Miyase İlknur

TÜSİAD’a efelenmek

15 Şubat 2025 Cumartesi

Gençlik yıllarımızda MESS’le birlikte düşman olarak gördüğümüz TÜSİAD’ı bir gün gelip savunacağımız doğrusu hiç aklımıza gelmezdi. Gerçi TÜSİAD’ın da geçmişine baktığımızda ne çok çelişkiler ve pişmanlıklar yaşadığını görmek de mümkün.

TÜSİAD, kurulduğu 1970’lerden günümüze kadar pek çok iktidarla sorun yaşadı. Ancak hükümet tarafından yargı sopasıyla tehdit edildiğine de ilk kez tanık oluyoruz. Ayrıca yargıyı etkileme suçlaması yöneltilen TÜSİAD’a yargı sopasını göstermek de pek ilginç bir paradoks.

Siyasi iktidarla ilk çatışmasını 1979’da yaşadı TÜSİAD. Ecevit hükümetinin 1978 yılında kur garantisi kararını geriye dönük olarak kaldırması, ithal kredisi kullanan iş adamlarının öfkesine yol açmıştı. Buna ek olarak TÜSİAD’ın çok istediği IMF istikrar politikasının uygulanmasına yanaşmaması ve işçi sınıfının yüksek ücret politikasını desteklemesi üzerine Ecevit’e karşı isyan bayrağını açtılar.

12 Eylül’ü destekleyen TÜSİAD, eski üyeleri Özal’ın önce ekonomiden sorumlu bakan, 1983 seçimlerinde de başbakan olmasını bir nimet olarak gördü. Nitekim TÜSİAD’ın kurucu üyeleri, Kenan Evren’e mektup yazarak şükranlarını belirttiler.

Darbenin hemen ertesinde 24 Ocak kararları harfi harfine uygulanmış, işçi örgütleri kapatılırken işveren örgütleri hükümetlere akıl veren başlıca örgüt konumuna ulaşmıştı. Ancak bir süre sonra Özal’la da karşı karşıya geldiler. Özal’ın sanayicilerden daha çok ihracatçıları desteklemesi, serbest ithalat rejimine karşı yerli üretim rekabete açılması TÜSİAD’ı kızdırdı. Ha bir de kamu yatırımlarına çok kaynak aktarılması var tabii.

Dönemin papyonlu TÜSİAD Başkanı Şahap Kocatopçu, bu şikâyetleri dile getirince Başbakan Özal hiddetlendi. Kocatopçu’nun “Devlet başka ülkelerde olduğu gibi gizli bir şekilde sanayiciyi desteklemeli” sözüne Özal’ın cevabı şöyle olmuştu: “Kendi işleriyle ilgilensinler. Villalarını satsınlar, kapasitelerini artırsınlar.

ÖZAL KIZDI AMA TEHDİT ETMEDİ

1987 yılında TÜSİAD’ın o dönem öğretim üyesi olan Tansu Çiller’e hazırlattığı “dış borç” raporu da Özal’la TÜSİAD’ı karşı karşıya getirdi. Ama yine de TÜSİAD, Ecevit’e yaptığını Özal’a yapmadı. Zira Özal’ın bazı kararlarından memnun olmasalar da Özal, iş dünyasının lehine pek çok kararı alan isimdi.

Özal TÜSİAD’ı hedef alan sözler sarfetse de AKP gibi bir yaptırım uygulamayı aklına bile getirmedi. Zira MESS’te uzun yıllar genel sekreterlik, TÜSİAD’a üyelik yapmış Özal, bırakın bir yaptırım uygulamayı bunu telaffuz bile etmesinin ekonomik dengeleri altüst edeceğini, dış piyasalarda Türk ekonomisine ve demokrasisine güvenin sıfırlanacağını, krediye erişimde zorluklar olacağını en iyi bilen kişiydi.

Düşük kur, düşük faiz saplantısı nedeniyle ekonominin canına okuyan AKP iktidarı, yıllardır ABD, Körfez ülkeleri, Londra ve Çin’den tırım tırım para arıyor. Hem de gri listeden çıkmasına, rezervlerde kısmi düzelmeler olmasına karşın.

Neden acaba?

Hukuku ayaklar altına almamız, swap kanallarını canımız istediğinde açıp istediğinde kapatmamız, iş dünyasına bile “Tepelerim ha!” diye yargı sopasıyla tehdit ettiğimiz için olabilir mi?

İşte TÜSİAD da bunları dile getirdi. Zaten yurtdışında para dilenmeye gittiğiniz fon yöneticileri de bunları dile getiriyor. Ama hâlâ “Tepelerim ha!” politikasına devamda ısrar edecekseniz; Mehmet Şimşek’i para aramak için nafile yere dolaştırıp durmayın.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Anlamadım gitti!.. 29 Mart 2025
Bana helal sana haram 22 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları