Şu bizim Reis’i anası Tenzile Hanım Kadir Gecesi doğurmuş vallahi. Enflasyonu, emeklileri zammını, asgari ücreti, Yargıtay’la Anayasa Mahkemesi’nin düellosunu, Can Atalay’ın tutukluluğunu konuşacağımıza neleri konuşuyoruz.

Bir ay boyunca gösteriş budalası Dilan-Engin Polat çiftinin parasını konuştuk; iki haftadan beri de Denizbank Florya Şube Müdürü Seçil Erzan’ın hayali fonuna para yatıran açgözlü futbolcuların milyon dolarlarının nasıl “üff!” olduğunu konuşuyoruz.

Biz devletin bizden bazen vergi yoluyla bazen maaşlarımızdan kesinti yoluyla topladığı paralarla oluşturulan fonlardaki paralarımızın akıbetini niye merak etmiyoruz?

Kimi zaman bizi konut sahibi yapmak için kurulan KEY fonuna para toplandı, kimi zaman bizleri tasarrufa yöneltmek ve bu tasarruflarımızı enflasyon etkisini azaltacak finansal enstrümanlarla değerlendirme vaadiyle fona kesinti yapıldı. Sonuç; bütçe açıklarını sıfıra yakın faizle fonlamış olduk.

Fak Fuk Fon’la yoksulluğu azaltacak, KEY Fonu ile ev sahibi olacak, deprem fonuyla afet riskini azaltacak, akaryakıt istikrar fonuyla fiyatları dengeleyecektik.

Bütçe denetimine tabi 93 fon kuruldu. Denetim dışı olan fonlar da cabası.

Bu fonlarda biriken paranın nereye harcandığını kimse bilmiyor. Özal’ın yoksullara yardım amacıyla kurduğu Fak Fuk Fon’daki paralar bürokratların temsil, ağırlama, kuaför, araç bakımı, mobilya, dekorasyon harcamalarına gitmişti. Fondaki paraların yatırıldığı bankanın verdiği promosyonlar da dahil.

FATİH TERİM FONU MU FANFİNİFİNFONU MU?

Devlet fon kurup paraları hortumlayınca “tısss”, Seçil Erzan fon kurup tefeciliğe soyunan futbol adamlarının parasını yürütünce “cısss” modundayız.

Efendim Seçil Hanım kızımızın fonunun adı “Fatih Terim Fonu”ymuş ama Fatih Hoca’mız reddediyormuş. Üzmeyin canım Fatih Hoca’mızı. Adı “fanfinifinfon” olsa da olur. Ne de olsa bu hikâyede aş dahil ne ararsan var. Zorla alıkoyma, çöpçatanlık, cumhurbaşkanı ve içişleri bakanının müdahalesi, tekmili birden hikâyeye girmiş.

Daha önce müşterilerinin parasını zimmetine geçiren banka şube müdürleri ya parayı alıp sırra kadem basıyor ya da sevgilileri ile şaşaalı bir yaşam sürüyordu. Seçil Erzan bu prototipe de uymuyor. Paraları toplamış ama kendisine bir hayrı dokunmamış. Ondan aldım, ona verdim diyor ama hesaplıyorsun yok olan para 11 milyon dolar ortada yok.

BİZİM ŞOFÖR TURGAY KADAR OLAMADI

Bu Seçil Hanım pek de zeki biri değil anlaşılan. Paraları toplamış ama işine devam etmiş.

90’lı yılların ortasında bize şoför olarak Turgay isminde yirmili yaşlarda tatlı dilli, sevimli mi sevimli bir oğlancağız işe başladı. Ay sonlarında nakit sıkıntısı yaşayan arkadaşlara borç para veriyor, arada sırada bir kasa balıkla gelip bahçede millete mangalda balık ziyafeti çekiyordu.

Akşamları tekneyle balık avına çıktığını söylüyor, sermaye koyana iki misli para vaat ediyordu. İki misli para cazipti valla. Çoğunlukla şoför ve idare bölümünden arkadaşlar önceleri yüz lira ile girdiler işe. Ertesi gün iki yüzlerini aldılar. Sonra verilen para miktarı arttı. Daha çok kazandılar. Verilen paralar arttı da arttı. Kimileri bankadan kredi çekerek Turgay’a teslim etti. Ne de olsa daha çok kazanacaklardı. Ama bir gün Turgay işe gelmedi. Ertesi gün, sonraki günler de.

Turgay sırra kadem basmıştı. Para verenler dövünüyor, adresini bilen var mı diye birbirine soruyordu. Turgay’ın ikameti de sahte çıkmıştı. Kaçan balık büyüktü.

Seçil, muhtemelen ilkokul mezunu Turgay kadar bile zeki değilmiş.