Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bavulum elimde geliyorum, beni de tutuklayın!

02 Şubat 2025 Pazar

Sevgili okurlarım şeytan diyor ki pılını pırtını topla, al eline bavulunu Çağlayan Adliyesi’ne git. Doğru sorgulama bölümüne geç ve herhangi bir kapalı kapıyı aç, mutlaka içeride sorgu yapan bir savcı vardır, savcıya seslen: “Beni de tutuklayın!” Çünkü mutlaka birisi beni tanıyordur, yazılarımdan ötürü az sorguya gitmedim. Yapayalnız, sadece beni seven avukatlarımla ve birkaç dostumla. Onlara buradan teşekkür ederim. Hakkımda Suriye sınırında çektiğim bir fotoğraf nedeniyle, ah unuttum dosyada bir de bir teknede benim oyun oynarken çekilmiş bir fotoğrafım vardı, ağır cezalık olmuştum. Yani Çağlayan Adliyesi’nde yabancı değilim. Bir de çantam var. İçinde sıra sıra dava dosyalarım duruyor. Savcının işini kolaylaştırmak istiyorum.

Şeytan da şeytan ve ısrar ediyor: Her gazeteden, her muhalif televizyondan bizleri aydınlatmak için bilgi sunan, bu ülkenin gerçek gündemini ısrarla savunan gazeteci dostlarımın tutuklanmasından ötürü ülkem adına epeyce canımın sıkıldığını, arada umutsuzluğa kapıldığımı biliyor. Giderek fakirleştiğimi, Öcalan ziyaretlerinin ülkede ne Türk halkının ne de Kürt halkının yoksul kesimlerinde hiçbir şeyi değiştiremeyeceğine inandığımı da biliyor. Üstelik korktuğumu da biliyor, çünkü dünyanın her yerinde “yeniçağ faşizminin” adım adım ilerlediğini ve bunu görmemek için insanların üç maymunu oynadıklarını bilmemek mümkün mü?

Şeytan bana gülüyor, en çok da marketlerde. Huyum kurusun, nereye gitsem çevreyi izlemekten kurtulamam. Meslek deformasyonu. Marketteki sıralarda insanların neler aldıklarına, kaç para ödediklerine gözüm takılıyor. Bir annenin “Anne bana muz al” diye yalvaran çocuğuna ancak tek muz alabildiğini görünce delleniyorum. Bir de hâlâ şu şatafatlı hayatımızdan vazgeçmediğimizi gördükçe delleniyorum. Yanı başındaki markete bile gitmeyip kuryeyle evine mal taşıtanlara şaşkın şaşkın bakıyorum; bir de özellikle cumartesi, pazar Allah’ın emri diye sabah kahvaltısına çıkanlara. Kuryelerin işlerine ara verip çay içtikleri kahvelerde otururken öğreniyorum, kuryelerin de çoğu dünyanın parası ödeyip uyduruk üniversitelerde okumuşlar, çoğu zaman çaylarını içemeden masalardan kalkıyorlar, çünkü çağrılmışlar. Nasıl camiler imamsız olmazsa olmaz, artık sokaklar da kuryesiz olmazsa olmaz! Çünkü bu ülkede genç işsiz sayısı inanılmaz derecede çok! Ve gencecik öğretmen adayları, avukat adayları atanmadıkları için intihar ediyorlar! Kim bilir nerelerde bu dünyanın yaşanamaz olduğunu düşünen kaç gencimiz intihar ediyor.

Şeytan kulağıma fısıldıyor: “Fransa açıklarında bir Türk gemisi 9 ton kokainle yakalanmış.” Yani 9 ton kokain nasıl olur, depoları görmek için can atıyorum çünkü ben bunu hayal edemiyorum. Ton yahu ton. Bu gemi acaba kime ait? Onu da siz bulun.

Evet evet sus!” Şeytanı susturmaya çalışıyorum anladınız değil mi? Bana diyor ki “Okul önlerine git! Şu sokağı iki adım geç işte orada!” “Ne var orada?” “Müşteri bekleyen uyuşturucu satıcısı. Üstelik kullanan için iki yıl ömür biçilen sentetik kokain satıyor, bilmiyor musun sentetik kokain en çok yoksul çocukların, yoksul gençlerin tek eğlencesi!” Şeytana gerek yok her mahallede çiçek satan kadınlarla konuşun, çocuklarının mutlaka biri ya da ikisi uyuşturucu bağımlısı. AMATEM’ler dolu, hastaneler dolu. Hemen bugün Eyüp Sultan’da çocuk yaşta genç bir adam ailesinden dört kişiyi vurarak öldürmüş. Uyuşturucu parası için annesini, babasını öldürenleri de gördük. Uyuşturucu öyle bir şeydir ki insanlardaki tüm duyguları yok eder. Ve ölüme hazırlar.

Geçen hafta otel yangınlarında ölenlerin cenaze merasiminde acılı fotoğraflara bakarken dayanamadım, kendimi asla üzmeyen, aşk hikâyeleri anlatan filmlere vurayım dedim. Olmadı, şeytan gitmiyor ve kulağıma fısıldamaya devam ediyor: Çok vicdanlı halkımızın bir kısmı hemen yangın söndürme araçlarına yüzde yüz zam yapmış. Tabii özel cenaze arabalarının ölü taşımak için yüz bin lira istediklerini de unutmak olmuyor. Ve kültür ve turizm bakanımız otellerinin sayısını dörtten sekize çıkarmış. Ne diyeyim helal olsun, acaba daha kaç bakan eğitim kurumlarını, hastanelerini çoğaltmış merak ediyorum?

Bir başka şeyi de merak ediyorum, seçime mi giriyoruz, ne oluyor vallahi bunun için şeytanın kulağıma fısıldamasına gerek yok, harbiden neler oluyor merak ediyorum ve açıkça söylüyorum, hiçbir şeyi değerlendiremiyorum. Ahkâm kesmeyi de hiç sevmem. Gerçekten yakın zamanda bir seçim mi var? İşte burada duruyorum ve aklıma hemen ölümüne kadar inanılmaz bir baskıyla 40 yıl İspanya’yı idare etmiş diktatör Franco geliyor. Diktatörlüklerde oyun bitmez!

İşte sevgili dostlarım anladınız değil mi, canımı o kadar çok sıkan şey var ki sonunda şeytanı dinleyip tası tarağı toplamak ve adliyenin önüne gitmek istiyorum. Ah unuttum, canımı çok sıkan bir şey daha var, şu televizyonlarda her konuda ahkâm kesen kendini beğenmiş profesörler! Aman neden bunu büyütüyorum ki Öcalan’a bile muhtaç olmadık mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ah ne çok öldük! 9 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları