Amcası kızın rızası varmış

15 Eylül 2024 Pazar

Sevgili okurlarım gerçekten artık ne yazacağımı şaşırdım. Narin olayının ardından ülkemin batısından, Tekirdağ’dan gelen bir haberle dehşete düştüm. İki yaşında bir kız çocuğuna tecavüz... İmdat, imdat! Yavrucuk yaşam savaşı veriyor. Birden 2013 yılında yazdığım bir yazı aklıma düşüyor. İzninizle o yazımı paylaşıyorum. Bakın hiçbir şey değişmemiş:

“Birileri öfke çıkarma odası yapmış, içeri giriyorsun elinde bir sopa, artık Allah ne verdiyse çevredeki eşyaları kırıp döküyorsun. Bu yazıyı yazmadan önce, aklımdan acaba evde küçük çaplı bir öfke odası mı kursam, diye geçirdim. 

Mesela şu; Mardin’de dedesi yaşındaki esnaf ve yüksek düzey bürokratların arkadan tecavüzüne uğrayan 13 yaşındaki N.Ç. olayı sanırım hepinizin belleklerindedir ve bu olayda yerel mahkeme, yıllarca sürdü ve sayın mahkeme üyeleri, karşılarına kravat takarak gelen, ve ‘Evet sayın hâkim’, ‘Öyle sayın hâkim’ diye hitap eden tecavüz suçlularına, ‘iyi halden’ ve de ‘kızın rızası söz konusu’ diyerek 3 ila 5 yıl arasında uyduruk cezalar verdi. 

Mahkeme kararı Yargıtay’a gitti, Yargıtay ne yaptı, ‘iyi hali’ görmedi, cezaları 7-9 yıla yükseltti ama ‘Kızın rızası söz konusudur’ baki kaldı ve en az 25 yıl ceza verilmesi gereken esnaf ve yüksek düzey bürokratlar yargının kimselere göstermediği acayip bir şefkatle adeta sarıp sarmalandı. 

Ben bir yurttaş olarak bu davanın seyrinden utanıyorum! Utanmaktan vazgeçtim çok öfkeliyim. Bu mahkemelerde ‘Kardeşim 13 yaşındaki bir kız çocuğunun kendi rızası ne demeye geliyor’ diye soracak, vicdan sahibi biri yok mu? 

Vazgeçtim yasalardan, mahkemelere ‘merhamet duygusu’ hiç mi uğramıyor, bu hâkimlerin, bu savcıların kızları yok mu? 

Tanrılar Türk adaletinden bizi korusun! 

Çünkü aynı adalet, aynı gün başka bir gencecik kıza Sevil Sevimli’ye 21 yıl istiyor. Ne yapmış bu kız. Ülkesini merak ettiği ve sevdiği için Fransa’da eğitim görürken, öğrenci değişimiyle Eskişehir’e gelmiş, üniversitede dönemini tamamlarken 1 Mayıs yürüyüşüne katılmış, başka ne yapmış Grup Yorum’un konserine gitmiş. Öyle mi hakkında ‘yasadışı DHKP-C örgütü üyesi olmak, örgüte yardım ve yataklık etmek, örgütün propagandasını yapmak’ suçlarından dava açılıyor ve söylediğim gibi hakkında 21 yıl isteniyor.

Kızcağızın yaptığı ne? 

Bu kızcağız elinde silahla mı yakalanmış? Canlı bomba mı? Hâkim amcalar, savcı amcalar 1 Mayıs’a katılmak ne zamandan beri bir suç? Sadece Sevil değil, pek çok genç insanı içeri alıp son derece yasal olan eylemlere örgüt kılıfı geçirip içeride yatırıyorsunuz. Nedense N.Ç. olayında, tecavüzcülere gösterdiğiniz şefkat bu ülkeyi daha aydınlık, daha özgür bir ülke kılmaya çalışanlara pek işlemiyor.

Bir düşünün, şu ‘iyi hal’ ve ‘rıza’ ortadan kalksa ve Türk adaleti, kadınlara ve çocuklara yapılan zulümleri hiçbir indirim olmadan uygulasa, durum ne olur? Yeni Türk Ceza Kanunu her suçun doğru dürüst cezasını tek tek yazmış. Bu indirim muhabbeti ne? 

Öyle görülüyor ki, savcılara, hâkimlere, polise öncelikle kadın-erkek her yurttaşın hukuk açısından eşit bireyler olduğunu öğretmek gerekiyor. ‘Kadının, çocuğun rızası var!’ sözünün bilinçaltındaki algısını ben size sözcük haline getireyim: ‘Canım kadın kuyruk sallamasa erkek bir şey yapmaz!’ ‘Erkek adam sürekli tahrik olur, bu nedenle kadını kapamak gerekir.’ ‘Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin!’

Peki ya dinimiz, yazılan dinsel içerikli kitaplardan biliyoruz ki cennetin vaat ettiği en önemli şey; huriler ve ereksiyon halleri hiç bitmeyen dini bütün erkek vatandaşlar. Allah aşkına siz cennette kadınları ne beklediğini yazan bir din kitabına rastladınız mı? Cennetin bile kadınlara ne vaat ettiğinin bilinmediği bir ülkede erkek egemenliği ve bunun her alana yansıması elbette korkutucu boyutlarda olacaktır. 

Kadın ölümlerinden, çocuk yaşta gelinlerden, aile meclisinin kararıyla infaz edilen genç kız cinayetleri ve intiharlarından geçilmeyen ülkemizde, bütün bu ölümlere, sürekli ‘rıza’ ve ‘iyi hal’ veren adalet mekanizmasının katkısı nedir?

Ey hâkimler, savcılar şu iyi hal indiriminizden bir an kuşkuya düşün. Bu kararları verdikten sonra kendi çocuklarınızın özellikle de kızlarınızın başını nasıl okşayabiliyorsunuz? Hele de şu ‘Kızın rızası vardı’ sözüne nasıl bu kadar itibar edebiliyorsunuz? Ben bir Türk yurttaşı olarak bunları yazarken titriyorum siz neden bu kadar insanlıktan uzaklaşıyorsunuz? Nedir siz bu kadar duyarsız, bu kadar sevgisiz yapan!”

Sevgili okurlarım gördünüz işte 11 yıl önce yazdığım yazı ve hiçbir şey değişmiyor aksine daha kötüye gidiyoruz. Bir bataklıkla çırpınıyoruz. Yeter artık! Yeter!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları