Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Akıl, Fikir, Patates
Bazen, dünyanın tepetaklak olduğunu düşünüyorum. Oysa tepetaklak olan -henüz- dünya değil. Biziz. Düşüncelerimiz, ideallerimiz, ölçülerimiz, değerlerimiz, hatta zekâ ve mantığımızla, biz.
\nDüşünce dedim ya, öyle siyasal, sosyolojik, felsefi çıkarımları da kastetmiyorum. En güncel sorunlara nasıl yaklaşılır sistematiğinde bile tepetaklak oldu ölçüler.
\nÖrneğin, Türkiye’de yediğimiz patates, sorunlu bir patates. Nasıl yaptılar bilmiyorum, yerel tat ve renkler taşıyan tüm patates türlerini ortadan kaldırdılar, dünyanın en lezzetsiz, en kötü kalite patatesini -kuşkusuz GDO’lu- üretmeyi başardılar ve bizlere tek tip bu patatesi yediriyorlar.
\n***
\nEskişehir Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Başkanı Ekrem Birsen, çıkıp bu patates hakkında konuşmak gereğini duymuş. Ne demesini beklersiniz? Elbette ya kalitesinden, ya da üretiminden söz etmesini, değil mi?
\nNe gezer…
\nİlmi azam, esnafı muazzam Ekrem Birsen; meğer Türkiye’de üretilen yabancı marka bir cips paketinde bir mangal resmi, mangalın üstünde bir domates resmi, yarıya kesik domatesin iç dilimlerinde ise HAÇ işareti görmüş! “Hıristiyanlık propagandası yapılıyor” diye tutturmuş, hazret.
\nSıkı tutun da takla atmasın algı ve mantık sistematiğiniz. Zekâ, bilinç gibi gereksiz fazlalıkların sahibi sizlerde sinir kalır mı ki, katıla katıla gülerek tepetaklak olmayasınız?
\n***
\nEsnaf Ekrem Birsen cips paketlerinden Haçlı orduları çıkarınca, Bakan Ertuğrul Günay’dan beklenecek en düşük performans da Emek Sineması’nı asansöre bindirmek olmalıdır, elbet.
\nYıkılması planlanan Emek Sineması “Kesinlikle AVM olamaz” diye güvence veriyor, Sayın Kültür ve Turizm Bakanı. “Belki sinema müzesi yapılabilir. Sinema salonu da hiç bozulmadan, asansör sistemiyle aynen binanın üstüne taşınabilir.”
\nHangi binanın üstüne? Tabii ki Emek Sineması’nın yerine yapılacak AVM’nin tepesine. Ne olarak dikilecek? Sinema salonu. Peki önceden neydi? Sinema salonu. Öyleyse niye asansöre bindi? AVM olmasın diye. O zaman neden altında AVM var? Üstünde olmasın, diye…
\nBuyrun, buradan yakın. Emek Sineması zaten tepetaklak olacak, bir de siz amuda kalkmayın.
\n***
\nBen çok düşündüm, bu damda gezerken beline kazma vurulan saksağan işleri üstüne, kim kimi ti’ye alıyor, diye. Kimsenin kimseyi ti’ye aldığı yok. Zaten mantığımızı tepetaklak ettirenlerin hiçbirinde herhangi bir mantık sistematiği, düşünce tutarlılığı da yok. Hatta düşünce yok ki, tutarlılığı olsun. Mantık olmayan yerde sistematiği ne gereksin ki “ti”ye alacak zekâ bulunsun, ilaç için, birinde de…
\nEflatun’un “mutlak kötülük” dediği cehaletten hâlâ akıl, fikir beklemek yanılgısını sürdürdüğümüz için tepetaklağız. Nafile umutları bir yana bırakıp, çevremizde her şeyin yıkılmasına doğru bakıp ayakta kalmayı başarırsak, belki kafasına vurulmasından iki üç kuşakta gına getirince bu çarkı tersine çevirecek dördüncü kuşaklara örnek bir düşünce sistematiği bırakabiliriz. O da belki.
\nPeki nereden türedi bunca cehalet, neden çoğaldı damdaki saksağanlar ve peşlerinden kazmayla koşturanlar, diye soracak olursanız…
\n***
\nİşte size Yiğit Okur’un son kitabı Tır Kamyonları’ndaki* “Telif Ücretinin Kıstası” başlıklı öyküsünden bir bölüm:
\nBir dostum vardı. Mesleğine, genç yaşında Yargıtay’da tetkik hâkimi olarak başlamıştı.
\nYüksele yüksele sonunda daire başkanı oldu. Cesur, çalışkan, araştıran bir yargıçtı. Önemli kitaplar yazıyordu.
\nEmekli olunca, zamanının tamamını yazmaya ayırdı. Her yıl bir eseri yayımlanıyordu. İkişer-üçer cilt. Her cilt, yaklaşık bin yaprak.
\nAma dertliydi. Mektuplarında kâğıdın pahalılığına, matbaa masrafına değiniyor; kitapların yüzde yetmişini satmadan maliyetini çıkaramadığını yazıyordu.
\nDemek ki, kitabın içindeki düşünce, fikir, yani kitabın özsuyunun değeri, maliyetin üçte biri kadardı. Fiyatı saptayan, basılmış kâğıdın maliyetiydi.
\nBasılmış, ciltlenmiş kâğıt, kiloyla satılsa, kilo bedeli basılmamış kâğıdın toplam değerinden düşük çıkıyor, yüzde bir-ikiyi geçmiyordu.
\nHemen kaleme sarıldım, Yargıtay Daire Başkanlığı’ndan emekli yargıç dostuma yazdım:
\n“Beyefendi, toptan aldığınız kâğıdı baskıya vermeyin. Gözlerim rahatsız, diyordunuz. Artık yazmayın, fikir üretmeyin. Kâğıdı koyun bir depoya, bir süre bekleyin. Sonra satın. Kitaplarınızdan kazandığınızın birkaç katını kazanırsınız.”
\nYanıt açık değil mi?
\n*Can Yayınları, 2011
\n\n\n‘G’ NOKTASI
\n\n\nYiğit Okur, benim en saydığım ve sevdiğim yazarlarımızdan biri. Belki de en bilgesi. “Tır Kamyonları”nda, monarşiyle demokrasiyi şöyle kıyaslıyor.
\n“Demokraside iktidara talip olanlar kürsüden halka seslenirler: ‘Siz patates yiyorsunuz. Biz devletin başına geçersek, hepiniz biftek yiyeceksiniz!’ Devletin başına geçerler, biftek yemeye başlarlar. Halk gene patatese talim eder. Monarşide ikiyüzlülük yoktur. Monark, kral, hükümdar, her neyse der ki: ‘Ben biftek yemeye devam edeceğim. Siz de patates yemeye devam edeceksiniz. İtirazı olan varsa, içeri tıkarım.’…”
\nSize bu gece ne yiyorsunuz, diye sormayacağım, aziz okurlarım. Ana haberlerden izlerim nasılsa, patatesi nasıl yedirdiklerini, hepimize…
\n\n\n“Düşünürün hası, şaşırmak duygusunu yitirmeyendir.”
\n\n
PLATON
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret ve emekli maaşı hakkında önemli iddia!
- Asgari ücret kaç TL olmalı?
- Yarısı mesleği bırakmayı düşünüyor!
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
En Çok Okunan Haberler
- İstanbul'da hissedilen deprem!
- Türkiye'nin en ünlü tekstil devi kapandı
- SMA'lı bebeğin babası intihar etti!
- Salonu terk ettiler!
- 'Bunu da yaptınız, yazıklar olsun!'
- Türkiye bağlantıları dikkat çekti!
- Muğla'da helikopter kazası: 4 kişi öldü!
- Fenerbahçe'den Jose Mourinho kararı!
- 'Su sorununu çözmek, DSİ'nin görevi değil'
- 'Ev hapsi' kararının ardından ilk kez konuştu