Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bir Çift Spor Ayakkabı

23 Şubat 2014 Pazar

Bugünkü yazıma öncelikle kocaman bir teşekkürle başlamak istiyorum. 18 Şubat 2014 tarihli “Anacığım Bu Porno!” yazıma benimle birlikte olduklarını ifade eden öyle çok kişiden e-mail aldım ki, doğrusu şaşırdım. Yeniden teşekkür ederim. Bu arada pek çok küfür e-mailli de aldım. Küfürleri burada yazamam, gazete kapatılır. Onlara da teşekkür ederim. Herkes bir gün doğru yolu bulabilir. Şimdi yazıma başlayabilirim...
Bir ülkede bir küçük oğlan çocuğu yaşarmış, oğlan çocuğunun tek rüyası bir spor ayakkabıymış; çünkü bu spor ayakkabısı onu pek bir golcü yapacakmış... Ama bu ayakkabının fiyatı çok pahalıymış. Mahallede çocuklar, spor ayakkabısı olmadığı için onu oyuna almazlarmış. Küçük oğlan çocuğunun babası işsizmiş, bütün gününü kahvede geçirirmiş, annesi temizliğe gidermiş ve onun kazandığı para oğlan çocuğuyla birlikte yedi kardeşin anca karnını doyurmaya yetermiş. Bir gün küçük oğlan çocuğunun futbol oynayan arkadaşlarını mahzun mahzun izlerken gören annesi karar vermiş, kefenlik olarak tuttuğu tek altın dişini çektirip ona istediği ayakkabıyı almış.
Bu oğlan çocuğu Türk müymüş, Kürt müymüş önemli mi?.. O sadece diğer çocuklarla birlikte futbol oynamak istiyor, bir çift iyi ayakkabısı olsun istiyor...
Bu ülkede bir kız çocuğu yaşarmış, annesi doğum üstüne doğum yapınca kız çocuğuna “Artık okul önlüğünü çıkar, çocuklara sen bakacaksın” denmiş. Ardından gelen bütün çocuklara bakmış ve henüz on yaşında yaşlanıvermiş. Kurabildiği tek hayal, iyi bir gençle evlenip kendi çocuklarına bakabilmekmiş.
Bu kız çocuğu Türk müymüş, Kürt müymüş önemli mi?..
Sabah sabah sizlere Kemalettin Tuğcu edebiyatı yapmışım gibi geliyor, haklısınız... Ancak bu oğlan çocuklarının, bu kız çocuklarının sayısı sanılandan daha fazla ve ne yazık ki, hepimizi kuşatan tuhaf ve bence fevkalade tehlikeli gündemin, bu çocuklar hiç umurunda değil.
Ve ben müthiş bir hayal kırıklığı içinde, BDP’nin ilk yola düştüğün günlerde neler kurmuştum; onları düşünüyorum. Yapabilirlerdi, spor ayakkabısı olmadığı için top oynayan arkadaşlarına mahzun mahzun bakan küçük oğlan çocuğu için, henüz on yaşındayken hayallerine kıyılan küçük kız çocuğu için, sosyalist bir söylemi bir zamanlar Türkiye İşçi Partisi’nin yaptığı gibi Meclis’e taşıyabilirlerdi.
Bu ülkede yaşayan mazlumların partisi olabilirlerdi.
Kadınların partisi olabilirlerdi. İşçilerin partisi olabilirlerdi. Tarımı çökertilmeye çalışılan bu tarım ülkesinde topraksız köylünün partisi olabilirlerdi. Madenleri yabancı şirketlere peşkeş çeken kanunların karşısında durup, en kahramanca savaşabilirlerdi. Dipsiz bir kuyuda cebelleşen işsizlerin partisi olabilirlerdi. Binlerce üniversitelinin partisi olabilirlerdi. Benim, sizin, hepimizin partisi olabilirlerdi... Böyle bir partiye hepimizin ekmek ve su kadar ihtiyacı vardı. Bütün bunlar için hem Kürt milliyetçileriyle, hem Türk milliyetçileriyle savaşmak gerekirdi. Elbette bu, dağda savaşmaktan daha zor bir şey; yüzlerce yıllık önyargıları kırmak zor iştir...Ama onlar bu zor işi başarabilirlerdi. Ve hayal bile edilemeyecek bir desteği arkalarına alabilirlerdi. Batının, doğunun, kuzeyin, güneyin partisi olabilirlerdi. Ne yazık ki, olmadı... Meclis’e girdiği için çok sevindiğimiz kadınlar bile çok erkekçe bir söylemin peşine takıldılar. Ve işte geldiğimiz nokta...
Bu ülke bir müthiş fırsatı daha kaçırdı. Ama çıkmayan candan umut kesilmezmiş; galiba bizim Türk, Kürt, Laz, Çerkez hepimizin yıllardır süren ve dönüp kendimizi vuran, şu çok erkekçe söylemi ve davranış biçimlerini değiştirmemiz gerektiği.
Evet... Analar, bacılar, gelinler... Yola çıkmalısınız; siz küçük kızlarınızın mahzun yüzünü bilirsiniz, ayakkabısız oğlan çocuklarının çektiği utancı da...
Umut sizde!
Not: Bu yazıyı 13/12/2009 günü yazmışım. Hiçbir olgunun değişmemiş olması bana her zamankinden daha çok acı veriyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları