1921: Karadeniz’de hazine avı

08 Eylül 2024 Pazar

Kuvayı Milliye hükümetinin 1919 ve 1922 yılları arasında yürüttüğü çok başarılı diplomasiyle savaşı kazanacağına inandırdığı “düşman” Fransa ve İtalya dahil, savaşı Türklerin kazanmasından çıkarı olan “dost” Sovyet Rusya ile yaptığı askeri anlaşmalar; Büyük Zafer’e giden yolu döşemiştir.  

1921’de Fransa ve İtalya ile yapılan askeri antlaşmalarla bu ülkeler savaştan çekilmiş; daha da önemlisi aynı yılın mart ayında Türkiye ile Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyetler arasında imzalanan Moskova Antlaşmasıyla, Rusya’dan hem parasal destek sağlanmış hem de silah ve cephane sevkiyatı başlamıştır.

Bu sevkiyat ve İstanbul’dan İnebolu’ya kaçırılan silah ve mühimmatın hepsi, Karadeniz üzerinden yapılmıştır.

DENİZ KARA İSE GÖZLER DAHA DA KARA

Ege’de yakılan çoban ateşleriyle başlayıp 9 Eylül’de İzmir’in kurtuluşuyla sonuçlanan ve dünya askeri tarihinin en kısa, en özlü hücum emri olarak kayda geçirdiği Mustafa Kemal’in, “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” buyruğunun ardında; Karadeniz’in tehlikeli sularında İngilizlerle, Yunanlarla boy ölçüşen bahriyelilerimizin, isimsiz taka kaptanlarımızın kahramanlıkları vardır. 

Kurtuluşa kadar tüm cephelere hem asker hem de cephane taşıyan onlardır!

Onlar ki koskocaman bir Yunan şilebini, Enosis’i bile kaçırıp Anadolu’ya taşımışlardı.

ARIZALI GAMBOTLARIN PEŞİNDE

Deniz Alb. Tevfik İnci* yazıyor: 

“Ankara hükümetinin elinde Karadeniz’de yeterli gemi yoktu. Ruslar, Tuapse limanındaki Jivoi ve Jourky gambotlarını 1 ve 2 no’lu Gambot adlarıyla Ankara’ya vermeyi kabul etti. 

1921’in ekim ayında, Türk denizciler Anadolu donanmasına kritik katkı sağlayacak gemileri teslim aldı. Ancak (çok eski) iki motor-gambot arızalı çıktı. Gemiler, aralık ayında onarım amacıyla Novorossiyk limanına çekildi. Dört aya yakın bir süre sonunda 1922 yılının nisan ayına gelindiğinde seyre çıkmaya hazır hale getirilmişlerdi.”

Bir numaralı motor gambotun efsane komutanı Yüzbaşı Necati Bey (Amiral Necati Özdeniz), iki numaralı gambotun komutanı ise Yüzbaşı Reşat’tı (Talayer). İkisinin de mürettebatları onar bahriye eriydi. 

AV BAŞLIYOR

Limanda geminin onarımını izlediği bir gün, Yüzbaşı Reşat’ın gözüne bir gariplik çarptı. Bolşeviklere göre çok daha şık giyimli kadınlı erkekli bir topluluk, limanın tenha bir köşesinde bekliyorlardı. 

Yüzbaşı Reşat’ın Rusçası çok iyiydi. Gözüne kestirdiği genç bir kadına yaklaşarak ne beklediklerini sordu. 

Enosis adlı Yunan şilebiyle İstanbul ve Atina’ya gitmek için bekledikleri cevabını aldı. 

Kadın, ansızın Türkçe konuşuverdi: “Türk müsünüz?”

Yüzbaşı Reşat, şaşırmıştı: “Evet, Türküm. Ya siz?” 

Genç kadın, Kırım Türküydü. Babasını kaybetmişti. Annesi İstanbul’daydı. Enosis şilebine binebilmek için çok para vermişti. İstanbul’da inecekti.

AŞK GÖNÜLDE, ALTIN ENOSİS’TE

Bolşevikler, 1917 devriminden sonra Çarlık Rusya’sı zenginlerinin varlıklarına el koymuştu. “Beyaz Rus” diye anılan Sovyet karşıtları bir yolunu bulup İstanbul, Atina vb. üzerinden Avrupa’ya göçüyorlar; bu da onları “Çarlık artığı” gören komünistlerin işine geliyordu.

Beyaz Ruslar, limanlara uğrayan yabancı gemileri dört gözle bekliyor, anlaşma sağladıklarıyla Rusya’yı terk ediyorlardı. 

Yüzbaşı Reşat, çakı gibi bir Türk bahriyelisiydi. Yetim Saliha, başını dayayacak sağlam bir omuz arayan Kırım Türkü. İki genç, ister istemez yakınlaştılar.

Saliha, tanıştıklarının ertesi günü Yüzbaşı Reşat’a yola çıkacak Enosis şilebinde çuvallar dolusu altın ve gümüş olduğunu fısıldadı. 

O ŞİLEP BURAYA GELECEK!

Reşat, istihbaratı Yüzbaşı Necati’ye aktardı. 

İki yüzbaşı, durumu şifreli mesajla Trabzon üzerinden Ankara’ya bildirdiler.

Ankara, Enosis şilebinin limandan ayrıldıktan sonra ele geçirilip Trabzon’a getirilmesini emretti. 

Kuvayı Milliye’nin kahraman ordusuna büyük maddi destek sağlayacak, Kurtuluş Savaşı tarihimizin en heyecanlı korsanlık öyküsü başlıyordu!

Tarih araştırmaları bu yazılarıma kaynak oluşturan kadim dostum, denizlerin ozan kaptanı Ahmet Kadri Ergin’e selam olsun; devamı gelecek pazara.

* Deniz Tarihiminiz Şeref Sayfaları/ Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Yayınları, 1953 ve 2005. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Havasız kadınlık 14 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları