Mehmet Ali Güller

Erdoğan-Trump buluşmasının anlamı

18 Kasım 2019 Pazartesi

Erdoğan ve Trump’ın 13 Kasım’da Beyaz Ev’de buluşacak olması, 17 Ekim tarihli “Erdoğan-Pence mutabakatı”nın bir gereğiydi.

Araya Erdoğan’ı zor durumda bırakan Trump’ın mektubu ve Temsilciler Meclisi’nden geçen Türkiye karşıtı iki karar girmişti ama Erdoğan yine de o mutabakatın gereğini yerine getirmeliydi.

Nitekim hem görüşmeye giderken hem de görüşme sürecinde ısrarla verdiği mesaj şuydu: “ABD’yle yeni bir sayfa açmak istiyoruz.”

Dahası masada sanki dosyalar ve ABD’den Türkiye’yi yönelik tehditler yokmuş gibi “Türk-Amerikan ilişkilerini sabote etmek isteyenlerin oyununa gelmedik” diyordu.

Trump’ın temel hedefi ise Türkiye’yi kaybetmemekti.

 

Beyaz Ev'den ‘zaman kazanmak’ çıktı

Erdoğan ve Trump, işte bu şartlarda Beyaz Ev’de buluştular ve görüşmeyi sorunlu dosyaları çözmekten çok, iç politikadaki baskılara karşı malzeme üretmek için kullandılar.

Ve Erdoğan’ın “yeni sayfa açma” isteği ile Trump’ın “Türkiye’yi kaybetmeme” hedefi nedeniyle, buluşmadan “masadaki sorunları öteleyerek işbirliği yolunu açık tutmakta anlaşma”, yani “zaman kazanmak” sonucu çıkmış oldu esas olarak.

Tabii iki konuda varılan uzlaşıyı da eklemeliyiz:

 

İki uzlaşı

Birincisi Trump, kameraların önünde Erdoğan’ın “tutuklu olan bir ABD vatandaşını daha serbest bırakma sözünü” verdiğini söylüyordu!

Fakat tutukluları yargının değil, yürütmenin serbest bırakabildiği şeklindeki tablo, Beyaz Ev’de misafir bulunanları hiç de rahatsız etmiyordu! Kim bilir, belki de ikincisinin maliyetinin ilk serbest bırakılan Rahip Brunson’dan daha az olmasına seviniyorlardı!

Varılan ikinci uzlaşı ise S-400 ve F-35 konusunda bir “ortak mekanizma” kurulmasıydı. ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert C. O’Brein ile “resmi olmayan” muadili İbrahim Kalın, “ortak mekanizma”nın çalışmalarına liderlik yapacaktı.

Ve “ortak müzakere” hızla çalışmaya başladı!

Kalın, 15 Kasım’da “S-400 ve F-35 için ortak mekanizma bugün itibarıyla çalışmalara başladı” müjdesi verdi!

Artık AKP hükümeti S-400 konusunu komisyonda oyalayabildiği kadar oyalayabilecekti!

 

Trump’ın iki talebi

Trump’ın Erdoğan’dan iki temel talebi var: Birincisi S-400’leri paketinde tutması, ikincisi de PYD konusunda esnemesi.

Trump zaman içinde bu iki konuda kazanım elde edebilirse, bunu iç politik basıncı hafifletmekte başarıyla kullanacak. O nedenle bu konuda ortaya çıkacak bir esneme karşılığında yaptırım sopalarını kaldırmayı, Patriot ve F-35 programına dönüş havucu vermeyi, 100 milyar dolar hedefli ticaret anlaşması yapmayı taahhüt ediyor.

İşte senatörlerle oynanan tiyatro bunun içindi!

Tiyatro dememiz şundan: Erdoğan o senatörlerin bazılarıyla zaten görüşmüştü. Yani öyle Trump’ın Erdoğan’a “yüzlerine anlat” demesini gerektirecek bir durum yoktu.

Olan Türkiye’nin görünümüne oldu: Türk milletvekillerinin hükümete hesap sorabilmesi neredeyse ortadan kalkmıştı ama Erdoğan, Amerikalı senatörlerinin sorularını kameralar önünde tek tek yanıtlamak zorunda kalıyordu!

 

ABD’ye Ortadoğu defterini kapatmak

Özetle, Türkiye ile ABD arasındaki “temel sorun” konusunda bir gelişme olmadı. Erdoğan ile Trump, birbirlerini, iç politikadaki sıkışmışlıklarına dayanak yapmaktadırlar.

Türkiye ile ABD arasındaki “temel sorun”, ABD’nin bölgemizde bir terör koridoru inşa etmeye çalışması ve bunun gereği olarak da terör örgütleriyle işbirliği yapmasıdır. Bu sorunun varlığı sürerken ABD’yle “yeni sayfa” açmaya hevesli olmak, o sorunu ortadan kaldırmaz.

O sorun ancak ABD’ye karşı cephe kurmakla ve bölgesel işbirliği yapmakla çözülecektir.

Kısacası Türkiye, ABD’yle “yeni sayfa” açmanın peşinde değil, ABD’ye “Ortadoğu defterini kapatmanın” yollarını inşa etmelidir!

ABD’yle eşit, bağımsız ve dengeli uluslararası ilişki de ancak öyle kurulur!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları