Mehmet Çoban
Mehmet Çoban teleformat2012@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Kayıp Kayboldu

26 Ocak 2014 Pazar

Kanallar reyting alamayan dizilerin yayın günlerini değiştirerek çözüm arıyor.
Hükümet polislerin, savcıların görev yerlerini değiştirerek paralel yapıyı arıyor.
Lakin olmuyor. Çare bulunamıyor.
Bu sefer görev yerleri değiştirilen “bağzı” polis ve savcıların yerleri yeniden değiştiriliyor. Eski yerine getirilen polis veya savcı var mı bilmiyorum, ama eski yayın saatine geri dönen bir sürü dizi var. Deneme yanılma usulüyle reyting alınamayacağı aşikâr. Peki bu yöntemle devletin içindeki paralel “çete” çökertilebilir mi?
Bu sorunun yanıtını Kanal D’de yayımlanan “İntikam” dizisinin son bölümünden öğrenebilirsiniz. İntikam’da Mert Fırat, Beren Saat’e büyük yapılanmanın parçalarını anlatıyor: “Kendilerine Girişim (Cemaat diye okuyabilirsiniz) diye bir ad takmışlar, ama her yerdeler. Paralel bir yapılanma bu. Yargının içindeler, emniyet teşkilatının içindeler, siyasetin içindeler. Hepsinin içinde çok güçlü adamları var. Şimdi de benimle, ailemle ve şirketimle uğraşıyorlar. Onların çıkarları doğrultusunda hareket etmemi istiyorlar.”
Kanal D dizilerin görev yerlerini, pardon yayın saatlerini değiştirerek reytinglerdeki paralel yapılanmayla baş edemeyeceğini anlayınca, çözümü İntikam’da olduğu gibi dizilerin içeriğini, yani hikâyesini manipüle etmekte görüyor. Yanlış yapıyor. Bir kere Mert Fırat’tan Tayyip Erdoğan olmaz! Fazla beyaz Türk. Mesela Nejat İşler iyi olurdu. O da hasta. (İnşallah iyileşir. Daha oynaması gereken bir sürü rolü var. Görev bekliyor.) Mağduriyeti oynamak hakikaten zordur. Samimiyet ister. İman ister. Bu yetenekler okulda veya sokakta öğrenilmez, Allah vergisidir yani. Nejat İşler’de var bu. Burnu iyi koku alıyor. Dizinin akıbetini erken görüp, erken kaçtığı için İntikam’ın tadı tuzu da kaçtı ya neyse, o başka bir yazı konusu.
Yayın saatini değiştirmek ve güncel siyasi gelişmeleri alakasız dizilere monte etmekle reyting alınmıyor. Kanal D’nin CEO’su İrfan Şahin’in öz çocuğu gibi koruduğu “Kayıp” dizisi reytinglerde kaybolmaya başlayınca, senaristler hacıdan hocadan medet ummuştu. Rüyasında gördüğü evin yerini öğrenmek için hocaya bile gidiyordu kadın. Sonuç? Kayıp kayboldu. Bir polisiyenin rüyayla, hacıyla, hocayla ne işi var Allah aşkına? Oysa Türkiye’nin ilk kaliteli polisiye dizisini yaratmak için her şey mevcuttu. Hikâyesi özgün ve yerli malıydı. Menderes Samancılar yıllanmış şarap gibi oyunculuğunun zirvesinde iyi kalpli kötüyü canlandırırken devleşiyordu. İlker Kaleli bıçkınlığı fazla kaçırsa da (Kayıp Şehir’den kurtulması zaman alacak) aşk için kötülük yapabileceğini inandırıyordu seyirciye. Hele Mete Horozoğlu... Tam bir zehir hafiye. Sempatik, yakışıklı, saf ve sakar bir özel dedektifimiz olacaktı az kalsın. Ama olmadı. Sahi bizim niye bir Komiser Kolombo’muz yok? Arka Sokaklar’la Kayıp karışımı bir proje tutmaz mı? Kayıp’taki sağlam karakterler Arka Sokaklar’daki yalın ve basit anlatım tarzıyla birleşse nasıl bir proje çıkar?
Kanal D’de kaybolan sadece Kayıp değil. İntikam ve Merhamet’le başlayan reyting düşüşü Çalıkuşu, Fatih, Vicdan ve İnadına Yaşamak’la sürüyor. Son üçü kurban edildi çoktan. Karneler gününde başladığımız kanalların karnelerini irdelemeye gelecek yazımızda devam edelim. Sırada “Show neden başlamıyor?” var.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları