Miyase İlknur

Bu ne yaman çelişki böyle...

14 Ekim 2023 Cumartesi

Ülke tarihinin en sağcı, en faşist koalisyonunu kurarak üçüncü kez başbakanlık koltuğuna oturan Netanyahu, yargıyı etkisizleştirme ve sağ politikaları nedeniyle İsrail halkının aylar süren protestolarından bunalmıştı. Hamas’ın 7 Ekim sabahı Aksa Tufanı adı verilen büyük saldırısı Netanyahu’yu içinde bulunduğu sıkışmışlıktan kurtardığını düşünen de var hem kendisinin hem de ülkenin karizmasını yerle bir ettiğini düşünen de...

Hamas’ın saldırısı ve arkasından haydut bir devlet olduğu tescilli İsrail’in yıllardır abluka altına aldığı Gazze’de sivil yerleşim bölgeleri de dahil bombalar yağdırması dünya kamuoyunu değil bizim ülkemizdeki siyaset ve kalem erbabını karpuz gibi ikiye böldü.

İlk bölünme Hamas’ın İsrail’in askeri hedefleri ile birlikte sivil halkı da hedef alması üzerine yaşandı. Hamas’ın masum sivilleri öldürmesini, rehin almasını, İslami hareketlere sempati duyan bir kesim, “Ama onlar da yıllardır Gazze ve Batı Şeria’da çoluk çocuk demeden katletti. Sivil de olsalar her İsrailli aynı zamanda askerdir. Çocuklar da büyüyünce İsrail askeri olarak Filistinlilere ölüm kusacaklar” mottosuyla savunuyor.

Tam Kuyucu Murat bakış açısı...

Siyonist İsraillinin bakış açısı farklı mı sanki?

Önceki gün bir televizyon programına katılan Tel Aviv Üniversitesi’nden sözüm ona bir akademisyenin söylediği “Bize roket atana biz gül mü atalım? Bizim çocuğumuzu kesip biçeni biz kesip biçmeyelim mi?” sözüne “Yuhhh!” demekten başka ne söyleyebiliriz ki?...

Kurulduğu günden beri savaş hukukunu ayaklar altına alan, BM kararları karşısında tınmayan, katliamı, sürgünü, istilayı devlet politikası haline getiren İsrail’e Batı’nın ikiyüzlü politikasını konuşmak bile fuzuli.

Batı uygarlığı hakkındaki düşüncesi sorulan Gandi’nin “Olsa iyi olurdu” yanıtı tam da durumu özetliyor.

YİNE DE ŞAHLANIYOR AMAN DAVUTOĞLU’NUN KIR ATI

Bizim İslami kesimin Hamas’ın saldırısı üzerindeki tartışmaları da hayli ilginç bir düzlemde seyrediyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın itidal tavsiye eden ve arabulucu olarak görev almaya hazır olduğuna dair açıklamaları yandaş medyada yere göğe sığdırılamıyor. Bu övgüleri düzen kalemler “Suriye’de iç karışıklık çıkınca da keşke yangına benzin dökmek yerine itidal tavsiye etseydiniz” diye soramazlar elbette. Ya da Suudi Arabistan ve BAE, Yemen’deki Şii Husilerin tepesine bombalar yağdırırken de itidal ya da arabulucu olma önerisi bir yana “Hava bombardımanında size destek verebiliriz” diyen Erdoğan’ı eleştirmek ne hadlerine.

Davutoğlu’nun bu konudaki sözleri gerilmiş sinirlerimizi biraz yumuşattı. Ortada binlerce can kaybının olduğu böyle bir tablo olsa da gülmek zorunda kaldık ne yalan söyleyelim.

Kendisi görevde olsaymış Filistin halkına kayıtsız şartsız destek olurmuş.

Nasıl?

Türk ordusunu mu gönderecekti Filistin’e?

Ya da buradan oraya “Kahrol düşman al sona bomba” diye füze mi atacaktı?

İslam İşbirliği Örgütü’nü toplantıya çağırırmış, arabuluculuk yapmak için aktif politika izlermiş.

Yahu İslam İşbirliği Örgütü Filistin halkı yıllarca katledilirken bildiri yayımlamak dışında hangi adımı attı ki bugün ne yapacak?

ABD’nin bölgedeki uydusu olan, İsrail ile daha yakın zamanda Abraham Anlaşmaları imzalayan ülkelerden medet ummak saftiriklik değilse ne?

DEVRİMCİLERİN YAPTIĞINI YAPIN

Geçmişte arabuluculuk yaptığını söyleyen Davutoğlu, durumdan vazife çıkarıp iki tarafla yaptığı görüşmeleri arabuluculuk sanıyor. Resmi arabulucu olmak için Türkiye devreye girdiğinde Filistin ve İsrail Türkiye’yi değil Mısır’ı tercih etti, unuttun mu?

Bazı uçuk radikal İslamcılar da Türk ordusunun Filistinli kardeşlerimizin yardımına koşmasını istiyor.

Onlara naçizane tavsiyem: Türk ordusunu o bataklığa sokmak yerine 68 kuşağından devrimcilerin yaptığı gibi kendileri gidip gönüllü olarak Filistinli kardeşlerimizin yanında cephede savaşabilirler.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları