Yurttaşın gündemi belli

09 Eylül 2024 Pazartesi

Yerel seçimlerden birinci çıkan CHP, kritik tüzük kurultayını tamamladı. Kurultay, parti içinde yeni bir gerilim patlak verir mi türünden kimi soru işaretlerine karşın genel olarak birlik görüntüsüyle sonuçlandı. Tüzük değişikliği önerileri de delegelerin çoğunun desteğiyle kabul edildi. Kurultayı yakından takip eden Sarp Sağkal’ın haberinde, CHP lideri Özel’in halkın geçim sıkıntısının derinleştiğine de işaret ederek iktidara erken seçim çağrısı yaptığı aktarıldı.

CHP, “Mitinglere katılıyoruz, meydanlarda yurttaşın sesine kulak veriyoruz” diyerek bir yol haritasının olduğunu duyurmuş oldu. Bu tutum, iktidarın halkın asıl sorunlarını gölgeleyerek muhalefeti yapay gündemlerle oyalama çabasına karşı CHP’nin hazırlıklı olduğu mesajı vermesi açısından önemli. Şimdi gözler, Özel’in erken seçim için oldukça yakın sayılabilecek Kasım 2025’e işaret etmesinin iktidar cephesinde nasıl bir yanıt bulacağında.

Ülke ağır sorunlarla boğuşuyor. Eğitim konusu bunların önde gelenlerinden. Okullarda ders zili çalarken ekonomik kriz velileri zorluyor. Dini yaklaşımların giderek daha fazla müfredata eklendiği, laik, akıl-bilimden yana eğitim modeline karşıt uygulamaların arttığı da görülüyor.

Geçen hafta Aytunç Ürkmez imzalı haberimizde, tartışmalı yeni müfredatın ders kitaplarında, iktidarın bilimi, tarihi, edebiyatı kendi bakış açılarıyla anlattığı örneklerle sıralandı. Figen Atalay imzalı haberimizde ise devlet okullarında bir öğün ücretsiz yemek verilmesinin yaşamsal önemine vurgu yapıldı. Uzmanların, yeterince iyi beslenemeyen öğrencilerin derslere odaklanmakta zorluk çektiğini, zihinsel, fiziksel ve sosyal gelişimlerinin akranlarına göre geri kaldığı uyarısını yaptıkları aktarıldı.

İktidar sıklıkla eğitimde teknolojik ilerlemeleri dile getirirken Şevval Aydoğan’ın haberi ise tablonun diğer boyutunu gözler önüne serdi. Bilgisayar fiyatlarının yüksekliğine işaret edilen haberde, bazı teknoloji marketlerinin kiralama uygulaması başlattığı belirtildi.

SİSİ’NİN ZİYARETİ

Geçen haftanın dikkat çeken konu başlıkları arasında Türkiye’nin BRICS üyelik başvurusuna ilişkin gelişmelerle birlikte Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin Türkiye ziyareti de vardı. BRICS başvurumuzu, sağ olsun Kremlin detaylı duyurdu da haberler netleşti!..

Sisi’nin ziyareti ise beklendiği gibi, geçmişten bugüne AKP iktidarının zikzaklı dış politikalarına yönelik eleştirilerin eşliğinde geniş yankı buldu. Doğu Akdeniz’deki etkinlik mücadelesi, Suriye ve Irak’taki gelişmelerle birlikte İsrail’in Filistin’e saldırıları da düşünüldüğünde bölgenin iki önemli ülkesi olarak TürkiyeMısır ilişkilerinin iyileşmesi kuşkusuz değerli. Ancak aynı zamanda Kahire ile ilişkilerin neden böylesine uç noktalara savrulduğunun, yaklaşık 11 yıllık bir düşmanlaştırma politikasının Türkiye’ye nelere mal olduğunun, ekonomik faturasının ve bölgesel güç mücadelesinde ülkeye etkilerinin sorulması da doğaldır.

Bilindiği üzere, Sisi’nin Müslüman Kardeşler (İhvan) yanlısı Mursi yönetimini 2013’te devirmesi ve iktidara gelmesinin ardından Ankara-Kahire ilişkileri koptu. Siyasal İslam projelerinden Müslüman Kardeşler hareketine yönelik AKP’nin desteği ise birçok bölge ülkesiyle Ankara arasında çatlak yarattı. Bu aynı zamanda Türkiye’nin, Doğu Akdeniz üzerinden Ortadoğu, Afrika’ya uzanan hatta enerji ulaşımı da içeren etkinlik mücadelesinde yalnızlaştırılmasına neden oldu. Krizlerden çıkış yolu arayan iktidar cephesi son yıllarda, bölgesel anlamda ilişkileri yeniden kurma çabasına girişti. Mısır’la yaklaşık iki yıl önce atılan normalleşme adımları bu çerçevededir. Benzer normalleşme yaklaşımını şimdilerde Ankara, Şam yönetimi için de izliyor. Sisi’nin geçmişteki tavrı gibi Suriye lideri Esad da Ankara’nın görüşme çağrılarını ağırdan alıyor.

DİPLOMASİ VE AKILCILIK ESASTIR

Sonuçta bir kez daha görüldü ki dış politika kişiselleştirilmiş, parti logolu ideolojilerle yürütülemez. Ne can ciğer kuzu sarması ne de “Eyy katil... Onunla aynı masada oturmam” gibi en uç söylemler arasında savrulmak uluslararası diplomatik hamleleri zorlar. Siyasal İslamcılık üzerinden yürütülen politikaların, Türkiye’nin demokratik, çağdaş, laik, Atatürk ilkeleri çerçevesinde temellenen ulusal çıkarlarıyla hiçbir şekilde örtüşmediği ortadır. Kapsamlı dış politika vizyonunda diplomasi, akılcılık, gerçekçilik ve öngörülebilirlik esastır.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Vazgeçmeyiz! 2 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları