Mehmet Basutçu

80. Venedik Film Festivali’nden notlar: Yapay zekâ şaşkın insanlar

05 Eylül 2023 Salı

Geleceğimizin karmaşık ve karanlık yollara çoktan girdiğini herkes biliyor artık... İnsanoğlu, dili, dini, ırkı, ülkesi ve yönetilme biçimi ne olursa olsun, hep birlikte tehlikelerle dolu çıkmaz yollardan acilen vazgeçmeli; kökten bir değişim gerçekleştirmeli; yoksa, daha büyük trajediler yaşamamız kaçınılmazdır...

Bu uyarıyı, yıllardır farklı biçem ve yollara başvurarak izleyicilerine iletmeyi sürdüren yönetmenler de artık yoruldular herhalde. Mutlu sona, Woody Allen dışında pek kimse inanmıyor galiba. Kaldı ki yarışma dışı gösterimi içten alkışlarla karşılanan, çok sevdiği Venedik Festivali’ne yeniden gelmekten mutlu gözüken Woody Allen’in Paris’te çektiği “Şans Cilvesi” (Coup de chance) adlı son filminde sergilediği mutlu son, alabildiğine ironik, iğneleyici, olasılığı sıfıra çok çok yakın, farklı bir mutlu son!...

Sonuçta, distopik sıfatıyla tanımlanabilecek filmlerin yelpazesi giderek genişlemekte.

Geleceğe yönelik bin bir kaygıya, bir de yapay zekâ eklendi şimdi. Nasıl eklenmesin ki? Yapay zekâyı yaratıp, iplerini elinde tutanlar, bazıları kendilerini zeki sanan kanlı canlı gerçek salak insanlar olduğuna göre, durum nasıl vahim olmasın ki?...

Fransız sinemasının aykırı adlarından Bertrand Bonello, 1910’dan 2044’e kadar uzanan bir zaman çizgisinde, aynı beden içinde farklı kimliklerle yeniden dünyaya gelen iki genç aşığın öyküsünü anlatmaya çabaladığı, bilimkurgu türü “La Bête”(Hayvan) adlı filminde çıtayı öylesine yüksek tutmak istemiş ki daha ilk adımda tökezlemiş. DNA’sını “temizleyerek” önceki yaşamlarının bilinçaltına yüklediklerinden ve herkesin kurtulmak istediği duygusallıktan, arınmaya çalışan anakarakteri canlandıran Léa Seydoux’yu da bu başarısızlığın içinde ziyan etmiş...

İnsanlar ve hayvanlar temasını, filmlerinde değişik dozlarda kullanan Yunan yönetmen Yorgos Lanthimos ise heyecanla izlenen, çok daha başarılı, yenilikçi bir sürrealist sinema örneği olan “Zavallı Yaratıklar” (Poor Things) ile geniş beğeni topluyor. Hibrid insan ve hayvanların dünyasına gerçeküstü bir yaklaşımla eğilerek, insan gerçeğini hınzırca sorguluyor. 

Bu özgün denemede, kendisine çocuk beyni nakli yapmış olan aile dostu çılgın operatör doktorla (Willem Dafoe) birlikte, bahçesinde kaz kafalı köpekler gibi tuhaf yaratıkların dolaştığı bir malikanede yaşayan baş karakterimiz genç kadını yorumlayan Emma Stone’un sergilediği olağanüstü oyun, filmin ödül listesinde bir yer bulacağını şimdiden söylemek için yeterli...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları