Hükümetler gelir gider, anayasa kalıcıdır

14 Ekim 2024 Pazartesi

Toplumsal cinnet sınırlarında gezindiğimiz, vahşet haberlerinin birbiri ardına sıralandığı bir haftayı daha geride bıraktık. İktidar cephesi ülkenin gerçek gündem başlıklarının kenar köşelerinden dolanıp duruyor. Ekonomi, eğitim dökülüyor, sağlık çalışanları ayakta, emekçi isyanda... Kadını, çocuğu hedef alan şiddet döngüsünden çıkılamıyor. Karanlık gerici kafaların kadını güya koruma adına daha da fazla yasak, ayıp söylemiyle baskılama çabası sürüyor. İktidarın “cek, caklı” önlem alacağız söylemleri havada asılı. Hayvan hakları hiçe sayılıyor, katliam haberleri dur durak bilmiyor.

İktidar her zaman olduğu gibi gündem değiştirmede başarılı, bu konuda hakkını vermek gerek! Onca ağır sorun arasında bir bakıyoruz ki Meclis oturumunda bugüne dek köşe buçak birbirinden kaçanlar karşılıklı diyalog mesajı vermiş. MHP, DEM sıralarına el uzatmış. Bu adım samimiyet testini geçer mi derseniz, geçmişteki örnekleri ortada... Asıl hedef belli, iktidarın “yeni anayasa” için yandaş toplama hesapları. Peki, bu iktidar mevcuta bile uymamışken, akıldan, bilimsellikten yana demokratik, laik, hukuk devleti ilkeleri aşındırılırken, “tek adam” yönetim sisteminin getirdiği ağır sorunlar belliyken yenisini yapması için destek isteyenlerin/ verenlerin hesapları ne olabilir?

Tartışmalara son olarak TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez ilk 4 maddesinden 3’üncü maddeyi hedef alması eklendi.

İktidarın küçük ortağı HÜDA PAR’ın da anayasanın değiştirilemez maddelerine alerjisi gizli değil. Ama geçen eylülde Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Tekrar altını çizerek söylüyorum. Anayasanın ilk 4 maddesiyle ilgili bizim açımızdan herhangi bir tartışma yoktur. Özellikle Cumhur İttifakı’nın böyle bir sıkıntısı, böyle bir derdi de yoktur” dememiş miydi...

YANLIŞ HESAPLAR

Açık ki iktidar ortakları, topu sırayla birbirlerine atarak toplumsal zemin yokluyor; “Ben dedim, sen dedin. Yok ben demedim” diye sürüp giden tehlikeli bir oyun bu... Amaç kendi siyasi ideolojilerini güçlendirecek, sonsuz iktidar arayışı.

Hem ülkemize yönelik tehdit var deyip dış güçleri işaret edeceksiniz hem ülkeyi bu zorlu coğrafyada çağdaş seviyeye çıkaran Cumhuriyet ilkelerini delmeye çalışacaksınız hem de gelir dağılımındaki uçurumda son 17 yılın zirvesini yaşatacaksınız... Sonra gelip başka konu yokmuş gibi anayasa değişikliği diyeceksiniz...

Yanlış hesaplar nereden döner sorusu, artık bu iktidarın yanıt veremediği bir hal aldı.

Irak ve Suriye’de yaşananlar, göçmen sorununun yarattığı riskler faturanın ağırlığını göstermekte. Şimdi terör örgütünün Kandil ayağı ile kimileri pazarlık peşinde. Peki Kandil, ne ölçüde etkili; bütün hesap zaten ABD’nin artık Irak’tan Suriye’ye bu yapıyı yönettiğini göstermiyor mu?

Hükümetler seçimlerle gelir, gider. Kalıcı olan devlettir. Kuvvet ayrılığını hiçe saymak, devlet ve hükümet kavramlarının içini boşaltıp birbiri içine dolandırmak demokratik kazanımlar açısından ciddi riskler barındırır.

Yurttaş sosyal çürüme altında ağır sorunlarla boğuşuyor. Ev geçindirme, eğitimden istihdama yol haritası oluşturma, liyakat, kadına yönelik şiddet... Hangi birinde karne iyi? Bu nefessizliğin arasında şimdi “savunma fonu” denerek yurttaşa yeni vergi yükleme arayışı var. Kral çıplak dedirtecek haberlerden biri ise önceki gün Merve Kılıç imzalıydı. Bir üniversite hastanesinde MR cihazı alınabilmesi için umutların bağış kampanyasına bağlandığı aktarıldı.

İktidarın bu tükenmişliği, tüketmişliği karşısında CHP’nin yerel seçimlerde yurttaşa umut olan tutumunu diri tutması gerekiyor. Atatürk ilkelerinden bir milim taviz vermeden seçim için hazır olmalı.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları