Işık Kansu
Işık Kansu kansu@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Yeni Siyaset Planlamaları

20 Kasım 2021 Cumartesi

Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?

CHP’de, dolayısıyla Millet İttifakı’ndaki en güncel soru bu.

Meral Akşener başbakan olma seçeneğini dile getirdiğine göre, Cumhurbaşkanlığı da CHP’nin diye düşünüldüğünden iki aday güreş için peşreve başladılar: Kemal Kılıçdaroğlu ve Ekrem İmamoğlu.

Her iki aday da belli belirsiz el enselerle birbirlerini kolluyorlar. Her ikisi de er meydanından çekilmeyi şimdilik hiç düşünmüyor.

Geri planda yapılan hesaplar, Saray’daki AKP’linin nasıl tuşlanacağı üzerine.

Masadaki tasarı, Meral Akşener’in her hal ve koşulda CHP adayını destekleyeceği üzerine kurgulanıyor. Bu kurguya göre, CHP-İYİ Parti birlikteliği yüzde 40’lık bir oy gücüne sahip. Bunun üzerine Kürt oyları (HDP) eklenirse, bu oran yüzde 10 artacak. Küçük partileri de eklerseniz, alınacak destek yüzde 60’a yaklaşacak!

Bu tasarıda, çantada keklik görülen HDP-Kürt oylarının oynak olabileceği, DEVA gibi, Gelecek Partisi gibi, Saadet Partisi gibi Milli Görüş geleneğinden gelen kadroların her an muhafazakâr bir başka çözüme doğru evrilebileceğinin göz önüne alınmadığının altını çizmek gerek.

Dahası İYİ Parti, CHP içindeki ikilemi görüyor ve şimdilik sabırla çözülmesini bekliyor:

İYİ Parti’ye göre, Kılıçdaroğlu-İmamoğlu çekişmesi, CHP içinde kanatlaşmalar yaratıyor ve partiyi kararsız kılmakla bırakmıyor, gelecekte çizilecek rejim hattında da duraksamalara yol açıyor.

Şöyle ki: Yine İYİ Parti’ye yakın kaynaklara göre Kılıçdaroğlu, parlamenter sisteme daha yakın, tarafsız ve yetkileri sınırlandırılmış cumhurbaşkanı niteliğine daha uygun bir isim. Oysa İmamoğlu, gelecek beklentileri ve çizdiği siyasi portre açısından, yetkileri sınırlandırılmış, simgesel, yalnızca yedi yıl görev yapacak bir cumhurbaşkanı tanımı ile uyuşmuyor.

Bütün bu çelişki ve açıklar, yalnızca Millet İttifakı ve çevresindekiler tarafından değil, hiç kuşkusuz Sarayca da yakından izleniyor.

Saray’ın Saadet Partisi ile yakın temasları, DEVA ile Gelecek Partisi’nin Millet İttifakı’na yakın görünmekle birlikte ayrık durmalarındaki özen, AKP’nin Kürt seçmeni oluşturan tutucu çoğunluğu elinden bırakmak istemeyişi gibi gelişmeler bu açıdan çok dikkat çekici... Ve masada oluşturulan kurguyu bozabilecek nitelikte.

HELALLEŞME...

Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin geçmişte yarattığı derin yaralar olduğundan yola çıkarak, uzun süredir bu yaraları yaratan sistemi değiştirmekle uğraştığını, CHP’nin kırdığı, korkuttuğu topluluklarla, farklı hayat tarzlarının temsilcileriyle helalleşeceğini açıkladı. Ardından Roboski’den, 12 Eylül döneminde asılan gençlerden, Soma’dan, 6-7 Eylül olaylarından söz etti. Bu olayların CHP iktidarlarıyla ilişkisini kuramadık açıkçası. Hellalleşeceğini söylediği olaylar arasında yalnızca Varlık Vergisi CHP döneminde gerçekleşmişti. Maliye kökenli bir uzman olarak Kılıçdaroğlu’nun, üstadı Cahit Kayra’nın konuya ilişkin kitabından haberdar olması beklenir. 

Helalleşme ile ilgili kimi CHP’lilerin bize aktardıkları görüşleri de şöyle özetleyebiliriz:

CHP’nin geçmişinde utanılacak, reddedilecek, özür dilenecek bir yan yoktur. CHP, toplumu devrimci bir anlayış ile dönüştürmenin; özgür, eşit yurttaş yaratma ve uygarlaşmanın örgütüdür. CHP’nin varoluşunda gericiliğe ve bölücü ayrımcılığa yer yoktur. CHP’nin temel ilkelerinden uzaklaşılmasına neden olan ödünler; laik, demokratik, halkçı Cumhuriyete, ulusal bütünlüğe daha çok zarar verir.”

Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni atağı, helalleşmeyle mi, yoksa halelleşmeyle mi sonuçlanır, şimdiden kestirmek güç...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları