Barış hepimizin umudu ama...

13 Ocak 2025 Pazartesi

“Kartlar yeniden karılıyor” klişesi çoğumuzun aklına Ortadoğu’yu getirir. “Yeniden” vurgusu umutla birlikte aynı zamanda acı bir döngünün de ifadesidir. “Oyun” hiç bitmeyecek gibidir.

Gözler iktidar cephesinin açtığı “Kürt kartına” ilişkin gelişmelerin nereye evrileceğinde. Süreci sadece Türkiye üzerinden okumak yetersiz kalır, gelişmeleri küresel satrancın Ortadoğu ve Akdeniz’e yansımalarıyla da değerlendirmek gerek. Gerçekçi olursak “Aman bulaşmayalım, içine çekilmeyelim” denen Ortadoğu konusu artık ülkemizin jeopolitik-stratejik planlamalarında ana gündemlerden biri haline getirilmiştir. Türkiye’nin gelişmelerin dışında kalması (AKP iktidarının baştan yanlış Suriye politikasıyla Türkiye’yi içine soktuğu durum nedeniyle de) artık pek mümkün değil.

Emperyalist güçlerin, Irak’ta da gördüğümüz gibi yıllara yaydığı parçalaböl stratejisi arada es verir gibi gözükse de tümüyle geri çekileceklerini düşünmek saflık olur. Emperyalist çıkarlar, gerektiğinde Sünni-Şii-Kürt, kim varsa tüm halkları birbirine kırdırırken kendisine en büyük tehdit olarak da güçlü, egemen, toplumsal uzlaşıya kavuşmuş bir ulus devlet yapısını görür. Geçenlerde gündeme yansıyan, İsrailli bir bakanın Suriye’nin kantonlara ayrılmasını istediği iddiası da bu çerçevede kritiktir.

SORUNU ‘TEKİLLEŞTİRME’

Ağır ekonomik krizin yaşandığı ülkemizde demokratik, laik, hukuk devleti ilkelerine yönelik aşındırma ortada. Ancak var olan anayasaya bile uyulmadığı göz önüne alınırsa yenisini yapma peşindeki iktidarın samimiyeti tartışmalı. Anayasa değişikliği için Meclis üzerinden matematik hesabı yapan iktidarın, “çözümü” sadece etnik kimlik siyaseti üzerinden tekilleştirme çabası haklı pek çok itirazı da ortaya koyuyor.

Barışı kim istemez ki? Kullanırken yüreği umutla dolduran bir kelimedir barış. Tarih boyu savaşların, acıların, mücadelelerin mutlu sonu için yazılan dizelerin, iyimser beklentilerin özetidir. Ama barışa ulaşmak, sürdürülebilir kılmak için pek çok zorluğun aşılması, görüşlerin ortak bir zeminde buluşması gerekir.

İktidar cephesinin bir yandan CHP’yi DEM’le en ufak görüşmede terörle bağlantılı diyerek suçlamaya girişmesi, “kayyum” politikasıyla muhalefeti baskılama çabası ortada. “Süreci sadece ben açarsam aktır” doğru bir yaklaşım mıdır sorusunun yanıtı bu çerçevede önemli. Siyasal İslamcı, ümmetçi yaklaşımla birlikte emperyalist güçlerle oyuna girmek, küresel düzende bilinmezliklerin arttığı bir dönemde ülkenin üniter, ulus devlet anlayışına, zengin kültürel çeşitliliğe sahip toplumsal yapısına yönelik ciddi riskler barındırıyor. Bu nedenle de iktidarın tüm sorulara, hiçbir baskı uygulamadan yanıt vermesi, yol haritasını şeffaf yürütmesi şart.

KUZEY KUTBU ISINIYOR!

Trump dönemi için saatler işliyor. Daha Beyaz Saray’a oturmadan, arka kapı diplomasi vs. demeden, bildik filtresiz söylemleriyle Kanada’dan girdi, Grönland’dan çıktı bile. Kendisi bilimsel olarak kabul etmese de iklim krizinin etkisiyle Kuzey Kutbu’ndaki buzulların erimesiyle bölge artık daha fazla iştah açıçı. Zengin enerji kaynakları, Rusya ile de etkinlik kapışması açısından Trump gücü elinde toplama peşinde. Yıllar önce Putin de “Kuzey Kutbu’nun dibindeki bir dağ dizisinin Rus kıta sahanlığının uzantısı olduğunu kanıtladıklarını” savunmuştu. “Akdeniz ısınıyor” başlığı artık Kuzey Kutbu için de söylenir hale gelecek gibi, bölgede rekabet kızışıyor. Avrupa’nın Trump’ın NATO üzerinden yürütmesi mümkün üstenci tavırlarına karşı nasıl bir tutum izleyeceği de merak konusu. Grönland’ın bağlı olduğu Danimarka, şimdiden sana burayı vermeyiz ama ek askeri konuşlanma yapabilirsin önerisi getirdi. Bu Trump’ı keser mi bilinmez ama baskıyı artırırsa bir bakmışsınız AB, Çin ve Rusya ile daha yakın bir işbirliğine girişmiş.

ELON MUSK DÖNEMİ

ABD’de Trump dönemi aynı zamanda teknoloji devi Elon Musk isminin uluslararası siyasete damga vurma çabasını da ortaya koyacak gibi. Musk’ın sahneye girişi aynı zamanda küresel çapta bundan böyle teknoloji-iktidar arasındaki dengeyi de etkileyecek türden. Geçen hafta Mert Öner imzalı haberimizde Musk’ın Avrupa’ya uzanacak şekilde aşırı sağ, neoliberal cepheden bir siyaset ağı kurmaya çalıştığı görüşlerine yer verildi. Yüksek egolu TrumpMusk ittifakının nasıl ilerleyeceği merak ediliyor. Bir önceki döneminden bildiğimiz üzere, Trump bolca övüp göreve getirdiği isimleri bir gecede sosyal medya mesajıyla kovmuştu. Ama konu Musk ise bu nasıl olacak? haliyle X’in patronu da o!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları