Mehmet Şakir Örs

‘İnsan yaşadığı yere benzer’

19 Ocak 2024 Cuma

Güçlü şairler ve onların anlamlı dizeleri, bazen sayfalar dolusu anlatımdan çok daha özlü, etkili ifade ederler anlatılmak isteneni... 

Bu bir anlamda edebiyatın güzelliği ve şiirin gücüdür. Ünlü şairimiz Edip Cansever’in “Mendilimde Kan Sesleri” şiiri de işte böylesi güçlü ve etkili şiirlerdendir. Doğrusu biz bu dizeleri çok severiz: 

“Ah güzel Ahmet abim benim/ İnsan yaşadığı yere benzer/ O yerin suyuna, o yerin/ toprağına benzer/ Suyunda yüzen balığa/ Toprağını iten çiçeğe/ Dağlarının, tepelerinin dumanlı eğimine/ Konyanın beyaz/ Antebin kırmızı düzlüğüne benzer/ Göğüne benzer ki gözyaşları mavidir/ Denize benzer ki dalgalıdır bakışları/ Evlerine, sokaklarına, köşebaşlarına/ Öylesine benzer ki...”

YEREL SEÇİM, YEREL ADAYLAR 

Edip Cansever’in “İnsan yaşadığı yere benzer” dizesiyle belleklerimize yerleşen ve yüreklerimize kazınan bu güzelim şiiri, nedense bizde hep yerelliği anımsatır. Tabii aynı zamanda yerele, yöresele aidiyet duygularımızı körükleyip ayağa kaldırır! 

Tahmin edebileceğiniz gibi bütün bu konulardan söz açmamızın nedeni, yazının yönünü hedefini yerel seçimlere ve yerel adaylara doğru çevirmek. Gerçekten de adı üstünde, yerel seçimlerin en önemli yerel ve toplumsal dinamiği, adaylarda ve onların temsilinde odaklaşıyor. Başkan ve meclis adaylarında aranacak en önemli özellik, görev alacakları yerleşim yerleri ile ilgili aidiyet bağları oluyor. Cansever’in dizesinden hareketle, kısacası “yaşadığı ve aday olduğu yere benzemesi” gerekiyor!.. 

İZMİR’DE VE EGE’DE DURUM 

İzmir ve Ege, tarihin derinliklerinden süzülüp gelen siyasal, toplumsal ve kültürel değerleriyle yerellik konusunda önemli bir örnek oluşturuyor. İzmirliler ve Egeliler, kendilerini temsil edecek adayların öncelikle kendi seçim çevrelerinden olmasını istiyorlar. Yıllarca kendileri ile aynı havayı solumuş ve aynı sorunları paylaşmış olmasına özen gösteriyorlar.

Elbette bu haklı talep ve beklenti, bilinçli seçmenin belki de en doğal ve masum isteğini oluşturuyor. Aslında yerel seçimlerde olması gerekenin de altını kalınca çiziyor. Bugüne kadar ilan edilen adaylarda, doğrusu bu genel yaklaşıma çok ters gelecek tartışmalı bir örnek yaşanmadı. Şimdi sırada İzmir adaylaştırmaları var. Önemli olan, belirlenecek adaylarda, seçim çevreleri ile bütünleşmiş olmaları özelliğinin aranması ve önemsenmesi. Cansever’ce yazarsak, “yaşadığı yere benzemesi”!

************

TÜTÜNCÜLÜK, ZOR ZANAAT

Tütün ve tütüncülük; emeğin, üretimin, alınterinin simgesidir. Ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yaşamımızda, tütünün/ tütüncülüğün apayrı bir yeri vardır… Yazınımızda tütüncülerle ilgili ne güzel şiirler, öyküler, romanlar yazılmıştır! Bunların içinde Urlalı/ İzmirli değerli hemşerimiz, rahmetli edebiyatçımız Necati Cumalı’nın eserleri, elbette başı çeker. Yalnızca edebiyatımızda ve sinemamızda değil, türkülerimizde de tütünün/ tütüncülüğün önemli etkileşimleri, yansımaları vardır… 

Ege’nin ünlü “Çökertme” türküsünü bilir misiniz? Muğla’nın Çökertme yöresinde yakılan bu türkü, bir zamanlar Ege’de, Reji kolcularının tütüncülere yaptıkları baskıları ve zulmü anlatır: “Gidelim gidelim Halilim/ Çökertmeye varalım/ Kolcular geliyor Halilim/ Nerelere kaçalım…”

Tütünün, tarlada yetiştirilmesinden kırılıp kurutulmasına ve dizilip balyalanmasına kadar uzanan, bir dizi zahmetli işi vardır. Ege’nin üretim yörelerinde geçen çocukluğumuzda ve ilk gençlik yıllarımızda, tütüncülükle ilgili pek çok gözlemimiz/ anımız olmuştur. En kaliteli tütünü, Balkan göçmeni, muhacir kökenli komşularımız yetiştirirlerdi. Mahallemizin hemen çevresinde tütün tarlaları bulunurdu. Gecenin ay ışığında ya da kandil lambalarının kısık aydınlığında, tütün kıran emekçilerin “sessiz” ama apaydınlık türküleri, hem gecenin karanlığını ışıtır hem de yürekleri ısıtırdı!

İlk sigortalı işimiz, Tekel’in tütün alım kampanyasında mevsimlik işçi olarak çalışıp, “tütün yazıcılığı” yapmak olmuştu. O yıllarda tütüncü, piyasanın açılışını dört gözle beklerdi. İlan edilen başfiyat memnun edici olursa ekici kasketini havaya fırlatırdı! Tersine durumlarda da tepkisini protestolarla gösterirdi. İzmir’in Bademler köyünden yetişen, kendisini rahmetle andığımız değerli siyasetçi Mahmut Türkmenoğlu’nun bakanlığı döneminde, kasketler sevinçle havaya atılmıştı!

Bütün bunları, bunca zaman sonra niye mi hatırlayıp yazdık? Bugünlerde Ege’nin artık çok daralmış tütüncü yörelerinde yaşanan olumsuzluklar, ister istemez bize bunları hatırlattı ve düşündürdü. Binbir emek ve zahmetle ürettikleri tütünlerini hakça bir fiyatla değerlendiremeyen ve tütün sözleşmelerini yakmak zorunda kalan tütün ekicilerinin yaşadıkları sıkıntılara dikkat çekmek istedik.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Çiftçi nasıl üretsin? 15 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları