Bochum Savcılığı’nın Türkiye ile iletişime geçip futbolda şike olaylarını izlemeye almasından sonra taşların yerinden oynayacağını düşünüyordum. Ama bu denli ‘deprem’ etkisi yaratacak büyüklükte bir operasyon da hiç aklıma gelmemişti. Çünkü futbolda bunca yıl yapılanların, ‘yapanın yanına kâr’ kaldığına çok tanık olduk. 8-0 biten maçlar, otomobillerin havada uçuştuğu günler hepimizin belleklerindedir. Ne oldu? Belge arandı, bulunamadı. Herkesin gözünün önünde olanlar için belge aranırken olaylar da arka kapıdan geçip gitti. Hatta biz özendirme (teşvik) priminin bile danışıklı dövüş (şike) olarak kabul edilmesi gerektiğini savunurken, koskoca kulüp başkanları açıkça özendirme primini savundu. Bu işlere girmeyenlere ‘enayi’, ‘iş bilmez’ gözüyle bakıldı. İyi başkanın tanımı ‘işbitiricilik’ ile eşanlamlı oldu.

Türkçemizde “Her şeyde bir hayır var” diye çok hoş bir deyim var. İnsanların özel yaşamlarını dinleme yoluyla izlemeye alınmasından hepimiz rahatsızlık duyduk. Ama bakın, belki de bu sayede futbol kendini temizleyecek. Büyük olasılıkla, özel olarak futbolu temizlemek için bir düzenek kurulmadı. Genel dinlemelere takılan futbol söylemlerinin arkasındaki ilişkilerin ilginçliği ve futboldaki dengelerin alt üst edildiği telefon dinleme yöntemiyle ortaya çıktı.

Türkiye’de futbol söz konusu olduğunda danışıklı dövüş olduğuna toplumun geneli inanıyor. Ama ne var ki, toplumun geneli dokunulmazlıkları olduğu varsayılan insanlara dokunulamayacağına da inanıyorlar. Daha önce uluslararası bahis şikesinde de çok ünlü insanlar kısa süreli gözaltına alınıp sorgulandıktan sonra bırakıldılar. O günlerde “Olayı bazı garibanların üzerine yıkıp birilerini kurtardılar” türünden söylemler de toplumda yankı buldu.

Sorun ve soru şudur: Bu büyük operasyonun soruşturması döneminde, çektikçe derinde olduğu düşünülen ipin ucuna değin gidilecek mi, yoksa ilk çekmede ip kopacak mı? Koparsa yine başa döner, maçlarda atılan gollerin hakem hatası mı yoksa kaleci hatası mı olduğunu tartışır dururuz. Kulüpleri yönetenlerin neler yaptığına bugüne değin anlamlı bir bakış olmadı. Yılda 2.5 - 3 milyar doların döndüğü bir futbol ortamında çeteleşmenin ve kural dışı harcamaların olmayacağına inanmak saflıktır. Futbol ve yaşamın içinde doğru davranmanın, parayı kullanmanın kültürünü oluşturmadan gelirler ve harcamalar bu denli büyürse kural dışı davranışlar kaçınılmaz olur. Devletin ve Spot Toto’nun alt liglerdeki takımlara verdiği isim hakkı karşılığı paranın çekiciliği için yönetici olan insanların varlığına inanan çok kişi var.

Futbolun tepesinde ve kamunun gözü önünde sorgulanması gereken büyük olaylar su yüzüne çıkıyorsa derinlerde, alt liglerde neler oluyor kim bilir? Hayatın genelinde de olan danışıklı dövüşleri toplumun dikkatinden kaçırıp futbola odaklanmak gibi bir yol izlenmiyorsa, futbol üzerinden temizlik başlatılabilir. İpin ucu yakalanmıştır. Sakın bırakmayın!