Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Mektup (16.04.2017)

16 Nisan 2017 Pazar

Bugüne dair hiçbir şey yazmak istemiyor canım…
Canım yazmak istemeyince karıştırdığım çekmecelerden, can kardeşim Memet Baydur’un yazdığı ilk mektup çıktı. Madrid’den Paris’e gönderdiği mektubu daktiloyla yazmış, imzasını ve tarihi eliyle atmış: 28 Şubat 1991…

***

“Bizimle bir nefes insanlık eyle soruşalım
Gel ey peri nicesin hoş musun safaca mısın?” diye Ahmed Paşa’nın bir gazeliyle başlasam mektuba, ne dersin sevgili dostum?
Yahu biz seninle ne halt etmeye mektuplaşmıyoruz?
Bugünlerde bir sepet dolusu mektup aldım. Çoğuna da cevap yazdım. Çoğu da uyduruk yanıtlardı. Heh heh-hüh hüh tonunda şeyler. Bugün keyfim yerinde, duş-yeşil elma, bir mandalina-bir türk kahvesi üçgeninden yeni sıyrıldım. Masamın başına çöktüm, teypte bir tenor saksafon rahmetli, öttürüyor hüzünlü hüzünlü. Sağımda iki cilt Ahmet Hamdi Tanpınar, solumda bir dosya, tamamlanmayı bekleyen Menekşe Korsanları oyunu. Yangın Yerinde Orkideler’in kitabı da çıktı postadan, karşımda duruyor.
Ahmet Hamdi’nin Medeniyet Değiştirmesi ve İç İnsan adlı bir yazısı Cumhuriyet gazetesinde 2 Mart 1951’de yayınlandığı zaman, benim dünyaya gelmeme daha beş ay, yedi gün vardı. Yani anamızın şeyinden çıkıp hastanenin tozlu ampulünü görmeye hazırlanıyordum yavaş yavaş, Tanpınar o yazısını yayınladığında.
Kırk yıl sonra Orkideler adlı oyunumda harfi harfine aynı sancılardan, sıkıntılardan söz ediyorum. Acıklı, hüzün verici bir şey bu. “İç İnsan” kavramını eşelemeye devam etmeliyim.
Sen bu mektubu aldığında, ben Granada üzerinden Motril’e, oradan da Tunus’un Hamamet vilayetine gidiyor olacağım. Bu Hamamet kasabasının adına tutuldum! Ha Memet, de Memet, Hu Memet’in bir varyasyonu mu? Yoksa, burayı yıkın ve yakın, sonra hamam edin gibi mantıklı bir önerinin Tunus’lu bir general tarafından emir edilmesi mi? Pek çözemedim!
Ne yapalım? Zaten Hamlet’in tereddüdünü de pek anlamış sayılmam bugüne kadar. Ophelia diye bir oyun mu yazmalı bunu anlamak için, bilmem ki?
Görüyorsun, formundayım Mine’ciğim.
Ne kadar çok oldu görüşmeyeli! Telefon konuşmalarını sevmiyorum. Gazetecileri de sevmiyorum. Arapları ve yahudilerin İsrail’de yaşayanlarını, almanları, türklerin çoğunu, japonları ve korelileri, pakistanlıları da sevmiyorum. Haçaturyan dinleyenleri, fazla parfüm sürenleri, balıkla mutlaka beyaz şarap içenleri, günde en az iki kere kimlik değiştirenleri, lor peyniri ve ravend yiyenleri, devleti sevenleri, yaz aylarını ve Ziya Gökalp’i de sevmiyorum.
Badem ezmesini, Telemann ile Duke Ellington’un müziğini, Alan Bennet ile Harold Pinter’in eski oyunlarını, Flaubert ile Genet’yi, kahve ya da cin içmeyi, keçi peynirini, siyah beyaz filmleri, otelleri ve gemileri ve trenleri, günah işlemeyi ve operayı seviyorum. Dişçilerden ve kartvizit taşıyanlardan hiç hoşlanmam!
Geceyi ve ona bağlı olarak sabahın ilk saatlerini severim. Uzun akşam yemeklerini ve uzun keyifli sohbetleri seviyorum. Mozart’ı ve beyaz ayıları ve bütün ayıları sevenleri seviyorum. Kadınları seviyorum. Truffaut’nun filmlerini, mekanik oyuncakları, çello çalmayı ve Joyce okumayı, İstanbul’da rakı içip gelen geçen gemilere bakmayı ve böyle şeyler anlatmayı seviyorum.
Bu da böyle bir mektup işte!
Sana söylemiş miydim telefonda, sen gideli Vladimir Komarov adlı bir oyun ile, Düdüklüde Kıymalı Bamba adlı bir başka oyun bitirdim, çekmeceye kaldırdım. Kadın İstasyonu adlı oyunum ise, Elektra İstasyonu adıyla kasım ayında Marsilya’da açılıyor. Bendeniz yöneteceğim.
Başka, başka? Sıcaklardan ne var? Abi ocak kapalı, Muhlis abi memlekete gitti, yarın gelecek. Ulan biz iki sigara böreğini Muhlis abisinin nostaljisine bağlı olarak yiyeceksek, buraya bir daha gelmem. Gider Çiçek Lokantasında içerim. Abi siz söyleyin, biz yan taraftan aldırtırız. Olmaz, biz gidelim yan tarafa. O zaman, burası yan taraf olacak abicim. Vesaire…
Şimdi otur, bana güzel bir mektup yaz Mine’ciğim. Özlem ve sevgiyle kucaklıyorum seni. İyi bir kadın olursan, ödül olarak böyle mektuplar yazacağım sana!
Memet

***

Gittin gideli senin gibisi gelmedi dünyaya, Memet Baydur. Seni özlüyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biraz daha düşününce 22 Aralık 2024
Kehanetin kerameti 21 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları