Miyase İlknur

Küfr ile belki amma zulm ile asla...

30 Kasım 2024 Cumartesi

Otoriter devlet yönetimini kutsayan sağ siyaset erbabının pek sevdiği Nizamülmülk’e ait olan bu sözün tümü şöyledir: “Küfr ile belki amma zulüm ile payidar kalmaz memleket.”

Buradaki “küfr” kelimesi günümüzdeki yanlış kullanışı ile “sövgü” değil, inkâr eden, münkirlik anlamındadır. Şafi mezhebinden olan ve İslamın Şafilik ve Hanifilik dışındaki mezhep ve tarikatları sapkınlık olarak gören Selçuklu veziri Nizamülmülk gibi biri bile bir devletin ayakta kalmasının ön koşulu olarak adaleti görüyor. Nizamülmülk, demek istiyor ki “Adaletin gerçekleşmesi için mutlak surette İslam olmaya gerek yoktur.”

Eserinin bir başka yerinde de şöyle der: “Hükümdarların zulmü, saltanatlarının ömrünü kısaltır.”

Şimdi durup dururken tarihin tozlu sayfalarına girmedik elbette. Tek adam yönetiminin zulümle eşdeğer keyfi cezalandırmaları bitmek bilmiyor. Her defasında, “Yok artık bu kadar da olmaz. Bundan daha ağır zulüm yoktur” diye düşünmekten yorulduk. Alınan her keyfi karar, bir öncekine rahmet okutuyor.

Bırakın geçmiş yıllara ve aylara bakmayı, son bir hafta içinde yaşadıklarımız bile tek adam rejiminde zulmün sonu olmadığını kanıtlıyor.

ALDIĞINIZ NEFESE ŞÜKREDİN

Ülkenin ve ordunun kurucusu Mustafa Kemal’e bağlılık andı içen teğmenlerin ihraç talebiyle disipline verilmesi ve daha disiplin kararı açıklanmadan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “İhraç edin” talimatını halka açık bir konuşmada vermesi.

Tunceli ve Ovacık belediyelerine kayyum atanması.

RTÜK tarafından Halk TV’ye ceza kesilmesi.

DİSK Genel İş Başkanı Remzi Çalışkan ile Çukurova Bölge Temsilcisi Kemal Göksoy’un sabaha karşı evleri basılarak gözaltına alınması.

YSK’yi eleştiren AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki’nin tutuklanması.

Kadınlara yönelik şiddeti protesto etmek için Taksim’de yürüyüş yapmak isteyen kadınlara bu kez de onları erkek şiddetine karşı koruması gereken polisin şiddetle saldırması.

Belediyeler kendi partilerinde iken devasa SSK borcu biriktirmelerine rağmen tahsilat yapılmazken muhalif belediyelerin, hem de geçmiş dönemlerden kalan borçları ödemedikleri gerekçesiyle icra takibinin başlatılması.

CHP’li belediyelerin açtığı kreşlerin kapatılmasına ilişkin MEB tarafından resmi yazı gönderilmesi. Tepki üzerine bu kez, “Biz kreşlere değil belediyelerin anaokulu ya da sınıfı açmalarını önlemek için bu yazıyı gönderdik” dediler. Madem anaokulu için bu yazıyı gönderdiniz; o zaman bu anaokullarını açtıkları için teşekkür eder burada verilecek eğitimin MEB tarafından verileceğini belirtirsiniz, olur biter. Ama dert başka.

Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk’ün yerine kayyum atayıp sonra da açılım konusunda görev üstlenmesini istemek de bize özgü bir hukuk anlayışının gereği mi?

Nizamülmülk, her ne kadar Sultan Melikşah’a hitaben yazdığı Siyasetname adlı eserinde adalet vurgusunu sıklıkla yapsa da kendisinin o kadar da adil bir yönetim sergilediği söylenemez. Onun adaleti sadece kendisi gibi inanan, kendisi gibi yaşayan kullar için geçerliydi. Yoksa Nizamülmülk’e göre, Hanefi ve Şafi mezhebi dışındaki bir kimse ister Batıni ister Rafızi ister Yahudi yahut Zerdüşti olsun, yapacağı en iyi şey yeryüzünde en azından nefes aldığına şükretmesidir. Ölümü de bir Batini-İsmaili elinden olduğu söylenir. Demek, nefeslerini epey kesmiş.

Erdoğan rejimi de yaptıklarıyla kendisi gibi inanmayan, kendisi gibi düşünmeyen ve yaşamayanlara, “Aldığınız nefese şükredin bre gafiller” demek istiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları