Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Efsane ve düş kırıklığı...
Ah be Maurice Béjart keşke ölmeseydin! Ya da ölmeden önce “Bundan böyle bensiz kimse benim adımı kullanmasın” diye bir vasiyet bıraksaydın!
“Aşk ve ölüm, tutku ve nefret, siyah ve beyaz tüm bu zıtlıklar arasındaki dengeyi büyüleyici danslar ve melodiler eşliğinde sahneye taşıyorlar” diyordu ilanlar. Lozan Béjart Balesi topluluğunun gösterisi “Ballet for Life” yani “Hayat için Bale”, “Yaşam için Dans” ilanları... Elbet gittim gördüm! Ah, keşke... Keşke...
Yok böyle olmayacak, baştan başlamalıyım.
DÜNDEN BUGÜNE
Maurice Béjart adı,
Türkiye’deki bale ve modern dans izleyicisi için yabancı değil. 70’li yıllarda Béjart’in topluluğundan muhteşem “Bolero”yu (Ravel); 1988’de “Bahar Ayini”ni (Stravinsky); 2007 yılında ise yine İstanbul Müzik Festivali’nde Béjart’ın 80. yaşını ve Mevlana’nın 800. yılını kutluyorduk “Rumi” (Kudsi Erguner) adlı eserle.
Unutmuş olanlar ya da tanımayanlar için kısa bir tanıtım yapmalıyım: Fransız dansçı ve koreograf Maurice Béjart, tüm klasik öğeleri kullanarak baleyi çağdaşlaştıran bir sanatçı. “Bale-tiyatrosu” terimini belki de ilk kullananlardan. Klasik tekniklere karşın klasik giysileri, dekorları sahneden attı. Paris’te kuralları yıkmanın güçlüğünü gördü ve dansçılarıyla birlikte Brüksel’e yerleşti (1960). Orada “20.Yüzyıl Balesi”ni kurdu. 1987’de Brüksel’den ayrılıp İsviçre’nin, Lozan kentine yerleşti ve “Lozan Béjart Balesi”ni kurdu. 60’lı yıllardan başlayarak bale sanatını çok geniş kitlelere yaydı, popülerleştirdi ve sevdirdi. Dünyanın dört bir yanında temsiller verdi. 80 yaşında öldüğünde (2007) çoktan efsane olmuştu.
NEDEN EFSANE?
Bu sorunun yanıtı şöyle: Her ulustan klasik eğitimli mükemmel dansçılar ve onlara tanıdığı özgürlükle, koreografiye “yol gösterme” olanağı verdi. (Erkek dansçılara daha çok alan açtığı!)
Müzikle tiyatro arasında müthiş ilişki kurdu. Amacı müziği yorumlamak, müziğe hareket katmak değildi. Amacı, izleyiciyle, şair, müzisyen, filozof ve dansçı arasında duygu ve düşünce beraberliği sağlamaktı. O nedenle sözü ve dramatik öğeleri de dansa kattı.
Gerçeklik ve yalınlık tutkusu: Minimalist dekor ve giysi. Béjart’ın bu yalınlığı nedeniyle kimi zaman “basitlikle” eleştirildiği oldu, onu “kolaycı” diye niteleyen eleştirmenler vardı. (Ben katılmıyorum.)
En önemli özelliği ise seyirciyle kurduğu ilişkiydi. Onun sanatı önce iletişim kurmanın sanatıdır. Her eserinde sahneyi, alanı, uzamı, zamanı, dansçılarını yeniden biçimlendirerek, ritmi yeniden kurgulayarak, sahneden seyirciye geçen elektrik akımını, enerjiyi yeniden yaratır. Sahneyle seyirci arasında müthiş bir sinerji yaratır.
Bu sinerjinin adı: Coşkudur!
BU TEMSİLİN GERÇEKLERİ
Gelelim Istanbul’da önceki gün Béjartsız ama koreografisi Béjart’a ait olduğu söylenen gösteriye... Evet “Queen’in unutulmaz şarkıları ve Freddie Mercury’nin eşsiz sesi ve Mozart’ın ölümsüz melodileri” bir aradaydı. Evet Versace imzalı kostümler ilginçti. Kâh siyah beyaz egemenliği kâh rengarenk mayolar. Gelin görün ki büyük bir sorun vardı: Volkswagen Arena Salonu’nun düzenlenmesi! İlk 6 sıranın gerisinde oturanlar sadece dansçıların belden yukarısını, 10-15. sıranın gerisinde oturanlar ise sadece dansçıların başlarını görebildiler. Sahne ile son sıralarda oturanlar arasında görünmezlik vardı. Salon organizasyonu sahneyi görmeyi engelliyordu. Nitekim pek çok izleyici, ya sadece şarkıları dinlemekle yetindi ya da gösteriyi terk etti.
Benim için en büyük düş kırıklığı sahnede olup bitenin izleyiciyle hiçbir ilişki kuramaması oldu. Dünkü sahnede duyguya benzer hiç ama hiçbir an yaşanmıyor, her şey “sanki”, “mış gibi” yapılıyordu. Dansçıların klasik eğitim aldıkları kesindi ama bırakın bir sinerji yaratmayı, herhangi bir duygu, bir düşünce kırıntısı ya da coşku iletişimi yoktu. Kâh akrobasi, kâh sportif beceri her türlü hissiyatın önüne geçebiliyordu. Beyaz panolardan, beyaz çarşaflardan, ekrana yansıyan görüntülerden, renklerden, röntgenlerden, havaya savrulan kuş tüyünden medet umuluyordu.
Efsane keşke ölümünden sonra adının kullanılmasına izin vermeseydi demekten kendimi alamadım.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
-
İmamoğlu ve İBB’yle ilgili 560 milyar iddiasına yanıt
-
Mustafa Balbay sert eleştirdi
-
Mezhep çatışması değil insanlık suçu
-
Emekliye bayram ikramiyesi ne kadar olacak?
-
Alfa Romeo'nun ilk elektrikli modeli: Junior Elettrica
-
'Kayyum atamaları, hukuksuzluk ve kontrollü kaos'
-
AKP’de kongre öncesi hazırlığı devam ediyor: Prof. Kalay
-
Emeklilerin Gözü Bayram İkramiyesinde: Beklentiler Karşı
-
Hutbelerde Bunlara Dikkat Edin!
-
Ekonomist Atilla Özkan'dan Şok Eden Enflasyon Yorumu!
En Çok Okunan Haberler
-
Para çekme limitleri değişti
-
Diplomayı iptal ettiren TÜGVA'cı çıktı
-
İşte CHP ile AKP arasındaki fark!
-
Mahkemeden İmamoğlu ve Ongun kararı!
-
Erdoğan ‘Hani dosyanız çok güçlüydü’ dedi
-
'İvedilikle karara bağlanmalı'
-
Balyoz kararındaki ‘İBB cuntası’
-
İmamoğlu’na mektup
-
'Kimse Emrah başkanı teröre destekle suçlayamaz'
-
Öğretmen sürgünlerine tepki büyüyor