Mağazalarında büyük indirim olduğunu duyurmak isteyen mağaza sahiplerinin dev afişler yazdırıp yazdırıp girişe astıkları “Patron çıldırdı” sözü geçen hafta Türkiye’de yaşananlara bire bir uyuyor.

Bu cümleye bakarak bizim Reis’in doğalgazda, akaryakıtta ya da çarşı pazarda fiyatları aşağı indirdiğini tabii ki düşünmüyorsunuz. Hatta “İndirdim” dese bile inanmayacaksınız. Daha geçen hafta köprü ve otoyollarda yapılan zamların geri alınması açıklandığı halde zamlı tarifeden geçiş yaptınız çünkü.

Fiyat indirimi daha doğrusu fiyat çakılması sadece borsadaki hisse senetlerinde gerçekleşti.

Hamas-İsrail savaşı başladığı günlerde her iki tarafa da itidal çağrısında bulunan, sivillere yönelik katliamlara son verilmesini isteyen, ateşkes için arabulucu olmaya hazır olduğunu söyleyen Erdoğan, ne yalan söyleyeyim bizim mahalleyi fena halde şaşırtmıştı. Nasıl şaşırtmasın ki daha önce de Hamas’ı terörist görmediğini defelarca söyleyen ve Ankara’da ağırlayan, Suriye’de İhvancı teröristlere arka çıkan Erdoğan’dan sağduyulu bir çıkış beklenmiyordu. Üstelik savaş nedeniyle piyasalar alev alev yanarken başka türlüsü Türkiye için intihar olurdu.

Hatta Fazıl Say, hızını alamayıp Erdoğan’ı tebrik bile etti. Ama “Kırk yıllık kani olur mu yani” sözü bir kez daha doğruluğu bir kez daha teyit edildi.

Piyasalar tam sakinlemişken, İsrail’in daha önce yapacağını açıkladığı kara harekâtı bilinmez bir tarihe ötelenmişken bizim Reis yine “Eyy!” diye başlayan şu cümleleri kurdu:

“Ey İsrail, sen bir örgüt olabilirsin çünkü Batı’nın sana borcu çok. Ama Türkiye’nin sana borcu yok. Batı Hamas’ı bir terör örgütü olarak görüyor. Hamas bir terör örgütü değil, topraklarını korumaya çalışan bir kurtuluş ve mücahitler grubudur.”

Bir haftalık çöküşten sonra yeni yeni toparlanan borsa yine çakıldı. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in yakın zamanda dışarıdan para gelmeyeceğine dair açıklamaları da üstüne tuz biber oldu.

Paranın kısa sürede gelmeyeceği zaten belliydi de en yetkili ağızdan çıkan açıklama malumun ilamı oldu sadece.

ABBAS’A YOL GÖRÜNDÜ MÜ?

Kahve falına bakanların klişe sözleri vardır. “Üç vakte kadar sana yol görünüyor” sözü de bunlardan biri. Mehmet Şimşek’in falına bakmadık ama Erdoğan’ın yabancı sermayeyi ürküten hamleleri nedeniyle fala bakmaya gerek yok.

Gezi davasında müebbet hapisler havada uçuşurken yargıdaki rüşvet suçlamaları bu kez muhalefet cephesinden değil bizzat bir başsavcıdan gelmesine karşın somut bir adım atılmazken, Davos krizinden sonra İsrail’le daha tam arayı düzeltmeden dünyanın terör örgütleri listesine aldığı Hamas’a arka çıkan sözlerden sonra kim niye bize para versin?

Enflasyonla mücadele işinin savsaklanması, doların arka kapı satışlarıyla seçime kadar 30’un altında tutulması, dün 500 puan artırılsa da faizin hâlâ enflasyonun yarısı kadar olması Mehmet Şimşek’in yatırımcılarla görüşmesini beyhude bir çabaya dönüştürüyor.

Erdoğan’ın her sözü her hamlesi yabancı sermayeyi ürkütüyor.

70’li yıllarda solculara, “Sizin tutumunuz ve sözleriniz sermayeyi ürkütüyor” suçlaması yapılırdı. Şimdi aynı suçlama Erdoğan’a yapılıyor.

Körfez ülkelerinden bekledikleri para da gelmeyecek. Yandaş medyanın attığı “50 milyon dolar geliyor” manşetleri ellerinde patladı.

Bu durumda Mehmet Şimşek’in yapacağı fazla bir şey yok. Yapısal reformlara Erdoğan geçit vermiyor. İhale yasasını değiştirmeye, adil bir vergi reformu yapmaya kalsa akıbeti Naci Ağbal’dan farklı olmaz. O gece görevden affı istenir.

Bunlar yapılmadan da para gelmeyeceğine göre Şimşek gidebilir.