Olaylar Ve Görüşler

Çocuk haklarında kara bir yıl... - PROF. DR. ÜLKÜ SARITAŞ

13 Ocak 2025 Pazartesi

1926 tarihli Medeni Kanun’un 27. maddesi, “Şahsiyet, çocuğun sağ olarak tamamıyla doğduğu andan başlar ve ölüm ile nihayet bulur. Çocuk sağ doğmak şartıyla ana rahmine düştüğü andan itibaren medeni haklarından istifade eder” diyerek çocuk haklarına vurguda bulunmuştur. 2024 yılı, çocuğu bir şahsiyet olarak görüp sağlık, eğitim, beslenme, vücut bütünlüğünün korunması, barınma ve güvenlik açılarından yetişkinlerin sahip olması gereken tüm haklardan mahrum etmiştir ne yazık ki.

2 Ocak 2024 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yalnızca bir günde, çocukların hak ihlalleri ile dört haber yer almaktaydı. “Olan öğrenciye oldu!” başlığı ile özetle okullardaki yetersiz hijyen koşulları, binaların güvensizliği, yetersiz beslenme ve mesleki eğitim merkezi uygulamaları kapsamında çalıştırılan çocuk işçilerden en az 68’inin iş cinayetlerine kurban gittiği belirtilmişti. Bir başka sayfada cinayete kurban giden Narin davasının sonuçlandığı ancak Narin’i kimin ne için öldürdüğünün belli olmadığı haberi yer alıyordu. 6 Şubat depreminin yol açtığı ve henüz çözülememiş sorunlar yumağı içinde, deprem bölgesinde bebek ölüm hızının Türkiye ortalamasının en az iki katı olduğu belirtildi.

Türkiye’de insanlık duygusu olan herkesin içini yaralayan bir diğer haber “yenidoğan çetesi” ile ilgili. En az 10 çocuğun ölümüne neden oldukları ve haksız kazanç sağladıkları iddiası ile hastane sahibi, yönetici, doktor ve hemşirelerin içinde olduğu tutuklu ve sanıklar ile ilgili dava devam ediyor, olaya neden olan çarpık sağlık sistemini sorgulayan yok. Yenidoğan çetesi, sağlıkta kontrolsüz ve denetimsiz özelleştirmenin yalnızca görünen kısmı, buzdağının aslan payı suyun altında.

Bir günde habere konu olan acımasız hak ihlalleri yarınımızı emanet edeceğimiz çocuklarımıza reva gördüklerimiz. Çok daha fazlasını biliyoruz. İstismar edilen, küçük yaşta zorla evlendirilen ve hatta hamile kalan çocuklar, yokluktan yoksulluktan okula gidemeyenler, beslenemeyenler, anne-babaları çalışmak zorunda olduğu için evde yalnız bırakılıp yanarak can verenler, henüz bebekken tecavüze uğrayıp ölenler, uyuşturucu batağına saplananlar, tarikat yuvalarında başlarına ne geldiğini bilmediğimiz intihar eden çocuklar, anneden babadan öğretmenden patrondan dayak yiyenler, çetelerce ele geçirilip suça sürüklenenler, organ mafyasının ağına düşüp donör olanlar...

Neden sahip çıkamıyoruz çocuklarımıza? Neden en acımasız yanımızla onların hakları olan çocukça bir yaşamı onlara çok görüyoruz? Oysaki çok bir şey değil onların istedikleri, sadece çocukluklarını yaşamak istiyorlar. Barınmak, beslenmek, okula gitmek, oynamak şiddet görmeden canları acımadan ve sevgi ile yaşamak...

PROF. DR. ÜLKÜ SARITAŞ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları