniyle zorlu bir ilk yıl geçiren başkanlar, önümüzdeki hizmet yıllarını iyi değerlendirmelidir. Bunun için de, ilk yılın deneyimleri ışığında, kadrolarını, plan ve programlarını yeniden gözden geçirmelidir.

Biz bu süreçte Ege Belediyeler Birliği, Ege Planlama Ajansı, Kıyı Ege Belediyeler Birliği gibi oluşumların iyi değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çoğunluğu CHP’li belediyelerden oluşan bu yapılar, Ege’ye toplumcu ve kamucu bir bakışla yaklaşıp, sosyal demokrat yerel yönetim anlayışını ortaklaştırabilir. CHP’li belediyeler ve başkanlar, bu ortak organizasyonları siyasal, toplumsal, kültürel ve sosyal bir kaldıraç olarak değerlendirebilir.

Unutulmamalıdır ki yerelden merkezi iktidara yürümenin temel gücünü, yerel yönetimlerde elde edilecek başarılar, deneyimler ve siyasal kazanımlar oluşturacak.

***

30. mermer fuarı buluşması

Türkiye’de fuarcılık denilince akla önce İzmir gelir. Bu alanda önemli bir birikime sahip olan İzmir, Türk fuarcılık sektörünün doğduğu şehirdir. Aynı zamanda fuarcılık, Mustafa Kemal Atatürk’ün bu kadim kente yüklediği misyondur, verdiği ödevdir. İktisat Kongresi’ni İzmir’de toplayan Mustafa Kemal, ‘Bu kentte fuarlar kurun, sergiler açın’ diyerek, İzmir’i ve İzmirlileri görevlendirmiştir.

O dönemden bu yana düzenlenen İzmir Enternasyonal Fuarı (İEF), hem cumhuriyetin hem de fuarcılığın ana damarı oldu. Sonraki yıllarda da, başta mermer ve gelinlik olmak üzere birçok değişik sektörde düzenlenen ihtisas fuarlarıyla, İzmir fuarcılıkta önemli başarılar ve kazanımlar elde etti. Biz de geçmişte İZFAŞ Genel Müdürü olarak görev yaptığımız için, bu alanda yaşananları yakından biliyor ve izliyoruz.

İZMİR’DE FUARCILIK

Bizim görevde bulunduğumuz dönemde güzel bir gelişme yaşanmıştı. TOBB tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye’nin en büyük fuarlarının İzmir’de İZFAŞ tarafından düzenlenen fuarlar olduğu belirlenmişti. Böylece İzmir’in fuarcılık başarısı tescillenmişti. TOBB’un 2013 yılı Fuar Raporu'na göre, Türkiye'de en çok katılımın İzmir Fuarı'nda olduğu ortaya çıkmıştı. Ziyaretçi açısından da birinciliği İEF almıştı. Katılımcı firma sayısı açısından irdelendiğinde, birinciliği yine İzmir'de düzenlenen Uluslararası Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı elde etmişti.  

O yıllarda TOBB tarafından yapılan tespitlere göre, Türkiye’nin en büyük fuarlarının İzmir’de İZFAŞ tarafından düzenlenen fuarlar olduğunun açıklanması, İzmir ve İzmir fuarcılığı için önemli bir başarıydı. Türkiye’de fuarcılık İzmir’den başlamış ve bu güzel kentle birlikte anılmıştı. İzmir, pek çok alanda olduğu gibi fuarcılık sektöründe de öncüdür. Türkiye’nin en büyük fuarlarının İzmir’de düzenleniyor oluşu sevindiricidir. İzmir ile fuarcılık, hiçbir zaman birbirinden ayrılamayacak ölçüde bütünleşmiştir.

EGE’DE MERMERCİLİK

Günümüzde fuarcılık ağırlıklı olarak ihtisas fuarcılığına evrilmiştir. İzmir’in ihtisas fuarcılığı geçmişinde mermer ve doğal taş sektörü önemli bir yer tutmaktadır. Bu fuarın doğası gereği geniş alanlar istemesi, ister istemez yeni alan arayışını da beraberinde getirmişti. Gaziemir’deki Fuar İzmir’in ortaya çıkışında, mermer fuarının başat rolü vardır. 21. Uluslararası Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı’yla birlikte, Gaziemir’deki yeni fuar alanı hizmete girmişti.

Mermer ve doğal taş sektörü açısından Afyon, Denizli, İzmir ve Muğla gibi Ege illeri önemli üretim ve işleme alanlarıdır. Bu fuarın İzmir’de ortaya çıkıp hızla büyümesinin ve bölge ile bütünleşmesinin önemli sosyo-ekonomik nedenleri vardır. Mermer ve doğal taş fuarı, İzmir ve Ege için, tam anlamıyla bir ekonomik kaldıraç niteliğindedir. Kentin ve bölgenin ekonomisine önemli kazanımlar sağlamaktadır.   

***

İzmir büyükşehir davası unutulmamalı

Halen Silivri’de tutuklu bulunan İstanbul’un seçilmiş büyükşehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu ve çalışma arkadaşları ile ilgili gelişmeler, kamuoyunun gündeminde önemli yer tutuyor. Hem uluslararası ve hem de ulusal kamuoyunun gözü kulağı İstanbul’a çevrilmiş durumda.

Bu dava ile ilgili gelişmeler, yurttaşlar tarafından da ilgiyle ve dikkatle izleniyor. Tutuklular arasında bizim de yakından tanıdığımız ve geçmişte İzmir’de mesai arkadaşlığı yaptığımız İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökçe de var. Ekrem başkan ve çalışma arkadaşları ile ilgili suçlamalar, doğrusu kamu vicdanında karşılık bulmuyor. Halk onlara sahip çıkıyor.

İSTANBUL’LA BENZERLİKLERİ

Buna benzer bir davayı biz de geçmişte İzmir’de yaşamıştık. Dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ile birlikte, onun çalışma arkadaşları olarak yıllarca yargılanmıştık. Aziz başkanın 397 yıl hapsi istenmişti. Ama İzmirliler, Aziz başkana ve bizlere sahip çıkmıştı.

O dönemde İzmir büyükşehir, siyasal açıdan CHP’nin, dolayısıyla muhalefetin yönettiği en önemli kamusal alandı. İstanbul’da Ekrem başkana yönelik suçlamaların benzerleri, o dönemde Aziz başkana yöneltilmişti. Ama bütün bu suçlamalar, en başta İzmirlilerin vicdanında kabul görmemişti.

İZMİR’DE YAŞANANLAR IŞIK TUTMALI

Böylesi davalar özünde siyasi davalardır. Üzerinden yıllar geçince, hukukun ve tarihin adil terazisinde daha objektif ve sağlıklı değerlendirilir. Bu konuda en güzel ve çarpıcı örnek, yakın geçmişte İzmir’de yaşananlardır. Sonuçta Aziz başkan ve bizler, ileri sürülen iddialardan tümüyle beraat etmiştik.

Şimdi İstanbul’da yürütülen soruşturmalar için, İzmir büyükşehir davası örnek olabilir. Geçmişte İzmir’de yaşananlar günümüze ışık tutabilir. Böylesi süreçleri geçmişte deneyimlemiş birisi olarak, herkesi bu konuda yeniden düşünmeye ve değerlendirmeye çağırıyoruz.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları