Sosyal

13 Haziran 2020 Cumartesi

Sosyal güvenlik?

Emeklilere üç kuruş, beş para verme aygıtı…

Çökertildi. Borç içinde.

Sosyalizasyon?

Sağlık piyasada, satılıyor. Hastaneler özel, ilaç ve tedavi paralı.

Sosyal hukuk?

Adalet ve eşitlik yok.

Sosyal devlet?

Yurttaş için devlete son verildi, artık saltanat için devlet geçerli.

Sosyal politika?

Altta kalanın canı çıksın.

Sosyal yardım?

El avuç açacaksın ki makarna, kömür versinler… Ne kadar oy, o kadar doy.

Sosyal hizmet, sosyal destek?

Cemaat ve de Saray vakıfları sağ olsun.

Sosyal bilim?

Hem sosyal, hem de bilim yan yana olamaz. Verin YÖK’ün eline, yok etsin.

Sosyal konut?

TOKİ, yandaş müteahhit ve de bol kazançlı rant…

Sosyalizm?

O epeydir öcü zaten. Uğur Mumcu’nun deyimiyle, serbest piyasa ekonomisine “Ya Allah” diye dalındığından bu yana kapitalizm de alaturka. Piyasa severlik, cemaat-tarikat-ticaret birlikteliği ile yürüyor.

İşte böyle bir ülkede yurttaştan mesafenin sosyalini bekliyorlar!

Gazeteci Yaratığı

Biz gazeteciler, garip yaratıklarızdır. Gazetecilik bizim için bir meslek değil, yaşam biçimidir.

Halka aktarılması gereken bir küçücük bilgi bile kanımızı kaynatmaya yeter; onu haberleştirene kadar gerekirse uyku uyumaz, yemek yemez, yorulmaz; araştırır, bulur, buluşturur mutlaka yazar ya da duyururuz.

Sonunda belki de ölüm olduğunu bile bile savaşları, çatışmaları izlemeye gideriz.

Mafya, gizli örgüt, terör merör dinlemez üstüne varırız.

Kapıdan kovarlar, bacadan gireriz.

İktidar, güç, zorba, diktatör, efendi, reis, başbuğ, ağa, bey, derebey, parababası filan vız gelir tırıs gider.

Dünya halkları, bunların eninde sonunda hep gittiğini bizlerden öğrenir.

Gazetecinin hancı, başta siyasetçiler olmak üzere kamuoyu adına denetlediklerimizin yolcu olduğunu varsayarız.

Tehdide uğrar, ölümle gözdağı verilir, cezaevine atılırız; ustalarımız, arkadaşlarımız katledilir; ürkmez, yaşamımız ile bütünleşmiş işimizden ve ilkelerimizden vazgeçmeyiz.

Bende, kul, köle, yandaş, iliştirilmiş boyun eğici olmayı namertlikten sayarız.

Tek bir odağa kilitleniriz: Gerçeği, yalın ve doğru gerçeği yakalamak!

Bu yaratıkla uğraşmak, uğraşana hiç hayır getirmez, getirmemiştir…

Bilmem anlatabiliyor muyuz?

Unutturmak İçin

783 bin 562 kilometrekarelik alanda, saray yapmak için hiç yer yokmuş gibi, gitti Atatürk’ün halkına bıraktığı Ankara’daki orman çiftliğini seçti.

Koskoca Ankara’da, millet bahçesi yapacak boş arsa bulamadı, Atatürk’ün 10. Yıl Nutku’nu söylediği Ankara Hipodromu’na karar verdi.

Sıra geldi, Atatürk’ün Yalova Çiftliği’ne…

Derdi tasası, Atatürk’ü unutturmak.

Halk önderi unutulur mu hiç?

Öngörü ve Özeleştiri

Siyaset bir öngörü işi olmalı, yaşanan ya da yakın gelecekte yaşanacak ortamın bilincine varmalı.

Yakın geçmişte, CHP yöneticileri, AKP’lilerin milletvekili dokunulmazlıklarını kaldıracaklarını varsayarak Recep Tayyip Erdoğan’ın milletvekili seçilebilmesi için kişiye özel anayasa değişikliğine destek olmuştu. Beklenti; dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla birlikte yolsuzluk ve usulsüzlüklerden dolayı AKP’lilerin yargılanmalarıydı. Beklenti yaşama geçemezdi, geçemedi de zaten.

CHP, aynı tavrı daha sonra da sürdürdü, Meclis’te destek verdi, dokunulmazlıklar kalktı.

Sonuçtan zarar gören CHP ve muhalefet oldu.

Varılan sonuçtan dolayı özeleştiri yapan var mı?

Yok…

Anketlerde AKP’nin oranı düşüyor. CHP yükseliyor mu?

Yok.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Şamar örnekleri 6 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları