Mine G. Kırıkkanat
Mine G. Kırıkkanat kirikkanat@mgkmedya.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Hayır’da hayır vardır

05 Kasım 2023 Pazar

Başarının yolunu açan anahtar, doğru yer, doğru zamanda doğru kararı almak yeteneğidir. 

İnsan, kurum ya da devlet olmak bu saptamayı değiştirmez. 

Ve başarı, başkasının düştüğü yerden kalkmak, asgariden ileri gidip vasatın üstüne çıkmaksa eğer; ister yönetilen olun ister yöneten, bir gün mutlaka herkesin “Evet” dediğine “Hayır” demekle başlar.

Atatürk, herkesin teslim olduğu düşmana “Hayır!” diyerek başarının yolunu açtığı içindir ki doğru yer, doğru zamanda, doğru kararı aldığı ancak zaferden sonra anlaşılmış; haykırdığı “Hayır” da o zaman anlam kazanmıştır.

Bugün biliyoruz ki Atatürk’ün “Hayır!”la başlattığı direniş bastırılsaydı, yenilseydi; teslimiyete “Evet” diyenler de kazanamayacak çünkü Türkiye diye bir ülke kalmayacaktı... Dolayısıyla doğru yer, doğru zamanda tek doğru karar vardı, o da Atatürk’ün kat kat üstün dünya güçlerine cesaretle haykırdığı “Hayır”la başlamıştı. 

Karşıtları, Atatürk’e karşı muhalefette sonuca ulaşsalar bile başarı sayılmayacaktı çünkü ortada başarılmış bir iş olmayacaktı!

ELEŞTİREL YÜCELİK, BİATÇI CÜCELİK

Fakat, paradoksal görüntüsüne karşın Atatürk de herkesin “Evet” dediği teslimiyete “Hayır” diye ayaklanarak kazandığı başarıyı, kendisine de “Hayır” diyebilen dostları olduğu için sürdürebilmiştir.

Çünkü başarılı insanların en büyük düşmanı muhalifleri değil, yanlış doğru her söylediğine kafa sallayan, “Emriniz olur” diye gerdan kırıp bel büken yandaşlarıdır. 

İster lider olsun ister patron, büyük başarılara imza atanların istisnasız hepsini bekleyen bir tehlikedir, güçleri arttıkça edindikleri “Ben yaparım olur” zihniyeti... 

İşte böyleleri, öfkeyle kalktıklarında “Dur” diye oturtacak birileri olmazsa yanlarında, hem kendileri zararla oturur hem de yönettikleri kurum ya da devleti batırırlar. 

Tarihte bütün diktatörler, karşılarına “Hayır” diye dikilecek bir dostları kalmadığı zaman yanlış yer, yanlış zamanda yanlış kararlar vererek batmışlardır. Hitler gibi intihar etmedikleri zaman, Mussolini gibi ayaklarından asılmışlardır. 

ZAFER SARHOŞLUĞUNDA BOĞULAN DEHALAR

Avrupa Birliği’nin fikir babası Victor Hugo diye bilinir.

Oysa dâhi Napolyon Bonapart, dâhi düşünür ve yazar Hugo daha doğmadan Avrupa Birliği’ni bir imparatorluk olarak hayal etmiş, kılıç gücüyle kurmuş ama zorla birlik olunamayacağından yaşatamamış kişidir. 

Kendisine “Hayır” denmeyen zafer sarhoşluğu noktasında Rusya’yı da silah zoruyla yenerek birliğe dahil etme kararı almış, ordusu tarumar olmuş ve Avrupa fikrini de geciktiren düşüş böyle başlamıştır. Yani, silah ve fikir arkadaşları, kendisine “Bu yanlışı yapma!” diyemediklerinden öteye...

Atatürk, sayesinde kazanılan muhteşem bir zaferin sarhoşluğuna kapılmadığı, “Ben yaparım olur” kolaylığına teslim olmadığı içindir ki ölümünden 85 yıl sonra böylesine özlemle anılan, unutulmayan önderdir.

Yakın tarihte Türkiye Cumhuriyeti gibi savaş ve devrimle kurulan hiçbir devlet, henüz 100 yılını geride bırakamadı. SSCB 73 yılda çöktü, parçalandı. Çin, Küba, İsrail vb. daha yüzyıllık olamadılar...

YÜZYILI AŞABİLEN TEK DEVRİMCİ

Atatürk, dünyada 20. yüzyılda kurduğu devlet ve Cumhuriyet rejimi 100 yaşını aşabilen TEK devrimci önderdir. 

Dâhidir ve vizyonerdir.*

Çünkü savaşta bile Büyük Millet Meclisi’ne danışmış, astığı astık kestiği kestik olabilecek yerde çoğu kez ikna, bazen de zor kullanmadan “kullanabileceğini” ima ederek ulusal bir meşruiyet aramış ve yaratmıştır.

Ölürken Cumhuriyeti kendisine biat edene değil, “Hayır!” diyebilen İnönü’ye emanet etmesi bile muhalefete, yani demokrasiye verdiği değerin göstergesidir.

Çünkü demokrasi, muhalefettir.

Bütün rejimlerde iktidar vardır. Ama muhalefet yalnızca demokrasilerde yaşar, dolayısıyla muhalefetin olmadığı yerde demokrasiden de söz edilemez. 

Bu yazımı, dünyanın tüm geri kalmış ülkelerinde iktidarlarını “biat” üstüne kuran ve kendisi daha büyüklere boyun eğip gerdan kırarken ona biat etmeyen muhalif medya ve yurttaşlara tahammülsüz, zaten dâhi de olmayan despot müsveddelerine ithaf ediyorum.


* İleri görüş sahibi.

ATATÜRK’E KAVUŞMAK

Doğdu 1881’de

Doğduk birlikte

Dağıttık İngilizi, Fransızı

1915 Çanakkale’de

Ayağa kalk dedi

1919 Samsun’da

Erzurum’da kalktık

Sivas’ta kalktık

Yürüdük, yürüdük yine

Ezdik geçtik Sakarya’da

30 Ağustos 1922

Her yer zafer

Her yer kurtuluş

Yıl 1923

Cumhuriyet oldu Türkiye

Kör olası 10 Kasım 1938

Ayrıldığımız Atatürk’e

Kavuştuk 29 Ekim 2023’te

A. Kadri Ergin



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Biraz daha düşününce 22 Aralık 2024
Kehanetin kerameti 21 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları